Connect with us

GÜNCEL

ÖĞRENCİLER KARAR VERDİ: “LÖSEV’E YARDIM EDECEĞİZ”

Yayınlanma:

|

Günümüzde Sosyal sorumluluk projelerinin öneminin çocuklar ve gençler tarafından içselleştirilmesi, toplumların geleceğe daha güvenli bakmaları açısından önem arz etmekte. Bu bakış açısıyla eğitim programlarında sosyal sorumluluk projelerine geniş bir yer ayıran Adıgüzel Eğitim Kurumları’nda Öğrenci Meclisi bir anket yaptı. Anket sonucunda öğrencilerin isteği doğrultusunda LÖSEV’e Destek Kermesi düzenlenmesine karar verildi.

Adıgüzel Eğitim Kurumları bünyesinde yürütülen Öz Değerler ve Sosyal Değerler Eğitimleri temaları içerisinde yer alan “yardımlaşma ve duyarlılık” kapsamında sosyal sorumluluk projelerine öğrenciler kendileri karar veriyor ve tüm süreçleri planlayıp yürütüyor. LÖSEV yararına düzenlenen kermes de bu sürecin bir ürünü.

“Okul olarak asıl amacımız; standart dışı bir yol izleyerek çocukları gerçek anlamda yardım sürecine dahil etmek idi,” diyen Adıgüzel Eğitim Kurumları Kurucu Temsilcisi Ebru Adıgüzel Tunaboylu, günümüzde okullarda fazlası ile sosyal sorumluluk projesinin yapılmakta olduğunu, ancak bu süreçlerde çocukların sadece ailelerin satın aldığı yardım malzemelerini okula getirerek adeta kurye görevi görmekte olduğunu ifade etti. Ebru Adıgüzel Tunaboylu, “Biz A’dan Z’ye tüm süreci öğrencilerimize bıraktık. Yardımın nereye, nasıl yapılacağı ve nasıl gelir elde edileceği konusundaki tüm süreçlerde aktif oyuncu öğrencilerimiz olmuştur. Kendilerine ait fikri gerçekleştirmede gösterdikleri çaba da takdire şayandı. Eminiz ki yardım etmenin hazzını çocuklarımıza bu vesile ile daha iyi öğretmiş olduk,” diye konuştu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Vatandaş kredi ve kredi kartında batıkta!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nden derlenen verilere göre, borç ödemelerinde artış sürüyor.

Vatandaşın takibe düşen borçları 1 yılda yüzde 110 oranında artış gösterirken, bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödememiş kişi sayısı da yüzde 65 arttı.

Bireysel kredi ve kredi kartını ödememiş gerçek kişi sayısı pandemi dönemi düzenlemeleriyle 2020 yılında gerilerken, 2021 yılında hem düzenlemelerin hem de enflasyonun etkisiyle yeniden artış göstermişti. Yılın ikinci yarısından itibaren yeniden artışa geçtiği görülen borcunu ödeyemeyenlerde kredi borçluları 2024 yılında yüzde 81, kredi kartı borçluları da yüzde 54 oranında artış gösterdi.

Hem kredi hem kart borçluları zirvede

Kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerde iki borcunu da ödeyemeyenlerin yılbaşına göre yüzde 78 arttığı görülürken, toplam kredi ve kredi kartı borçlularının yüzde 23’ünü oluşturdu.

Takipteki alacaklar

Tüketici kredileri ve kredi kartlarında takibe düşen alacaklar da 2025 yılının ocak ayı sonunda 2024 yılı başından bu yana yüzde 110, beş yıl öncesine göre 2020 yılı başından bu yana da yüzde 384 oranında artış gösterdi.

Takipteki alacakların toplam tüketici kredileri ve kredi kartlarına oranı ise 2023 yılı ikinci yarısından bu yana artış göstermeye devam ediyor. 2024 yılı başında takibe düşen alacaklardaki kredi kartlarının toplam (bireysel tüketici kredileri ve kredi kartları) içindeki oranı yüzde 0,64 olurken, 2025 yılı ocak ayı sonunda bu oran yüzde 1,60’a çıktı. Kredilerde de aynı dönemde oran yüzde 1,14’ten 1,65’e çıktı.

ÖZDER ŞEYDA UYANIK-Ekonomim

Okumaya devam et

EKONOMİ

TÜSİAD Başkanı Turan: Sanayici çok zorlanıyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan TÜSİAD Olağan Genel Kurul toplantısında konuştu. Turan bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarı sağlanması gerektiğini belirterek “Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim.” dedi.

Hukukun üstünlüğüne de vurgu yapan Turan şu ifadeleri kullandı;

“Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden; Ne ekonomide, ne toplumda, ne iç, ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir. Ayrıca toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır. Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir. Ancak şunu da görelim: izlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz.”

“Sanayici çok zorlanıyor”

Turan sözlerini şöyle sürdürdü; “Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için. Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor.

Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler. Hem Batıdaki girişimciler yakınıyor hem Doğudakiler. Peki kimin yüzü gülüyor? Özdemir Asaf “Her şeyi zamana bıraktık, zamanımız var mı bilmeden…” demişti. Artık zamanımızın kalmadığını biliyoruz. Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Bundan yararlanalım diyoruz. Ama enerjimiz boşa gidiyor. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz. Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli.”

“Yapmamız gereken en önemli reform”

Vergi gelirlerini artırmak için kayıt dışılıkla mücadele etmeliyiz. Sürdürülebilir büyüme ve sağlam bir ekonomi için eğitim ve liyakat esastır. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı da bu sürecin temel taşlarıdır. Bu iki reformu başarırsak, diğer tüm reformlar kolaylıkla gerçekleşecektir. Yapmamız gereken en önemli yapısal reform, gençlerimizi iyi yetiştirmek ve iş gücünü yeniden eğitmektir. Okul öncesi eğitim zorunlu ve ücretsiz olmalı. Müfredat değişimlerini şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yapmalıyız. Eğitim sistemini tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız.

“2025’te fırsatlar ve riskler var, bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz”

Gelir dağılımındaki eşitsizlik artıyor. Yüksek enflasyon aslında bir vergidir. Serbest piyasa koşulları işlemeli, ihalelerde ve kredilerde eşitlik ilkesi gözetilmelidir. 2025’te büyük fırsatlar ve riskler var. Bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının güven ortamında, liyakatli insanlarla bu reformları gerçekleştirebiliriz.”

Turan: Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden sorunlar çözülmez

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da konuşmasında şunları kaydetti:

“Tutuklamalara sürekli yenileri ekleniyor ancak infial yaratan olaylarda suçlular kolayca serbest kalıyor. Suç örgütü kurmak artık şirket kurmaktan daha kolay oldu.

Modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü vardır. Yönetim keyfi değil, hukukun üstünlüğüne göre yapılır. Biz insanız, bu ülkenin vatandaşlarıyız. İnsani değerleri ekonomik değerlerin önüne koyarız. Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz. Terör sorununun ortadan kalkması en büyük dileğimizdir.

Mehmet Şimşek’in politikalarına destek versek de her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Sanayici kan ağlıyor, ithalatın cazibesi artıyor. Bu ortamda işimizi nasıl devam ettireceğiz? Hem sanayici hem işveren hem de çalışan mutsuz. Her şeyi zamana bıraktık ama artık zamanımız var mı? Artık enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım, sanayici nefes alsın. Sussak gönlümüz razı değil.”

bloomberght/cnbc / nefes

Okumaya devam et

EKONOMİ

ENFLASYONA GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR: TALEP Mİ, MALİYET Mİ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Son yıllarda, ABD enflasyon oranı 1980’lerin başından beri görülmeyen seviyelere ulaştı. Federal Rezerv’in tercih ettiği ölçü olan yıldan yıla kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonu Haziran 2022’de %7,2 ile zirve yaparken, politika yapıcılar tarafından yakından izlenen bir başka enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonu Şubat 2022’de %5,6’ya ulaştı. Enflasyondaki bu artış, COVID-19 salgınının başlangıcındaki önemli ekonomik dalgalanmalarla yakından bağlantılıydı. Ancak ekonomistler, bastırılmış tüketici talebi, küresel tedarik zinciri kesintileri ve bu dönemdeki genişletici maliye ve para politikaları gibi faktörlere atıfta bulunarak kesin nedenleri konusunda bölünmüş durumdalar.

Örneğin, eski Fed Başkanı Ben Bernanke ve Olivier Blanchard, enflasyonun öncelikle dış fiyat şoklarından kaynaklandığını savunarak küresel emtia fiyatlarındaki oynaklığı ve tedarik zinciri aksaklıklarını vurguladı. Enflasyondaki artışı, daha yüksek fiyatlar yoluyla tüketicilere yansıtılan dış maliyet baskıları olan “arz faktörlerine” bağladılar.

Ancak Domenico Giannone ve Giorgio Primiceri, bunun yerine bu dönemde yüksek enflasyonun ana itici güçlerinin “talep güçleri” olduğunu savundu. Bu talep güçleri, firmaları talebe ayak uydurmak için üretimi artırmaya teşvik eden tüketim, yatırım veya hükümet harcamaları gibi iç harcama bileşenlerindeki değişikliklerdir. Üretimdeki bu artışlar genellikle daha yüksek marjinal üretim maliyetlerine neden olur, çünkü örneğin firmaların daha fazla işçi çekmek için daha yüksek ücretler ödemesi gerekir ve bu da sonunda fiyatları yükseltmelerine yol açar.

Genişletici maliye politikasının, özel tüketimi ve yatırımı artıran devlet tüketimindeki veya yatırımlarındaki artışları veya hanehalklarına ve işletmelere yapılan transferlerdeki artışları içerdiği ölçüde, bu tür bir talep faktörü olarak kabul edilir. Genişleyici para politikası da genellikle bir talep faktörü olarak sınıflandırılır, çünkü geleneksel para politikası aktarım mekanizması, faiz oranlarını düşük tutmanın belirli bir fiyat seviyesi için özel tüketimi ve yatırımı teşvik etmeye yardımcı olduğunu varsayar.

Bu blog yazısında, son enflasyonist eğilimleri analiz etmek ve bunları yukarıda belirtilen faktörlere ayırmak için ABD ekonomisinin tahmini bir makroekonomik modelini kullanıyorum. Modelin sonuçları, Giannone ve Primiceri’nin bakış açısıyla daha yakından uyumlu olup, talep faktörlerinin – özellikle genişletici maliye ve para politikalarının – pandeminin başlamasından sonra enflasyonu yönlendirmede merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Daha da önemlisi, aynı faktörler bu dönemde güçlü bir ekonomik toparlanmaya da katkıda bulundu.

Makroekonomik Model

Analiz, ABD ekonomisinin orta ölçekli bir dinamik stokastik genel denge (DSGE) modeli olan St. Louis Fed DSGE modelinin bir versiyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. DSGE modelleri, çeşitli ajanların nasıl etkileşime girdiğini ve farklı şoklara nasıl tepki verdiğini simüle eden ekonominin matematiksel temsilleridir. Bu ajanlar şunlardır:

  • Tüketen, tasarruf eden ve yatırım yapan haneler
  • Mal ve hizmet üreten, işçi kiralayan ve sermaye kiralayan firmalar
  • Vergi toplayan, harcama yapan ve transferler sağlayan hükümet
  • Para politikasını etkilemek için faiz oranlarını belirleyen merkez bankası

Bu ajanlar, bugünün eylemlerinin gelecekteki refahlarını nasıl etkilediğini hesaba katarak dinamik kararlar alırlar. Birden fazla pazardaki etkileşimleri, ekonominin genel dengesini belirler. Model “stokastik”tir, yani aracıların kararlarını etkileyen üretkenlik veya tercihlerdeki değişiklikler gibi öngörülemeyen şokları hesaba katar.

ABD ekonomisini doğru bir şekilde yansıtmak için, temel parametreler uzun vadeli ortalamalara göre kalibre edilir veya 1959’un ilk çeyreğinden 2019’un dördüncü çeyreğine kadar olan geçmiş veriler kullanılarak tahmin edilir. Bu yaklaşım, modelin tahminden karşı olgusal politika analizine kadar çeşitli görevleri gerçekleştirmesine olanak tanır. En önemlisi, model, gözlemlenen ekonomik davranışı en iyi açıklayan dış şokları ve politikaları belirleyerek, verileri tarihsel bir şok ayrıştırması yoluyla yorumlayabilir.

“Arz ve Talep” ve “Yapısal Şoklar”

Enflasyonun nedenleri üzerine yapılan tartışma genellikle arz ve talep arasındaki bir yarışma olarak çerçevelenir. Bu düşünce çizgisi, temel ekonomik ilkelere dayanır:

  • “Talep şokları”, tıpkı belirli bir ürün için talep eğrisindeki dışsal bir kaymanın, o ürünün hem miktarını hem de fiyatını aynı yönde hareket ettirmesi gibi, enflasyon ve ekonomik büyüme oranlarını aynı yönde hareket ettiren şoklar olarak yorumlanır.
  • “Arz şokları” ise enflasyon ve çıktı büyüme oranlarını zıt yönlerde hareket ettiren şoklardır.

Örneğin Adam Shapiro, talep ve arzın enflasyonun son zamanlardaki davranışına göreceli katkılarını incelemek için bu mantığı çeşitli PCE kategorilerine uygular.

Buna karşılık, DSGE modeli yapısal bir yaklaşım benimser. Toplam arz ve talep dinamikleri, ajanların mikroekonomik davranışlarının ve piyasa etkileşimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle enflasyon, verimlilik artışındaki değişiklikler, işgücü piyasasındaki aksaklıklar veya hanehalkı tasarruf tercihlerindeki değişiklikler gibi çok sayıda yapısal şokun etkileşiminden kaynaklanır. Bu yapısal şoklar, basitlik açısından “talep” (örneğin, maliye ve para politikaları, dış talep) ve “arz” (örneğin, verimlilik artışı, işgücü piyasası dalgalanmaları) kategorilerine ayrılabilirken, bu tür sınıflandırmalar biraz keyfidir.

Enflasyonu Modelin Merceğinden Anlamak

İlk rakam, yıldan yıla enflasyonu, talep grubuna karşı arz grubundaki yapısal şokların neden olduğu bileşenlere ayrıştırıyor. Enerji ve gıda fiyatlarını hariç tutan ve bu nedenle modelin yakalamaya en uygun olduğu enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonuna odaklanıyoruz. (2024’ün dördüncü çeyreğine ilişkin son gözlem, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.) Bu tür bir alıştırmaya tarihsel şok ayrıştırması denir ve araştırmacıların ve politika yapıcıların, hem verilerde hem de model içinde var olan bir değişkendeki hareketlere farklı şokların katkısını incelemek için tahmini bir model kullanmalarına olanak tanır.

Grafik, çekirdek PCE enflasyonunun %2’den yüzde puanlık sapmaları açısından tarihsel şok ayrışmasını sunar, bu nedenle sıfır çizgisi %2 enflasyona karşılık gelir. Rakam, COVID-19 döneminin ilk aşamalarında arz faktörlerinin ilgili olmasına rağmen, negatif talep faktörleriyle fazlasıyla dengelendiğini ve bunun da enflasyonun 2020’de sürekli olarak %2’nin altında kalmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. 2021 yılından itibaren talep unsurları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya başlamış, arz unsurları ise hafiflemiştir. 2022’de başlayan enflasyondaki müteakip düşüş, bu talep baskılarındaki düşüşle aynı zamana denk geliyor ve 2024’ün sonundaki son artış, arz yönlü enflasyonist baskıların yeniden canlanmasıyla açıklanıyor. Sonuç olarak, bu ayrışma, son yıllarda enflasyonun hem yükselişini hem de düşüşünü açıklamada “talep” ile ilgili faktörlerin görece daha önemli olduğuna işaret etmektedir.

Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Yapısal Şok Türüne Göre Kırıldı

Çekirdek PCE enflasyonu ve iki bileşeni için %2'den sapmayı gösteren bir çizgi grafik: biri arz faktörlerine, diğeri talep faktörlerine atfedilebilir. Yukarıdaki metinde açıklama.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.

NOT: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.

Maliye ve Para Politikalarının Etkisinin Belirlenmesi

Bir adım daha ileri giderek bu talep şoklarının maliye ve para politikası bileşenlerini ayrıştırabiliriz. Bu alıştırma, maliye ve para politikası katkılarını çekirdek PCE enflasyonuna ayıran bir sonraki şekilde sunulmaktadır. Maliye politikası, hükümet harcamalarındaki değişiklikler ve hanehalklarına yapılan transferler yoluyla enflasyona katkıda bulunurken, para politikası, tarihsel verilere göre tahmin edilen bir para politikası kuralından (Taylor kuralının bir çeşidi) saparak ve faiz oranlarını böyle bir kuralın gerektirdiğinden daha düşük bir seviyede belirleyerek enflasyona katkıda bulunur.

Analiz, maliye politikasının 2020-2022 yılları arasında enflasyon oranının yükseltilmesinde önemli bir rol oynadığını, para politikasının ise 2021-2023 yılları arasında enflasyona katkıda bulunduğunu gösteriyor. 2023 yılı boyunca para politikasının rolü azalmış, ancak taleple ilgili diğer faktörlerin (hanehalklarının belirli bir fiyat düzeyi ve faiz oranı için tüketme arzusunun artması gibi) etkisiyle talebin etkisi yüksek kalmıştır.

Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Önemli Kaynaklara Göre Kırılım

Bir kombinasyon grafiği, çekirdek PCE enflasyonu için %2'den sapmayı ve bu sapmanın çeşitli arz ve talep faktörlerine atfedilebilen dağılımını gösteren bir çizgi grafiği görüntüler. Yukarıdaki metinde açıklama.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.

NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir. “Diğer” gibi belirli kaynakların yüzde puanları görünür olamayacak kadar küçük olabilir.

Son

St. Louis Fed DSGE modeli kullanılarak çekirdek PCE enflasyonunun tarihsel şok ayrıştırmaları, “talep” kategorisi altında sınıflandırılan yapısal şokların son yıllarda ABD enflasyonunun hem yükselmesinde hem de sonrasında düşmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Hem parasal hem de mali politikanın katkısı özellikle önemliydi.

Yine de aynı maliye ve para politikaları, pandemi sırasında şoklar yaşarken ABD ekonomisini de desteklemiş görünüyor. Bir sonraki şekil, fiili çıktı (gayri safi yurtiçi hasıla ile ölçüldüğü gibi) ile bir dizi sürtüşmenin yokluğunda hakim olacak çıktı seviyesi arasındaki fark olan ABD çıktı açığının tarihsel bir şok ayrışmasını göstermektedir. (2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSGE modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir.)

Çıktı açığı kilit kaynaklara göre ayrıldı

Bir kombinasyon grafiği, çıktı boşluğunu gösteren bir çizgi grafiği ve çeşitli arz ve talep faktörlerine atfedilebilen bu boşluğun dökümünü gösteren yığılmış bir çubuk grafiği görüntüler.

KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu, Atlanta Federal Rezerv Bankası ve yazarın hesaplamaları.

NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSEG modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir. Pozitif bir çıktı açığı, ekonominin nominal katılıklar olmayan karşı olgusal bir ekonomide üretimle ölçülen potansiyel kapasitesinin üzerinde üretim yaptığını gösterirken, negatif bir çıktı açığı, ekonominin potansiyel kapasitesinin altında üretim yaptığını gösterir.

Çıktı açığı genellikle ekonomik gevşekliğin bir ölçüsü olarak yorumlanır. Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi, çıktı açığı analizi, makroekonomik politikaların sadece enflasyonu körüklemekle kalmayıp, aynı zamanda 2020 ve 2021 yıllarındaki ciddi negatif şoklara karşı koyarak ekonomik toparlanmayı da desteklediğini göstermektedir. 1 Bu, krizler sırasında politikanın geleneksel dengeleyici rolünün altını çizmektedir.

Not

  1. 2020’nin ikinci çeyreğinde Federal Rezerv para politikasını agresif bir şekilde gevşetti. Ancak, St. Louis Fed DSGE modelinden ve Taylor kuralı varyantından türetilen çıktı tahminine göre, para politikası, sıfır alt sınır gibi kurumsal kısıtlamaların yanı sıra sürtüşmeler ve modelin diğer özellikleri tarafından üretilen içsel kalıcılık gibi diğer faktörler nedeniyle o çeyrekte çıktı açığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahipti.

Miguel Faria-e-Castro, St. Louis Federal Rezerv Bankası’nda ekonomist ve ekonomi politikası danışmanıdır.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.