Connect with us

GÜNCEL

İş Hayatındaki Ayak Oyunlarıyla Başa Çıkmak

Yayınlanma:

|

Eksen Şirketi’nin geniş ve şık ofisinde her şey normal görünüyordu ama kulislere bakıldığında, başka bir hikâye ortaya çıkıyordu. Yeni proje müdürü Elif, şirketteki ilk haftasında, çalışanların kendi kariyerlerini ilerletmek için nasıl entrikalara başvurduğunu hızla öğrendi. Elif, ofis politikası, dedikodu ve manipülasyonun yaygın olduğunu fark etti. Bir takım lideri, rakibini kötülemek için dedikodu yayıyordu. Bir başka çalışan ise, projelerdeki başarıları kendine mal ederek manipülasyon yapıyordu. Elif, bu davranışların altında yatan motivasyonları anlamaya çalıştı. Rekabetin yoğun olduğu bu ortamda, herkesin kariyer hırsı ve güvensizlikleri, etik dışı davranışlara yol açıyordu. Bu durumun iş performansı, moral ve ekip çalışması üzerinde olumsuz etkileri hemen göze çarpıyordu. Takım ruhu zayıflamış, çalışanlar arasında güven sorunları oluşmuştu. Elif, bir önceki şirketinde benzer bir durumun yaşandığını ve bunun nasıl başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlıyordu. O zamanlar şirketin prestiji ve kârlılığı ciddi şekilde zarar görmüştü.

Bu hikâye size de tanıdık geliyor mu?

Düşünün ki, iş yeriniz bir oyun sahası ve herkes birer oyuncu. Bazı insanlar, oyunu kurallara göre oynamak isterken, bazıları kazanmak için her türlü yol ve yöntemi denemeye hazır. İşte bu “her türlü yol”lara “ayak oyunları” diyoruz.

“Ayak oyunları” terimi, genellikle kişisel çıkarları doğrultusunda başkalarını aldatmak, manipüle etmek veya zarar vermek amacıyla yapılan gizli veya aldatıcı davranışlar ve stratejileri tanımlamak için kullanılır. İş hayatında bu terim, etik olmayan, adil olmayan veya rekabetçi olmayan yollarla avantaj elde etmek, rakipleri alt etmek veya kendi pozisyonunu güçlendirmek için yapılan eylemleri ifade eder.

Biraz daha açayım; diyelim ki birisi, patronun gözüne girmek için sürekli başkalarının fikirlerini kendiymiş gibi sunuyor. Ya da bir ekip arkadaşı, kendi işi daha parlak gözüksün diye başka birinin projesini kötülüyor. İşte bu tür davranışlar, ayak oyunlarının tipik örnekleri.

Bazen de ofiste dedikodular dolaşır. “Falanca kişi şunu yapmış, filanca kişi bunu demiş” gibi… Bu dedikodular çoğu zaman doğru olmayabilir ama insanların birbirlerine güvenini sarsar ve huzursuz bir ortam yaratır.

Bir de manipülasyon var; yani birileri sizi kendi çıkarları doğrultusunda, belki de farkında olmadan, bir şeyler yapmaya ikna eder. Bu, kulağa biraz kurnazca gelebilir, ama maalesef bazen iş yerlerinde bu tür oyunlar dönebiliyor.

Aslında bu ayak oyunları, iş yerindeki havayı bozar, insanlar arasındaki güveni zedeler ve takım ruhunu zayıflatır. İşin ilginç yanı, bazen insanlar bu oyunları o kadar ustaca oynarlar ki farkına bile varmayız. Ama uzun vadede, hem şirketin hem de çalışanların zarar görmesi kaçınılmaz olur.

Ayak Oyunlarının Nedenleri

Bir sorunu çözebilmenin en iyi yolu sorunun dışına çıkarak resme dışarıdan bakmak ve olayı analiz etmektir. Yoğun ve olumsuz duygularınızdan sıyrıldığınızda sorunu çözmek için doğru sorular sormaya da başlayabilirsiniz. Ayak oyunları gibi insanı içten içe çökerten ve duygusal dayanıklılık ve iç motivasyonu düşüren durumlarda bunun sebeplerini sorgulamak, aslında çözümün ilk adımıdır diyebiliriz.

Ayak oyunlarının bireysel ve kültürel nedenleri vardır. Gelin bunları birlikte inceleyelim:

1. Bireysel Nedenler

Sizin arkanızdan iş çevirdiğini saptadığınız kişileri daha iyi tanımak ve kendilerinin bile farkında olmadığı ihtiyaçların farkına varmak önemlidir. Bu ihtiyaçlar genellikle güç, itibar, başarı, hakimiyet kurma ve ayrıca nüfuz sahibi ve popüler olmaktır.

Kariyer hırsı, iş yerinde ayak oyunlarına başvurma nedenlerinden biridir. Bazı insanlar, daha iyi bir pozisyon elde etmek, iş yerinde daha fazla tanınmak veya kariyerlerinde daha hızlı ilerlemek için bazen etik olmayan yolları tercih ederler. Bu, başkalarını geride bırakmak, kendi başarılarını abartmak veya rakiplerinin başarılarını küçümsemek gibi davranışları içerebilir. Bu insanlar çoğunlukla özgüvenleri düşük ya da itibar ihtiyacı karşılanmamış kişilerdir. Bazen de sizin çalışkanlığınız onların tembelliğini ortaya çıkartıyorsa bundan rahatsız olacaklardır. Siz bunu kasten yapmıyor olsanız bile bunun tam tersini düşünme olasılıkları yüksektir.

Bazı çalışanlar, iş yerinde daha fazla fark edilmek ve etkili olmak için politik davranışlara yönelebilir. Bu, özellikle görünürlüğün ve etkinin kariyer gelişimi için önemli olduğu düşünüldüğünde anlaşılabilir bir durumdur. Çalışanlar, projelerde öne çıkmak, üst yönetimin dikkatini çekmek veya etkileşimlerini genişletmek için çeşitli stratejiler geliştirebilir. Bu stratejiler, pozitif yönde etik ve işbirlikçi yaklaşımlar içerebileceği gibi, bazen diğerlerini geride bırakmayı amaçlayan manipülatif taktikleri de kapsayabilir. Bazı kişiler ise özel hayatlarında alıştıkları iletişim tarzını iş hayatlarında da sürdürmeye meyillidirler. Eğer aile ortamında herkes birbirinin kuyusunu kazıyorsa ya da aile içi dedikodu ve manipülasyon yaygınsa bunu doğal bir iletişim tarzı haline getirmiş olabilirler.

2. Kültürel Nedenler

Farklı kültürler, rekabet ve iş yerindeki davranışlar konusunda farklı normlara ve değerlere sahiptir. Örneğin, Batı kültürlerinde bireysel başarı ve rekabet daha fazla vurgulanabilirken, Doğu kültürlerinde takım çalışması ve uyum daha önemli olabilir. Bu farklılıklar, iş yerindeki davranışları ve ayak oyunlarını nasıl algıladığımızı etkileyebilir.

Rekabetçi kurumsal kültürler, ayak oyunlarını pekiştirebilir çünkü bu tür kültürler genellikle kişisel başarı ve rakiplerin üstesinden gelmeye odaklanır. Rekabetçi ortamlarda, çalışanlar sık sık kendi hedeflerine ulaşmak için diğerlerini geride bırakmayı veya başkalarının üzerinden atlamayı düşünebilir. Bu durum, etik olmayan davranışları ve ofis politikalarını normalleştirebilir. Çalışanlar başarıyı, diğerlerine göre üstün olmak olarak gördüğünde, bu tür davranışlar daha yaygın hale gelebilir. Bazı bireyler, işlerini kaybetme korkusu veya pozisyonlarını koruma ihtiyacı nedeniyle manipülatif davranışlara başvurabilir. Özellikle iş güvencesinin düşük olduğu veya yüksek rekabetin hüküm sürdüğü ortamlarda bu tür davranışlar daha sık görülebilir.

Sınırlı kaynaklar da iş yerinde ayak oyunlarına neden olabilir, çünkü çalışanlar arasında bu kaynaklara erişim için rekabet ortaya çıkar. Örneğin, terfi, ödüller, bütçe veya önemli projeler gibi sınırlı kaynaklar için mücadele eden çalışanlar, kendilerine avantaj sağlamak adına etik olmayan davranışlara başvurabilirler. Bu durum, iş yerinde haksız rekabet, dedikodu ve manipülasyon gibi negatif davranışları tetikleyebilir ve genel iş ortamının sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Toplumsal cinsiyet, iş yerindeki etkileşimleri ve rekabet tarzlarını etkileyebilir. Bazı araştırmalar, erkeklerin ve kadınların rekabeti farklı şekillerde yaşadığını ve ifade ettiğini göstermektedir. Örneğin, bazı durumlarda erkekler daha açık rekabeti tercih ederken, kadınlar daha ince ve dolaylı rekabet stratejilerine başvurabilir.

Farklı yaş grupları ve kuşaklar, iş yerindeki davranışları farklı şekillerde yorumlayabilir. Genç çalışanlar teknolojiyi kullanarak daha hızlı ve etkili iletişim kurabilirken, daha yaşlı çalışanlar geleneksel ilişki kurma yöntemlerine daha fazla değer verebilir. Bu da rekabet ve işbirliği tarzlarında farklılıklara yol açabilir.

Çalışanların eğitim ve mesleki geçmişleri de iş yerindeki etkileşimlerini etkileyebilir. Örneğin, bir mühendislik firmasında rekabet ve ayak oyunları, bir sivil toplum kuruluşundaki dinamiklerden farklı olabilir.

Şirketlerin ve bölgesel endüstrilerin kendi iç kültürleri vardır. Bazı şirketler, açık ve şeffaf iletişimi teşvik ederken, bazıları daha kapalı ve rekabetçi bir ortam yaratabilir. Ayrıca, bazı bölgeler veya ülkelerde iş yerindeki rekabet ve etik davranışlar farklı şekillerde yorumlanabilir.

Ayak oyunlarıyla nasıl başa çıkabilirsiniz?

Günlük yaşam, arkadan bıçaklayan bir iş arkadaşınızla uğraşmanın getirdiği zihinsel ve duygusal yük olmadan da yeterince zorlayıcı olabilir. Stres ve tükenmişliğin şu anda yüksek seviyelerde olması ve geleceğin belirsizlikle dolu olması, toksik davranışların artması için olgunlaşmış koşullar yaratabilir.

Bu bölümde kendi tecrübelerim ve uzmanlığımla ayak oyunlarıyla başa çıkmanız için birkaç öneride bulunmak isterim.

Duyguların ipiyle kuyuya inmeyin.

Duygularımızı anlamak, içimizdeki bilgiyi keşfetmek ve bunları yönetmek kesinlikle bir duygusal zekâ göstergesi olsa da duygularla karar almak başka bir şeydir. Bazen insan gerçekten de kendini kapana sıkışmış ve içinden çıkılmaz bir durumda bulabilir. Bu tarz durumlarda konu hakkında daha objektif olabileceğine inandığınız ve güvendiğiniz bir kişiyle konuşmak olaya farklı açılardan bakmanızı sağlayacaktır. En çok ihtiyacınız olan beceri analitik düşünme ve muhakeme olmalıdır. Eğer olayı fazlasıyla kişiselleştirdiğinizi fark ediyorsanız kendinize şunu sorun: “Bu davranışlar neden beni böyle hissettiriyor? Bu duygular bugüne mi ait, yoksa daha önce yaşadığım ve kendimi yeterince ifade edemediğim bir durumla mı ilgili?” Kendinizi çok yoğun duygular yaşarken bulursanız, ilgili kişi hakkında hissettiğiniz her şeyi yazmanız yararlı olabilir. Bu düşüncelerinizle duygularınız arasındaki ilişkiyi veya bilişsel çarpıtma yapıp yapmadığınızı anlamanızı sağlayacaktır. Herhangi bir şekilde bir adım atmadan önce duygularınızın yatışmasını bekleyin. Şahsen ben kendime 24 saat, bazense daha uzun bir süre veriyorum.

Bilgiyle güçlenin.

Benim eğitim yolculuğum iş yerindeki genel müdürümün sıkça beni küçümseyen tavırlar göstermesinden duyduğum rahatsızlıkla başladı. Dergiden gazeteye transfer olduğumda benim bu zorlu görevin üstesinden gelebilecek yetkinliğe sahip olmadığıma dair bir önyargıya sahipti ve bu durum beni günden güne yiyip bitiriyordu. Ona kendimi yeterince ifade edemediğimin farkında olmakla birlikte bunu nasıl yapacağımı da bilmiyordum açıkçası. Tam o dönemde NLP uzmanı bir koç ile çalışmaya başladım. Koçumla yaptığım SWOT analizinde kendimle ilgili ciddi farkındalıklar yaşadım ve gelişim alanlarımı tespit etme imkânı buldum. Aynı zamanda farklı zihin filtrelerine sahip kişileri anlamak için psikoloji temelli kitaplar okudum ve eğitimler aldım. Bilgi sahibi oldukça olaya bakış açım değişmeye ve genel müdürümle daha fazla empati kurmaya başladım. Dinlerken filtrelemeyi bırakıp anlamak için dinlemeye başladım. Onun en büyük korkusu başarısız olmaktı ve benim tecrübesizliğimin buna neden olacağına inandığından bir kaygı içindeydi. Olayı kişiselleştirmeyi bıraktığımda analitik zihnim devreye girmişti. Bir süre sonra da iletişimimiz düzeldi ve birbirimize güven duyan bir takım haline geldik.

Direkt veya dolaylı olarak bağlı olduğunuz yöneticilerinizi tanımak için çaba gösterin. Onlar sizle ve yaptığınız işle ilgili neye inanıyor, neye inanmıyorlar? Neye değer veriyorlar ve kırmızı çizgileri nerede başlıyor ve bitiyor?

Kurum içi güç dengelerinin farkında olun.

İş yerindeki güç dengelerini anlamak, işinizde başarılı olmanın ve şirket içinde doğru hareket etmenin önemli bir parçasıdır. Unutmayın, başarının sırrı çok çalışmak değil, akıllıca çalışmaktır. Başarı hırsıyla kafanızı masanıza gömüp çalışmak kariyerinizde ilerlemek için yeterli olmayabilir. Kurum içinde sağlıklı ilişkiler kurmak, kendinizi etkin bir şekilde ifade etmek ve takımın bir parçası olmak da kritiktir.  İşyerinde kimin güçlü olduğunu anlamak için, etrafınıza bir göz atın. Kimler toplantılarda sürekli konuşuyor, kimlerin sözü dinleniyor, kararları kim alıyor? Kim hangi konuyu kendi iktidar alanı olarak görüyor? Ayrıca, ofiste kimlerin birbiriyle sıkı fıkı olduğuna, kimlerin hangi projelerde yer aldığına da bakın. Önemli görevler genellikle güçlü kişilere verilir. Ayrıca tabii, resmi olmayan durumlarda, mesela öğle yemeğinde veya şirket etkinliklerinde, kimlerin popüler olduğunu gözlemleyin. Tüm bunlar, iş yerindeki güç dengelerini anlamanıza yardımcı olabilir.

Sınır koyun.

İş hayatında sınır koymak, kişisel değerlerinize, etik standartlarınıza ve profesyonel beklentilerinize uygun davranış sınırları belirlemeniz anlamına gelir. Bu, hangi tür davranışları kabul edip etmediğinizi, nasıl muamele görmek istediğinizi ve hangi tür iş ilişkilerini sürdürmek istediğinizi net bir şekilde belirlemenizi sağlar. Örneğin; ne paylaştığınıza ve kiminle paylaştığınıza dikkat edin.

Çalışanlar, maaşları ve yöneticilerle yapılan terfi görüşmelerinin ayrıntıları da dahil olmak üzere kişisel bilgilerini her zamankinden daha fazla meslektaşlarıyla paylaşıyor. İş arkadaşlarınızla bilgi paylaşacaksanız neyi, kimlerle paylaştığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Benim tavsiyem, paylaşım döngüsünden ve bununla ilgili olası dedikodulardan uzak durmanızdır.

Vereceğiniz herhangi bir bilgi, hakkınızda dedikodu yapmak isteyenleri körükleyebilir. Aynı şey kişisel yaşamınızla ilgili bilgiler için de geçerlidir. Bunu iş yerinin dışında, sizin veya başkaları hakkında dedikodu yapma eğiliminde olabilecek kişilerden uzak tutmanızı öneririm. Söylemek üzere olduğunuz şeyin hassas bir konu olabileceğini, dedikodu malzemesi olabileceğini veya başka bir yerde dile getirilmesi halinde birisine zarar verebileceğini düşünüyorsanız bunu söylemeyin. Üzgün ​​olmaktansa güvende olmak her zaman daha iyidir.

Akıllıca iletişim kurun.

Yöneticiniz ve rapor verdiğiniz diğer kişilerle ve ayrıca size rapor verebilecek kişilerle iletişimi sürdürmek çok önemlidir. İşbirliği, başarılar ve ekibin birlikte üzerinde çalışabileceği zorluklarla ilgili fikirlerinizi paylaşırken proaktif olun. Bunun önemli bir kısmı başarıları ekip üyelerinizle paylaşmak ve onların katkılarını açıkça takdir etmektir. İş arkadaşları, katkılarından dolayı kendilerine kredi veren ve iyi görünmelerini sağlayanları her zaman desteklemek isteyeceklerdir. Göz temasını koruyun. Omuzlarınız geride olacak şekilde dik durun. Yerinizi koruyun. Dürüst, iddialı ve diplomatik bir şekilde konuşun.

Duygularınızı ifade etmek ve sağlıklı sınırlar koymak için “Ben” ifadelerini kullanın. Profesyonel ve kararlı bir ses tonuyla kendinize ve başkalarına saygı gösterin. Örneğin; “Ekibe bu projeyle ilgili yetkinliğim konusundaki şüphelerinden bahsetmişsin. Bunun sebeplerini öğrenmek isterim” diyebilirsiniz. Bu tarz cümleler hem net ve şeffaftır hem de suçlama dili barındırmaz. Ayak oyunu yapan kişiler bu tarz bir durumda muhtemelen şeffaf ve açık davranmayacaklar ve söylediklerini inkâr edeceklerdir. Ancak bunun bir önemi yok. Çünkü önemli olan sizin proaktif davranarak sorunu konuşmak için bir adım atmış olmanız ve konudan haberiniz olduğunu karşı tarafa belli etmenizdir. Elinizi güçlendirmenin en iyi yolu bunu yazılı iletişime geçirmek ve belgelendirmektir. Tüm uyarılarınıza rağmen davranışları devam ediyorsa yöneticinizle ya da insan kaynaklarıyla bunu paylaşabilirsiniz. Bu duruma herkes göz yumuyorsa da kendinize başka bir iş aramanın vakti gelmiş demektir. Steve Jobs’u unutmayın. Kendi kurduğu şirketten kovuldu. Ama sonra oraya danışman olarak geri döndü. Bugün kimse onu kovanların isimlerini hatırlamıyor ama Jobs teknoloji dünyasına adını altın harflerle yazdırdı. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz!

Yazıma son verirken iş hayatındaki ayak oyunlarına değinen birkaç kitap önerisi sunuyorum:

  1. Games People Play: The Basic Handbook of Transactional Analysis – Eric Berne: İnsanlar arasındaki etkileşimleri ve oyunları analiz eden bir klasik.
  2. Power Plays: Win or Lose-How History’s Great Political Leaders Play the Game – Dick Morris: Tarihteki büyük liderlerin güç oyunlarına nasıl yaklaştığını anlatan bir kitap.
  3. Snakes in Suits: When Psychopaths Go to Work – Paul Babiak ve Robert D. Hare: Psikopatların iş yerinde nasıl manipülatif davranışlar sergilediğini ele alan bir çalışma.
  4. İş Hayatında Psikolojik Oyunlar – Levent Küçük: İş hayatındaki insan ilişkilerini ve oyunları psikolojik açıdan ele alan bir kitap
  5. İş Hayatında Başarılı Olmanın Psikolojisi – Doğan Cüceloğlu: İş hayatında başarılı olmak için gerekli psikolojik becerileri ve stratejileri anlatan, özellikle kişisel gelişim üzerine yoğunlaşan bir eser.
  6. Kurumsal Oyunlar – Emre Kongar: Kurum içi politikalar ve etkileşimler üzerine derinlemesine bir bakış sunan, iş dünyasındaki dinamikleri analiz eden bir çalışma.

HBR

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

HEPİMİZ DİJİTAL DOLANDICI OLARAK SUÇLANIP YARGILANABİLİRİZ

Bir gün Emniyetin “Siber Suçlar Mücadele Şube Müdürlüğü” tarafından  veya Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığından aranıp ifadeye davet edilebilirsiniz. İlk defa duyacağınız, içinde olmadığınız “Dijital Dolandırıcılık” suçlaması ile karşı karşıya kalabilirsiniz.  “O kadar kolay mı” der gibisiniz; o zaman okuyup karar verin…

Yayınlanma:

|

Bir gün sizi Emniyetin “Siber Suçlar Mücadele Şube Müdürlüğü” tarafından  veya Ağır Ceza Mahkemesi Savcılığından aranıp ifadeye davet edilebilirsiniz. İlk defa duyacağınız, içinde olmadığınız “Dijital Dolandırıcılık” suçlaması ile karşı karşıya kalabilirsiniz.  “O kadar kolay mı” der gibisiniz; o zaman okuyup karar verin…

AKÖDE, PAPARA, Western Union, Sipay, Global, Vezne24, Pay Fix, Vodafone, Hızlıpara, CEO, Efix, Sender, Misyon, TT, Turkcell, Gönderal, UPT, Cemete… diye gidiyor liste. Ne bunlar? Belki de ismini ilk defa okuduğunu bu firmalar; TCMB ve BDDK onay, izin ve denetimi ile kurulan ve faaliyetine devam eden sayıları 36’yı bulan Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri veren firmalardan bazıları.

Bu firmalar ne zaman kuruldu ne işe yarar

İlki 2015 yılında, sonuncusu 2024 yılında lisans alan bu firmalar kısaca banka hesabına gerek kalmadan, ağırlıklı cep telefondan saniyeler içinde açılabilen hesaplar ile aktifleşen ve hesap sahibine “para transferi sağlayan bir para ödeme aracı hizmeti veren” kurumlar. Başka bir ifade ile yetkilendirilmiş bu firmalar gönderen ile alıcı arasında para transfer işlemini yürütmekte. Hesaplara geçen paralar başkalarına gönderilebilmekte, ATM’lerden nakit çekilebilmekte, alışverişte kullanılabilmekte. Bu hesapları ağırlıklı Gerçek Kişiler tarafından belirlenen limitler içinde para gönderip alınmasını sağlamakta. Bu firmalar 6493 sayılı “Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun” kapsamında kurulmuş ve bu kanuna tabi faaliyet göstermekte. Bu firmaların kurulması TCMB ve BDDK tarafından lisans, onay verilmesi sürecinde bir sorun yok fakat işleyişte ciddi sıkıntılar var. Öyle ki bu firmaların bazıları dolandırıcıların merkezi haline gelmiş ve firmalar bu alanda sınıfta kaldı. Yüzlerce masum insan hapis alırken, mahkemelerde devam eden binlerce dosya yığılmış durumda.  Hadi işleyişteki aksaklılara, hepimizi ilgilendiren güvenlik açıklarına birlikte bakalım. Okurken zaten siz de hak vereceksiniz…

Hesap açılışlarında güvenlik açığı oluştu

Bu firmaların hemen hemen hepsinde akıllı dediğimiz cep telefonu kullanılarak uzaktan hesap açabiliyorsunuz. Sorunlardan biri o aşamada oluştu. Özelikle bazı firmaların örneğin, AKBANK iştiraki olan AKÖDE- TOSLA hesabı, 2018’de ilk faaliyete başladığında hesap açılışında herhangi bir kişinin İSMİ, TC NO ve DOĞUM TARİHİ elinizde ise veya bu bilgileriniz herhangi birinin eline geçti ise (ki hayatın olağan akışında bu bilgilere ulaşmak çok zor değil) bu bilgiler ile hesap açabiliyordunuz. Kontrol sistemi sadece hesap açtığını cep telefona gelen onay kodu ve girmiş olduğunuz mail adresine gelen onay kodu. O kadar! Üstelik girdiğiniz telefon numarası sizin üzerinize olması bile zorunlu değil!

Yabancı uyruklu telefonlar sorun oldu

Firmalar hesap açımında girilen cep telefon numarası ile kullanıcısının aynı kişi olması veya bu telefon hattına sahip kişiye ulaşılabilirliğinin kolay olup olmamasına bakmadan hesaplar açıldı. Sorun ise bu hesaplar kullanılarak dolandırıcılıklar başlayınca ortaya çıktı. Emniyete ve Yargıya yansıyan şikayetlerde girilen telefon hat sahibi ulaşmada zorluklar yaşandı. Zira, özellikle Suriye gibi ülkelerden gelen yabancıların tespit edilmesine rağmen adreslerinin tespiti veya ülke dışına çıkması nedeni ile ulaşılması nerede ise imkansız hale geldi Özellikle dolandırıcılıkta kullanılan telefonlarda hat sahipleri yıllar önce ülkeyi terk etmiş oluyor. Mahkemeler hat sahibine ulaşamayınca TAKİPSİZLİK kararı veriyor.  Bu durumda adına sahte hesap açılan vatandaş ilk defa bilgilerinin dolandırıcılıkta kullanıldığını Ağır Ceza soruşturmasını yürüten Savcı veya Hakimin karşısında çıkınca haberi oluyor. Tabi içinde olmadığı bir organizasyona tabi olmadığınızı anlatmak kadar bir zorluk yok. Hatırlayın bir Suriyelinin üzerinde kendisine ait 9 adet kimlik çıkmıştı. Her Türkiye’ye girişte yeni geliyormuş gibi kimlikler çıkarmıştı. Yabancılara verilen kimliklerin çoğu beyana tabi çıkarılıyor.

Mahkemeler ve Bilirkişiler gerçek dolandırıcıyı tespitte zorlanıyor               

Son yıllarda özellikle dolandırıcılık davalarında bu firmaların ismi çok geçti. Bu firmalara mahkemelere veya Emniyet Müdürlüklerine kaç kişi hakkında bilgi istendiğini ve bilgi verildiğini TCMB ve BDDK isteyip kamuoyuna açıklarsa şikayet ve yargıya yansıyan olay adetini de ortaya çıkmış olur. Bu sayede vatandaş da şikayetlerin hangi firmalarda yoğunlaştığı hangi firmalarda daha fazla güvenlik açığı olduğu da anlamış olur. Mahkemeler ya da Emniyet Müdürlükler bu firmalardan bilgi istediğinde hesaba para geçen veya gönderilen hesap bilgilerinde ismi geçen  kişinin tüm bilgilerini derken elindeki İsim, TC no, hesapta açılan cep telefon no ve mail adresini paylaşıyor. Emniyet de haklı olarak bu isim üzerinden Mahkemeye sevk ediyor ve Mahkemeler de hesap sahibi hakkında soruşturma açıp davaya dönüştürüyor. Burada can alıcı nokta hesap sahibinin hesabı ile hiç ilgisinin olmama olasılığı çünkü Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmaları bir de “basit usulde doğrulama” diye bir kavram uydurmuşlar, mahkemelere hesap “basit usulde doğrulanarak açılmıştır” diye cevap yazıyorlar. Mahkemelerin sorduğu ise “bu hesap kime ait” olduğu; oysa basit usulde sorgulamak sadece cep telefonuna giden onay kodu ve mail adresine giden onay kodu ile bu hesapların açıldığını diğer ana can alıcı isim-TC bilgilerinin hesabın asıl sahibinin olduğunu daha doğrusu kesin KİMLİK DOĞRULAMA anlamına gelmemekte. Vahamete bakar mısınız? Sizin TC ve Doğum tarih bilgisine geçiren biri hesap açabilir vatandaşı dolandırabilir fakat sanki siz yapmışsınız gibi   mahkemeye bilgileriniz gitsin. Bir anda kendinizi bu davaların görüldüğü Ağır Ceza Savcısı ve Hakimi karşısında buluyorsunuz ve sizden bu hesabın size ait olmadığının kanıtlanması isteniyor. Mahkeme Bilirkişi Raporu talep etse bile Türkiye’deki birçok Bilirkişi bu firmalardaki hesap açma prosedürlerini bilmediği için dosyada ismi geçen ve u firmalar tarafından bildirilen ismi suçlayacak şekilde rapor hazırlıyor bu raporlarla birlikte mahkemede hiç ilgisi olmadığı halde vatandaşa dolandırıcılıktan hapis cezası veriyor.  Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmalarındaki güvenlik açığı nedeni ile yüzlerce insan hapis cezası almış, hapis yatanmış durumda, mahkemelerde devam eden binlerce de dava var.

Daha vahimi var: Güvensiz hesaplar hala aktif!

Mahkemelerde ve vatandaştan şikayetler gidince bu firmalar ek tedbirler aldı. Yöne örnekten davam edelim AKÖDE-TOSLA bu yönde şikayet ve dolandırıcılık davaları artınca güvenlik tedbirlerini artırmış; Dijital Kimlik Doğrulama sistemine geçmiştir.  NFC, “Yakın Alan İletişimi” doğrulama kontrolünü uygulamaya koymuş; Yabancı uyruklu, eski nüfus cüzdanı olan, kimliğinde fotoğrafı bulunmayan ve NFC destekli cihazı olmayan kişiler Tosla dijital kimlik doğrulamasını gerçekleştiremiyor ve hesap açamıyor. Ama vahim olan taraf BASİT USULDE DOĞRULAMA şeklinde açılan eski hesaplar hala açık ve aktif. Oysa bu güvenlik açığı ortaya çıktığında firmalar anında bu hesapları pasif hale getirmesi ve kimlik doğrulamadan sonra AKTİF hale getirmesi gerekiyordu. TCMB ve BDDK o 2015’den beri bu firmaları denetlerken bu açığı nasıl atlar veya bu yönde nasıl karar almaz ve eski hesaplara da kimlik doğrulama zorunluluğu getirmez, akıl alır gibi değil. Bu güvenlik açıklarını bilip tedbir almamak, sadece yeni hesaplarda güvenlik tedbirlerini artırdık demek resmen dolandırıcılar ile işbirliği yapmakla aynı anlama gelir. Milyonlarca lirası dolandırılan insanların, bu davalardan hiç ilgisi olmadığı halde yardılanan masum insanların, bu firmaların güvenlik açığı nedeni ile hapis yatan insanların hesabı sorulmayacak mı; sorulmamalı mı? Bu firmalar para kazanacak diye güvenlik açıklarını kapamak yerine tepkisiz kalmak, dolandırıcılar ile işbirliği yapmakla aynı anlama gelmez mi? Bu yazıdaki tespit ettiğim Güvenlik açıklarına rağmen bu hesapları aktif bırakan, göz yuman, üst yöneticileri TCMB, BDDK ve Bağımsız Mahkeme savcı ve hakimlerine ihbarımdır! Yok öyle mahkemelerden gelen bilgi taleplerine iki satır yazı yazıp cevaplayıp aradan çekilmek!

Beterin beteri de var: Kartınız başka bir kişinin hesabına tanımlı olabilir  

Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmalarındaki güvenlik açığı bunla da bitmiyor. Beterin beteri de var. “Daha ne olabilir ki” diyor insan ama var! Normal banka hesabınıza 3. Kişilerin ATM Kartı veya Kredi Kartını banka hesabınıza bağlayamazsınız. Veya sizin ATM ve Kredi Kartlarını başkasının eline geçip kendi hesaplarına bağlanamaz. Mantık da bankacılık da bunu gerektirir zaten. Ama sıkı durum bu durum Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmalarındaki hesaplar için geçerli değil. Siz bu hesaplara sahipseniz 3. Kişilerin kartlarını hangi bankaya ait olduğu önemli olmadan, kendi hesabınıza tanımlayabiliyorsunuz veya sizin kart bilgilerinizi eline geçiren biri kendi hesaplarına size ait kartı bağlayıp para çekebilir. Vahimin vahimi bu kart bağlanırken kart sahibinin haberi ve onayı olmuyor. Üstelik kartlar sadece bu Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmalardaki hesap sahibine giden onay kodu ile bağlanıyor. Komik ama dolandırıcıya dolandıracağı kartın hesabına bağlanması için onay kodu da gönderiyor. Resmen dolandırıcılarla bu kurumlar iş birliği yapmış, işini kolaylaştırmış! Bu uygulama hala aktif ve kullanıma açık! Bu firmalar şu sorunun cevabını vermek zorundalar ve veremezler: 3. kişilerin onayı ve bilgisi olmadan ATM Kartını veya Kredi Kartını nasıl olur da başka birinin hesabına bağlattırıp, para çekmesini sağlaya bilirsiniz? KVKK ihlali değil mi, dolandırıcıların işini kolaylaştırma değil mi bu?

TCMB ve BDDK durdurmaz ise Mahkeme kararları ile güvensiz hesaplar dondurulmalı

Her ne kadar bu firmalar mahkemeye “BASİT USULDE DOĞRULAMA” diye yazı yazsa da bunun ne anlama geldiğini, bu hesapların niçin gerçek kimliği yansıtamayacağını belirten bir açıklama göndermiyor hali ile mahkemelerde (bankacı bilirkişiler) gelen yazılara istinaden bu hesaplarda ismi geçen kişileri “kimlik bilgileri doğrulanmış” geçen kişiler olarak var sayıyor ki normal, hiç ilgisi olmayan vatandaşı sorguluyor, yargılıyor cezalandırıyor iyi mi!

Maddi manevi cezaları bu firmalar karşılayabilir

Beyniniz yanmadı ise devem edelim. Şu ana benim duyduğum bu firmalara yönelik böyle bir suçlama olmadı ama bir gün eminim bu yöndeki Bilirkişi Raporlarını dikkate alan bir mahkeme emsal teşkil etmesi açısında maddi manevi zararın bu firmaların güvenlik açığına nedeni ile oluştuğunu tespit eder. Bu güvenlik açığına neden olan masum insanları yargılanmasına, hapis cezası almasına neden olan bu firmalar davalara dahil edilebilir, üst yöneticiler de yargılanabilir oluşan/oluşacak zararların bu firmalar tarafından karşılanması ile karşı karşıya kalabilir. Aksi taktirde bu güne kadar masum insanların hapis cezası alması yetmediği gibi yeni mağduriyetler yaratılmasının da önüne geçemeyiz. Adaletin  ana uygulayıcısı Bağımsız Mahkemelerdir. Mahkemelerin bu bilgiler ışığında tepkisiz kalmamasını resen harekete geçerek bu tür davalara bir de bu gözle bakmasını ihbar ediyorum.

Kiralık hesaplarda patlama oldu

Dolandırıcıların sık kullandığı yöntemlerden biri de başkası üzerine olan hesap sahiplerini para karşılığı ikna edip kullanmaları. Her ne kadar hesap sahipleri “dolandırıcılıkta kullanıldığı bilmiyordum” diye açıklama yapsa da bu savunma ile mahkeme karşısında ceza almaktan kurtulamıyorlar. Firmaların hesap sözleşmelerine göz attım çoğu firmada bu yönde bir uyarı bulunmuyor. Müşteriler bu yönde uyarılamlı mı, kesinlikle evet! Bu firmalarda geç aksiyon alınmasını bir nedeni de dolandırıldığınızı arayıp bu firmaları aradığınızda “mahkeme kararı olmadan birşey yapamayacaklarına” yönelik karşılık veriyorlar. Mahkeme kararı da öyle hemen çıkacak birşey olmadığından müşteri olarak fark edip firmayı uyarmanız fazla bir işe yaramıyor. Bu kadar güvenlik açığı olan firmalar için bu tür şikayetlerde gecici bloke uygulaması olması gerekiyor mu, kesinlikle gerekiyor. Bankalar bunu Kredi Kartı, POS işlemlerinde yapıyor. TCMB ve BDDK’nın bu yönde tedbir almasını öneririm.

TCMB ve BDDK acil harekete geçmeli  

Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmalarına lisan vererek onaylayan sonraki işleyiş ve uygulamalarını yakından denetleyen TCMB ve BDDK’nın vatandaşın mağduriyetini giderilmesi için acilen vatandaşın dolandırılmasında Güvenlik Açığı olan eski hesapların gerçek kimlik doğrulanana kadar PASİF HALE GETİRİLMESİ için müdahale etmesi gerekir. TCMB ve BDDK Denetcileri bu açıkları nasıl sorgulamaz ve yakalayamaz anlamış değilim. Her ne kadar bu hesaplara bağlanan kartlar ile ilgili görüştüğüm Genel Müdürlerden birinin tabiri ile “sadece az miktarda para aktarılması için” dese de dolandırıcılığın küçüğü büyüğü olmaz, zaten çoğu bu tür dolandırıcılar da küçük küçük paralar ile milyonlarca lira vatandaşı zarara sokuyor. Bu kafa yapısından zaten güvenlik önlemlerinin almasını beklemek iyi niyetlilik olur! Sizin için küçük meblağlar vatandaş için büyük oluyor. Ne yani “hırsızlık küçük küçük meblağda” diye sizin gibi tepkisiz mi kalalım, göz mü yumalım.

Çoğu mahkemede Dijital Dolandırıcılık ile ilgili ayrı mahkemeler kuruldu, binlerce dosya yığılmış durumda. Bankalar yanında çoğu dosyada Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri firmaların ismi geçiyor. Meblağlar küçük olabilir ama bu alandaki kaçak deliği kapamak mahkemelerdeki dosya sayısının azalmasına neden olacağı gibi dolandırıcıların bu alandaki işlerini de zorlaştıracaktır. Sosyal Sorumluluğumuz gereği sorgulamamız da yaptığımız da budur zaten!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacı Bilirkişisi (sc:48413)  www.bankavitrini.com

***************

Dijital dönüşüm ve Bankacılıkta Siber Güvenlik?

Dijital bankacılıkta siber tehditlerden kurtulmanın formülleri

GASA: “Dolandırıcılık kayıpları 55 milyar doları aştı”

Okumaya devam et

GÜNCEL

“YA TARİH YAZACAĞIZ, YA TARİH OLACAĞIZ” DEMİŞTİ: TARİH OLDU!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ankara siyasetinde eş başkanlık sistemi dışında tek kadın lider konumundaki Meral Akşener, bugün İYİ Parti Genel Başkanlığı’na resmen veda etti.

İYİ Parti’nin kurucu lideri Meral Akşener, 31 Mart’ta yerel seçimleri başarısızlığı ardından siyasete veda etmesiyle ilgili “İftiralarla, çirkin oyunlarla üzerimize gelineceğinin farkındaydım. Ez cümle seçim sonuçları doğrultusunda aldığımız riskin farkındaydım. Bugün Türkiye’nin alıştırılmış normalleri dışında sadece söz söylemede değil bedel ödeme sırasında da en önde duruyorum” dedi.

İYİ Parti, Akşener’in liderliğinde “hür ve müstakil siyaset” iddiasıyla geçmişte Millet İttifakı ortağı CHP’yi de reddederek ittifaksız girdiği 31 Mart’taki yerel seçimlerinde başarı sağlanamaması üzerine bugün yenilenme arayışında. Bugün Ankara Ticaret Odası (ATO) Kongre Merkezi’ndeki İYİ Parti 5. Olağanüstü Kurultayı sonrasında yeni lider dönemi başlayacak. İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu ile parti kuruluşunda teşkilatlanmayı sağlayan İYİ Parti Grup Başkanı Koray Aydın arasında çekişmeye sahne olan bugünkü liderlik yarışında yer alan isimler oldu. Bu isimler dışında, milletvekili olmayan isimler mevcut Başkanlık Divanı’nda Genel Başkan Yardımcısı görevindeki Avukat Mehmet Tolga Akalın ile parti kurucularından Avukat Günay Kodaz da yarışa katıldı.

İYİ Parti’nin Ekim 2017’den bugüne kurultay süreçlerinde tek aday olan Meral Akşener, yerel seçimler sonrasında 8 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamasıyla bu sefer aday olmayacağını duyurmuştu. Hemen ardından Akşener’in desteğiyle Müsavat Dervişoğlu, beraberinde milletvekilleriyle kurultayda genel başkan adayı olacağını açıklamıştı.

Koray Aydın, yazılı açıklamasıyla adaylığını duyururken beraberinde milletvekilleriyle görüntü vermedi ancak bugün salondaki atmosferde de parti teşkilatı ve delegelerce ayakta alkışlanması ve yoğun ilgi görmesiyle öne çıktı.

Meral Akşener ise, 24 Haziran 2018’deki Genel Seçimler ve aday olduğu Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonrasında partisi TBMM’ye girmesine rağmen kendisi milletvekili de olamadığı için İYİ Parti içinde tartışmalar yaşanması üzerine ilk kez siyaseti bırakma restini çekmişti.

İYİ Parti Olağanüstü Kurultayı
İYİ Parti Olağanüstü Kurultayı

Afyonkarahisar’daki parti içi değerlendirme toplantısında 2018 yazında İYİ Parti’den ayrılacağını söyleyen Akşener, sonrasında İstanbul – Beylerbeyi’ndeki evi önünde “Bizi bırakma” eylemleriyle birlikte partiyi götürdüğü 2. Olağanüstü Kurultay’da tek aday olarak yeniden genel başkan seçilmişti.

Bu sefer Akşener, seçim ertesinde 1 Nisan günü yeniden partisini olağanüstü kurultaya götürme kararı aldıktan sonra kurultay salonuna sadece veda etmek üzere geldi.

Yıllardır Akşener’in yakın çalışma arkadaşı olarak parti içerisinde “abi” olarak adlandırılan Cihan Paçacı, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamasında, bunun siyasete tümüyle veda olduğunu düşünmediğini ve Meral Akşener’in İYİ Parti’yle ilişkisini korumasını beklediğini söyledi.

İYİ Parti’de genel başkan kim olursa olsun artık partiyi bir bütün olarak tutmaya çalışacağını da kaydeden Paçacı’ya göre; üç aday bakımından da kurultay sonrasında milliyetçi kadrolarla birbirini dışlamadan İYİ Parti’nin gelecek genel seçimlere hazırlanmasını sağlamak mümkün.

 

Meral Akşener Ankara siyasetine ve İYİ Parti’ye veda etti mi?
Meral Akşener: “Bedel ödeme sırasında da en önde duruyorum, pişman değilim”

Meral Akşener, 31 Mart’taki yerel seçimlere “hür ve müstakil” olarak katılma kararını savundu ve bu kararı aslında İYİ Parti’yi fabrika ayarlarına döndürmek, iki kutuplu hale gelmiş Türk siyasetine nefes aldırmak amacıyla aldığını anlattı.

Türkiye’de bugün alıştırılmış normaller dışında bir yaklaşım sergileyerek bedel ödeme sırasında en önde durduğunu söyleyen Akşener, ittifaksız şekilde 31 Mart’taki yerel seçimlere girilmesi kararı, İYİ Parti’de 14 Mayıs 2023’teki milletvekili aday listesi hazırlığıyla ilgili maddi çıkar sağlama ve parti içinde maddi yolsuzluklar olduğu iddiasına da üstü kapalı göndermede bulundu.

İftiralara ve hakaretlere maruz kaldığını anlatan Akşener, “Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın farkındaydım. İftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla üzerimize gelineceğinin farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım. Taşın altına elini, gövdesini koyanların farkında olduğum gibi o taşın bizi ezmesi için çalışanların da, iştahla el ovuşturanların da farkındaydım. Ez cümle seçim sonuçları doğrultusunda aldığımız riskin elbette farkındaydım. Bugüne kadar olduğu gibi bugün de Türkiye’nin alıştırılmış normallerinin dışında, sadece söz söyleme sırasında değil bedel ödeme sırasında da en önde duruyorum. Bugüne kadar her daim, kimseden bir beklentim olmaksızın gerektiğinde bedel ödemeyi bildim. Bundan dolayı da asla pişman olmadım. Nitekim bugün de pişman değilim. Çünkü haklılığımızın elbet bir gün anlaşılacağını biliyorum. Ve bugün üzerime düşen her şeyi yapmış olmanın huzuruyla son kez karşınızdayım” ifadesini kullandı.

Yerel seçimler sonrasında “hür ve müstakil” kararında haksız olduğu için değil yetim, öksüz bırakmamak için mağlubiyet kararını üstlendiğini söyleyen Akşener, “Başarısızlığı ben aldım, artık başarıyı siz yakalayacaksınız! Bedeli ben ödedim, artık hesabı siz tutacaksınız! Kiminiz ‘abla’, kiminiz ‘kardeş’, kiminiz ‘anne’ diye geldiniz. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Parti’yi sizlere bir ev, bir yuva yaptım. Ocağını tüttürdüm, içini ısıttım, sofrasını kurdum, bahçesini genişlettim. Yıkmak isteyenlere, dağıtmak isteyenlere, çökmek isteyenlere müsaade etmedim. Ama bugünden sonra artık bu evi siz koruyacaksınız! Şairin de dediği gibi; ‘Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı, bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı… Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin. En son koşumuzdur bu, asırlarca bilinsin!” sözleriyle veda konuşmasını sonlandırdı.

2023’teki ortak adaylık için “feragatte ve fedarlıkta bulundum” dedi

İYİ Parti’deki genel başkanlığına veda konuşmasında Ankara siyasetine ve muhalefet cephesine ilişkin mesajlar verdiği gözlemlenen Akşener, özellikle CHP’ye yönelik Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili sitemini yeniden gündeme taşıdı.

Akşener, “Mesela 2017 yılında; devletimizin ‘kerim’ anlayışını ortadan kaldıran, milletimizi de ucube bir sisteme mahkûm eden Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumuna ‘Hayır’ demek için il il gezdim. ‘Bu sistem Türkiye’yi uçuruma sürükler.’ dedim. Ve maalesef haklı çıktım. 2018’de, 2019’da, 2020’de ve en nihayetinde 2023 yılında da ‘milletle inatlaşılmaz’ diyerek hem iktidarı hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’ye nefes aldırmak için yeri geldi feragatte, yeri geldi fedakarlıkta bulundum. Yeri geldi herkes sustuğunda bile milletin sesini haykıran oldum” dedi.

Bu noktada Akşener’in, 31 Mart’taki yerel seçimlerde ittifak kurmama kararı aldığı CHP’ye yönelik 14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde kendi ifadesiyle “kazanacak aday” belirleme ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrarcı tutuma karşı tepkisini koruduğu görüldü.

Sıkça “Haklı çıktım” ifadesiyle sitemde bulundu, vedasını tamamladı

Meral Akşener, konuşmasında Türkiye’deki yakın siyasi tarihe ilişkin sıklıkla “Haklı çıktım” ifadesini kullanarak, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarına yönelik 2010’daki anayasa değişikliği referandumu da dahil olmak üzere yanlışlıklara karşı çıktığını kaydetti. Akşener, “Zihnim de, vicdanım da hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman peşinden koştuğum kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit; toz zerresi kadar korkum da olmadı” sözleriyle kendisini anlattı.

Meral Akşener
Meral Akşener

“Hayatımın her döneminde sahip olduğum ahlaki değerleri, Cumhuriyetimizin temel ilkelerini, Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek; sorumluluklar aldım, tutumlar sergiledim. Mesele millet, mesele memleket olduğunda inandığım yolda yürümekten hiçbir zaman çekinmedim. Milletin hakkı için, devletin itibarı için karşısında durduklarımın parmak sallayan elleri beni yıldıramadı. Hedef tahtasına koyan dilleri beni sindiremedi. Cazip teklifleri beni susturamadı. Makam vaatleri beni durduramadı. ‘Tutuklanacaksın’ tehditleri umurumda bile olmadı” diyen Akşener, 30 yıllık siyasi kariyerinde aldığı tüm kararların arkasında durmaya devam edeceğini söyledi.

Meral Akşener, kürsüde konuşmasını tamamladıktan hemen sonra salondan ayrıldı ancak birinci turda oy kullanmaya arada geri döndü. Hızlıca oyunu kullandıktan sonra yeniden ayrıldı.

İYİ Parti istifa rüzgarlarıyla nasıl dalgalandı, kim neden istifa etti?

İYİ Parti’de Meral Akşener’in liderliğinde ilk istifa rüzgarı aslında 24 Haziran 2018’deki genel seçimler süreciyle ortaya çıkmıştı.

MHP’den Devlet Bahçeli’ye karşı genel başkanlık değişimi tartışması yürüterek ayrılan ve İYİ Parti kuruluşunda görev alan milliyetçi çizgideki isimlerden ayrılanlar olmuştu. Yusuf Halaçoğlu gibi birkaç kurucu üye sonrasında, Ümit Özdağ gibi bazı isimlerse 31 Mart 2019’taki yerel seçimlerle birlikte CHP’yle ortaklaşma siyasetine karşı çıkmaya başlamıştı. Akşener’in yönetim tarzıyla da sıkıntı yaşadığını vurgulayan isimlerden Ümit Özdağ, 4 Mart 2021’de İYİ Parti’den istifa etmiş ve sonrasında Zafer Partisi’nin kurucu liderliğini üstlenmişti.

Kurucular ve partide milletvekilliği yapmış isimler arasındaki önemli bir ayrılık rüzgarı ise, Mayıs 2023’teki Millet İttifakı’yla ortak aday çıkarma sürecindeki sancılı günlerle birlikte yaşandı. Seçimler sona erdikten sonra İYİ Parti’nin, o dönemki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni kaybetmesindeki rolü tartışması ve CHP’ye karşı yürütülen sert siyaset anlayışındaki çatışmalar ardından eski vekiller Durmuş Yılmaz ve Bahadır Erdem ayrılmıştı.

14 Mayıs Genel Seçimlerin’deki milletvekili listesiyle tartışma yaşanırken İYİ Parti’nin kurucularından Ümit Dikbayır tarafından Akşener ailesine ve yakınlarına yönelik maddi çıkar sağlama iddiaları da gündeme taşındı. Bu tartışma gölgesinde Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun Kasım 2023’te AK Parti’ye geçmesi dikkat çekti.

Milletvekili listesiyle ilgili tartışmada adı geçenlerden Ankara Milletvekili Adnan Beker de 16 Kasım 2023’te İYİ Parti’den istifa etti ve bağımsız vekil durumunda.

İstanbul Milletvekili Sibel Ayşe Yanıkömeroğlu, 6 Aralık 2023’te yerel seçimlerde CHP’yle iş birliği yapılması gerektiği görüşüyle istifa etti. Bu hafta Yanıkömeroğlu, 24 Nisan’ta CHP’ye geçti ve Özgür Özel tarafından grup toplantısında CHP rozeti takıldı.

Ankara Milletvekili Yüksel Arslan, parti içi tartışmalar gerekçesiyle 21 Aralık 2023’te ise yerel seçimlerde CHP’li Mansur Yavaş’ı destekleyeceğini belirterek, istifa etti ve bağımsız vekil durumunda.

Son olarak 31 Mart 2019’taki yerel seçimler sonucunda ise Bilge Yılmaz ve Ümit Özaleli ise, İYİ Parti’den istifa etti.

Yeni başkan seçilen Dervişoğlu, seçilecek GİK üyeleri arasından Başkanlık Divanı’nı belirleyecek yani yakın çalışma ekibinde yer alacak genel başkan yardımcılarını seçecek.

VOA

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TRABZON’DA BANKA GÜVENLİK GÖREVLİSİ CANINA KIYDI

Yayınlanma:

|

Yazan:

Trabzon Yomra’da bir bankada geçici olarak görev yapan güvenlik görevlisi Malatyalı S.D. arkasında not bırakarak silahla kendisini vurdu.
Edinilen bilgiye göre Malatya’dan gelen ve depremzede olan, geçici olarak bir bankanın Yomra şubesinde güvenlik görevlisi olarak çalışan. 40 yaşındaki S.D. banka içerisinde kendini kapattığı bir odada silahla başından vurarak ağır yaralandı. Silah seslerini duyan personel Kapıyı açınca başından vurulmuş halde S.D.’i buldu.

Olay yerine çağırılan sağlık ekipleri ilk müdahalede bulunduktan sonra Banka Güvenlik Görevlisi ambulansla Kaşüstü Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybeden Güvenlik Görevlisi’nin “Oğlum seni çok seviyorum” diye not bıraktığı öğrenildi. Emniyet güçleri olayla ilgili soruşturmayı sürdürüyor.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.