Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bankaların “TAZMİNAT OYUNU” YARGITAY bozacak

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 5 yılı süre çalışıp da Kıdemi bulunan ve işçi alacakları ödenmemiş işçinin haklarından vaz geçerek istifa ederek işi kendiliğinden bırakmasını hayatın olağan akışına aykırı buldu.

Yayınlanma:

|

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 5 yılı süre çalışıp da Kıdemi bulunan ve işçi alacakları ödenmemiş işçinin haklarından vaz geçerek istifa ederek işi kendiliğinden bırakmasını hayatın olağan akışına aykırı buldu.

Hikaye tanıdık. Onların hiç sesi çıkmadı. Kurbanlık koyunlar gibi hesap kesim / ikna odalarına alındılar. Kurumuna o kadar bağlı idiler ki bir gün kapı önüne konulabilecekleri çoğunun aklından bile geçmemişti. Üstelik, korumasızlardı. Ne haklarını biliyorlardı ne de ön hazırlık yapabilecek zamanları vardı. Dinlediler dinlediler. O şok ile nelere imza attıklarını bile inceleme fırsatı olmadı çoğunun.

Son günlerde bu hikayeleri Banka sektöründe sık duyar olduk. Yerlisi, yabancısı, Körfez sermayelisi, Turuncusu, mavisi, yeşili renkler birbirine girmiş ne fark eder. Bankaların personel yaklaşımı ortaktı. Personel maliyetli ve bir an önce kurtulması gereken bir yedek parça idi.

Böyle bankaları Kutsayanlardan olmadık, olmayız da

Bu davranış karşısında bizi asıl yaralayan bu tür davranış sergileyen bazı yayıncı ve medya soytarıların bu davranışı KUTSAMASI oldu. “Kutsama” öyle böyle değildi. Dinledikçe midem bulandı resmen. Bankaların bu davranışını “DELİKANLICA çıkıp bunu yaptılar” demeleri mi üzülelim; “TAKTİR EDİLMESİ gereken bir davranış” olarak ilan edilmesine mi yanalım; “Güzel Gelişme Güzel Gelime” diye  Eşeği beyaza boyayıp Koyun diye millete satmaya çalışan soytarılara mı üzülelim bilemedik.

Eşit işe eşit Tazminat vermeyi bile beceremediler

Bu konuda bankalar o kadar ahlaksız davranıyor ki, istifa ettirip Tazminatı peşin ödeyeceklerini söylüyorlar . Tazminat mı ödeyeceksin o zaman eşit işi, eşit süreye eşit Tazminat öde. Onu bile yapamadılar. Aynı süre içinde aynı pozisyonda çalışanlar bile farklı Tazminat aldı. Bazılarına 7 maaş, bazılarına 10 maaş dendi. Si0izn direncinize ve ikili ilişkinize göre tarife uygulandı. Yetmedi örneğin bazılarına ek 1 yıl sigorta verildi, bazılarına verilmedi. Ne kadar Etik iş ilişkisi değil mi?

İçimiz rahat Vicdanımızı paraya kiraya vermedik

Neyse ki bizler hala içimizdeki İlahi nefes olan  VİCDANIMIZI, AKLIMIZI, YÜREĞİMİZİ kimseye kiraya vermedik; kimseye satmadık da tepki gösterebildik. Karşınıza www.bankavitrini.com olarak çıkabildik. Noktayı koyduğumuz yerden ayağa kalkıp sil baştan yeniden başlıyoruz.

Bizleri, yazdıklarımızı yakından takip eden bankacılar için bu yazılanlar yabancı değil. Bu özetten sonra konumuza dönelim. Bankalar satın aldıkları medyayı da arkasına aldıklarını sanıp ellerini ovuşturarak işi ne kadar kolay hallettiklerini düşünüyorlar ama bir konuyu unuttular :  HUKUK – ADALET ! Bu ülkede Adalet belki geç işler ama er ya da geç hak yerini bulur, kimse merak etmesin. Bugün yapılan Hukuk dışı uygulamaların zamanı gelinde Hukuk önünde hesabı sorulur. “Personeli tekmeyi vurduk kapı önüne koyduk” diye el ovuşturan, bunun için başarı primleri alan kendini bankacı sananların aslında hiçbir şey olmadıklarını yargı gösterecek onlara. Yeter ki yargıyı harekete geçirecek bir irade olsun. Çalışma Bakanlığı BDDK er ya da geç bu işe kayıtsız kalmayıp el atmak zorunda kalacak. O cam kulelerdeki abi / ablalardan yaptıkları haksızlıkları ahirete havale etmeyip bu dünyada Hukuk karşısında hesabı sorulacak günü beklesinler.

EMSAL KARAR MI AL SANA EMSAL KARAR

İşten İSTİFA BASKISI ile atılanlar ilerde lazım olacak bol bol belge ve delil toplayın: SİZE BASKI YAPILARAK ETTİRİLEN İSTİFALARIN HİÇBİR HÜKMÜ KALMAYACAK BİR GÜN.

Örnek kararlar var ;

Yargıtay, 5 yılı süre çalışıp da Kıdemi bulunan ve işçi alacakları ödenmemiş işçinin haklarından vaz geçerek istifa ederek işi kendiliğinden bırakmasını hayatın olağan akışına aykırı buldu.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 22.09.2016 tarihli 2015/4910 esas; 2016/14695 sayılı kararda;

Davacı, “davalı iş yerinde çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir”.

Davalı işveren, “Davacının  ( çalışanın ) ailevi nedenlerden dolayı istifa ettiğini, kıdem ve ihbar tazminatı talep etmediğini, dava açıldıktan sonra davacının banka hesabına ………. TL yatırılarak tüm alacaklarının ödendiğini, hiçbir alacağının olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir”.

Davada, İŞ AKDİNİN KİM TARAFINDAN FESHEDİLDİĞİ tartışma konusu olmuştur. İşçi, “İŞ AKDİNİN İŞVEREN TARAFINDAN HAKSIZ YERE FESHEDİLDİĞİNİ” ileri sürerken, İşveren ise, “İŞÇİNİN İSTİFA ETTİĞİNİ” ileri sürmüştür.

Mahkeme; “… iş yerinde 5 yılı aşkın kıdemi bulunan ve işçilik alacakları ödenmemiş işçinin haklarından vazgeçerek işi kendiliğinden bırakması HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN DEĞİDİR” sonucuna varmıştır.

Bu tür örnek karalar çok. Bugün tereyağından kıl çeker gibi İSTİFA ETTİRİLEREK işten çıkaranlar fazla sevinmesin. Mahkeme size soracak 2020 yılında bankanızdan kaç kişi ayrıldı kaç kişi İSTİFA etti.  Siz şimdiden ayrılanların %90’nının İSTİFA şeklinde nasıl oluyor da ayrıldığının savunmasını hazırlamaya başlayın bence. Ortada tam bir soytarılar kumpanyası var. Buna Vicdanı olan da seyirci kalamaz DEVLET de. Bankalar istifa ettirerek çıkardıkları personelin maaşını ödeyemeyecek hale gelmiş ise bilelim iş TMSF’ye kadar gider.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, 25 yıllık banka emekçisi

[email protected]

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.