Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

Devrişme Misyonerler

Türkiye’de Wells Fargo taklitli kampanyalar yapan, benzer uygulamalar yapan, abartılı hedefleri verip şubeleri personeli hayali satışlara zorlamış mıdır? İşte bu sorunun yanıtı ve o bankalar:

Yayınlanma:

|

Geçen hafta Wells Fargo olayını yazdım. ABD’de “müşteri odaklı çalışmayı bırakıp, ürün odaklı çalışmaya” geçen aşırı hedefleme ve baskı sonucu çalışanların müşterilerin haberi olmadan  ürün satan ve daha sonra ortaya çıkınca milyon dolarlık cezalar alan, bunun için 5300 çalışanını işten çıkarıp çalışanları ile hukuki süreçten kurtulamayan, “Güveni” yerle bir olan Banka örneği idi Wells Fargo. Türkiye’de Wells Fargo’nun yerli, hormonlu taklitleri çıkmadı mı sanıyorsunuz.
Kadınların Doktora gidip fotoğrafı uzatıp bu şarkıcı gibi botoks dudak istiyorum demeleri gibi bir şey bu.
Bir defa botoks yaptırdıktan sonra eski orijinaline kavuşabilir misiniz, zor be kardeşim, geç artık. Botoks yaptıran bankalara bakıyorum tekrar güven kazanma peşine düşmüş, insanın içi sızlıyor. Hala bu fotoğrafın faturasını ödeyen olmadı bekleyip göreceğiz zamanımız çok bizim.
Türkiye’de Wells Fargo taklitli kampanyalar yapan, benzer uygulamalar yapan, abartılı hedefleri verip şubeleri personeli hayali satışlara zorlamış mıdır, hiç kuşkunuz olmasın. CEO’su Yönetim Kurulu üyelerini, müdürleri toplayıp Wells Fargo’nun başarı hikayelerini abarta abarta müdürlere anlatmış mıdır. Kesinlikle. Bu suça teşvik midir hiç kuşkunuz olmasın. ABD ile Türkiye arasında fark var mıdır. Haberiniz ve izniniz olmadan size ürün satıp hesabınızdan para alınması hırsızlık mıdır, hiç kuşkunuz olmasın. Bunu hesabı sorulmayacak mı ? Gün gelir sorulur.  Sahadan uzaksan geçmişe yönelik yıllarca geriye gidip düşük POS cirosunu otomatik alırsın, kredi kart ücretlerini çakarsın, yıllık işletim ücretleri, kredi teklif ücreti, ipotek fek ücreti, araç rehin kaldırma ücreti, kredi teklif ücreti, kredi limit tahsis sigortası … al da al nasılsa itiraz eden yok firmaları koruyan yok bankalarda “biz ne yapıyoruz” öz eleştirisi yok. Sahadan uzak Genel Müdürlük birimleri bu tür saçma sapan isimler ile Deli Dumrul ücret ve komisyonları  alındı / alınıyor mı ? Kesinlikle. Üstelik şimdilik, “siz ne yapıyorsunuz” diyen yok, “biz ne yapıyoruz” öz eleştirisi yok. Meydan boş şimdilik yani. Müşteri ile karşı karşıya kalan şube personeli en masumu ama en çok da onlar zor duruma düşüyor. Hesap soran olmayınca, kurumsallaştı bankalarda bu tür uygulamalar çünkü.
Botokslu büyürsünüz ama duyu kaybı yaşarsınız. Hissizleşirsiniz. Eski ruhunuzu kaybedersiniz. Bankalar şu an Güvenini de ruhunu da kaybetmiş ülke şahıs ve firmalarına karşı sömürge toprakları gibi davranır haldeler. Tam bir akıl tutulması söz konusu.
Bu konuyu işlemeye devam edeceğiz. Farklı mekanlarda aynı senaryoların sergilendiği işlerden farklı sonuç çıkacağını düşünen bizimkiler ders alır mı ? Bu dersi kim verebilir? Çalışan ne yapabilir? “Ben bilmiyordum”, bölge müdürlerine “siz kötü çocuk rolünü oynayın yoksa o koltukta oturamazsınız” demek yöneticileri kurtarır mı? Bankacı olmayan CEO’ları bunların yapılmasını niçin istiyor? Bütün bunları işlemeye devam edeceğiz. Paramedya bu konularda üzerine düşeni yapıyor. Korkuları da bundan geliyor. Korkuyorlar yaptıklarının suç olduğunu biliyorlar, koltuklarını kaybetmekten korkuyorlar, azalan itibarlarının tepetaklak olmasından korkuyorlar. Hiçbir işte çalışarak elde edemeyeceği gelirleri kaybetmekten korkuyorlar. Korumalar ile gezmeye başlayanlar var, bir bankacı koruma ile niye gezer ki, ya tehdit alıp ya da korkuyordur! Ortada tehdit olmadığına göre geriye başka seçenek yok : Korku !
Sormaya, sorgulamaya, yazmaya ve teşhir etmeye devam edeceğiz ! Çoban ne ise Çoban Köpekleri de ona göre görevlerini yaparlar. Ne çoban olalım ne de çoban köpeği! Çobanı da suçlamayalım Çoban Köpeğini de. İşe onlara “Misyon” yükleyen Soros Çocukları / McKinsey Oğlanlarının yerli çakma “Finans Misyonerlerini” iyi görelim. Emperyalistler ülkeye saldırırken Bankacılık sektörünü boş mu geçti sanıyorsunuz. Bankacılık sektörünü özgürleştirmeden Türkiye özgür olamaz. Ülke işgale nereden başladılar ise kurtuluş da oradan başlar birbirimizi kandırmayalım.

Erol TAŞDELEN
[email protected]

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.