Connect with us

EKONOMİ

SANAYİCİ BANKALAR KARŞISINDA SAVUNMASIZ BIRAKILDI

Sanayicinin sorunları ile yakından ilgilenen Ekonomist ve Banka Uzmanı Erol TAŞDELEN Türk Sanayisinin güncel sorunlarını ve içinde bulunduğu son durumu; bankalar karşısında nasıl savunmasız bırakıldığını ve bazı sorunları için acil aksiyon alınması gerektiğini belirttiği bir yazı kaleme aldı

Yayınlanma:

|

ENERJİ MALİYETLERİ İŞÇİ MALİYETLERİNİ GEÇTİ

Sanayide Doğalgaz, Elektrik, Kömür gibi maliyetlerin ciddi artış kısa vadede hesaplarda yoktu. Enerji Maliyeti Sanayici için ana maliyet unsuru haline gelmiş durumda.  Sanayide Enerji Maliyetleri 2021’de yüzde yüz arttı. 2022 bitmeden bir ikiye daha katladı. Enerji maliyetlerinin işçi maliyetlerini aşan sektörler var. Ortalama maliyette Enerji Maliyetleri %12’lere çıktı. Başta Enerji Maliyetlerinin artması nedeni ile OSB’lerde fabrikalar kapanmaya başladı. Bursa, Denizli ,Gaziantep, Uşak, Kayseri, Manisa gibi OSB’lerde imalatı durduran firmalar artmaya başladı. ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ ÜST KURULUŞU (OSBÜK) 2022 içinde imalatlarını durduran OSB’lerdeki fabrika sayısını aylık yayınlar ise hasarın boyutları öğrenilmiş olur. İmalatın yavaşladığının en büyük göstergesi kullanılan Elektrik tüketiminin düşmesi. 2022 Temmuz itibarıyla Elektrik tüketiminde ciddi düşme başladı. Sanayi Üretim, Temmuzda aylık bazda yüzde 6.2 düştüğü unutulmamalı.

STOKLAR ARTTI, ‘STOKÇULUK’ SUÇLAMASI YARALADI

Sanayicinin Stokta bulunan mamul ürettiği maldır. Stokları artıyor ise ürettiği mal stokları artıyordur. Hiçbir sanayici stok için mal üretmez ama 2021’e göre stokları iki katına çıktı; demek ki satılmıyor. Zira, sanayide satışlar belirsizlikten peşine dönmüş durumda; Hammadde maliyetlerindeki belirsizlik, girdi maliyetlerinin artması sanayiciyi peşin satışa yönetti. Vadeli satış yapan firmalar satış vade sonunda aynı maliyet ile mali yerine koyamıyor, zarar ediyor. Fazla dillendirilmiyor ama Rusya- Ukrayna Savaşından sonra düşen EUR/USD paritesi nedeni ile Avrupa’ya ihraç yapan firmalar ciddi zarar etti. Parite yüzde 20 değer kaybetti; hiçbir sanayicimizin Avrupa ihracatında kar marjı %20 değil ki. Çoğu Hammaddeyi USD alıp, Avrupa’ya EUR sattığında ciddi zararlar yaptı. Üstüne bir de “stokçuluk“ ile suçlanmaları haklı olarak zorlarına gitti. Moral motivasyonlarında hasar oluşturdu. Bazı fabrikalar stokları eritmek için imalata ara verdi, zararına satışlar başladı biline. Sonuç mu : önümüzdeki dönemde Sanayide işsizlik artar ise şaşırmayalım.

İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı  

Kaynak : TCMB, İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı  Raporu, Ağustos 2022

BANKALAR KREDİLERİ KESTİ, İHRACATI OLMAYAN FİRMALAR SIKINTIDA

Finans Piyasalarda Banka Kredileri durma noktasına geldi. Merkez Bankasının kredilerde karşılıklar düzenlemesi ile birlikte KOBİ dışı ağırlıklı Sanayici firmalara krediler nerede ise durdu. Karşılıklar nedeni ile bankalar kendi reflekslerini oluşturdu. “İhracat Taahhüdü” vermeyen firmalara kredi yok gibi. Üstelik bunu bir, üç aylık vadedeki krediler için de talep ediyorlar. Bu durum bir yıl sürse aynı krediyi çeviren firma dört ile on iki kat ihracat taahhüt altına girmiş olacak.  Her firmanın ihracatı yok ki, iç piyasaya çalışan firma ne yapacak bu durumda. Kısaca; Bankalar her zamanki gibi kendi çözümlerini ürettiler. Her kredide %1,10 peşin/flat komisyon almadan kredi kullanımı yapılmıyor. Bu da yetmiyor %2’lere kadar “Paket” satalım, sigorta satalım uygulaması nerede ise standart hale geldi. Şikayetler artınca TCMB Bankalardan Kredi raporu yanında ‘Ücret ve Komisyon Raporu’ da istemeye başladı ama bankalar kredi nedeni ile yaptıkları “PAKET” adı altında kesintileri raporlama dışında tutuyor; aynı şekilde krediye bağlı firma ortaklarına yaptıkları Sigortayı da maliyetler içinde Raporlama yapmıyorlar. TCMB ve BDDK’da her şey normal sanıyor. Oysa özellikle BDDK murakıpları bu durumu raporlamalı; BDDK da şikayete konu olmadan toplu iade ettirmeliler. Üstelik bu tip uygulama önceden ağırlıklı özel bankalarda olurdu artık Kamu ve Katılım Bankalarında da olmaya başladı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu aracılığı ile dillendirdikleri “kredilere firmalar ulaşamıyor” çıkışı doğru ve haklı bir çıkıştı ama aynı TOBB başkanı daha bir hafta geçmeden “kredi kanalları açıldı” dedi. Oysa değişen hiçbir şey yok! Sorun ortak olduğu için İSO, TÜSİAD ve MÜSİAD’ın da benzer söylemler yaptığı unutulmamalı. Bu süreçte Kamu bankaları dahil firmalara firma ortaklarına KKM açalım karşılığında kredi verelim teklifleri havalarda uçuştu tabi, hiç girmeyeyim.

FİNANSAL GİDERLER ARTTI

2022 yılında firmaların Finansal Giderleri 2021’e göre en az iki kat arttı. Bazı firmalarda daha yüksek artışlar görüldü. Bunda banka kredi faiz artışı yanında kredi kullanımında bankalarca talep edilen ücret ve komisyon artışlarının da etkisi büyük oldu. Bankalar teminat Mektubu ve Akreditif komisyonlarını nerede ise iki kat artırmış durumda. Üstelik çoğu banka 1 yıl vadeli Akreditif açamıyor şu an. Bankalarda 6 ayı geçen ( ki bu vade bile sınırlı hacimde ) nakdi kredi fiyatlama yapılmadığı için aylık kredi kullandığında aynı krediyi birden fazla çevirmek istediğinde bile her ay aynı kredi için sadece vade uzatımını sağlamaya firmalar ek komisyon ödemek zorunda kalıyorlar. Burada kazanan sadece bankalar oldu. Yoksa banka karlılıklarının nasıl arttığını sanıyorsunuz. KKM hesaplar 1,3 trilyon lira seviyesi ile bankalardaki Toplam vadelinin üçte bir hacmine gelmiş; faiz oranları en fazla önce %17 sonra %16’yı aşamazken TCMB Ticari Kredi faiz oranları üst sınır koymakta çok geç kaldı. KKM faizlerine üst sınır konunca banka faiz giderleri de düşmüş oldu. Yoksa %10 fazla faiz ödeseler bankalardan sadece KKM vadeliler için 10 milyar TL fazla faiz ödemesi çıkacaktı. Dolaylı yoldan kaynak aktarılmış, karlılık için destek verilmiş oldu. Üstelik KKM için TCMB’nin ödemesi hariç sadece Hazineden şimdiye kadar  75 milyar TL gitti. Döviz çeklerinin TL ödemesi ile oluşan kur farkından firmalar arası tutmayan hesaplara hiç girmeyeyim. “Liralaşma Stratejisi” diye Döviz çeklerinin döviz olarak ödenmesi engellendi ama arka planda ciddi sorunlar birikmiş durumda. Zaten bunu anlayan da olmadı bu döviz yurt dışına çıkmıyordu ki firmalar arası hesaplarda sadece bulunduğu hesap ya da  banka değişiyordu o kadar. İthalatın %80’ni hammadde iken piyasa fiyatlama dolarize olmuşken döviz çeklerinin TL ödenmesi sadece firmalar arasında kur farkından kaynaklanan iş davalarını artırır o kadar.

BİR UMUT : KGF BEKLENTİSİ ARTTI

Eşeğini kaybeden Nasrettin Hocanın keyifli halini görenler şaşırır ve nedenini sorarlar. O da karşı dağı göstererek “umudum şu dağın arkası” der. Sanayicilerin de şu an umudu Seçim sürecine girilmiş olması ve bu süreçte piyasaya verileceği tahmin edilen paralarda. Adı KGF olur; Yatırım, İstihdam, İhracat kredisi olur ne olur ise olsun. Sanayicinin umudu uygun faiz oranları ile açılacak  kredi musluğunda. Bundan kendi payına ne düşer bilmemek ile birlikte şalteri indirmiyor ise beklenti tamamen bu yönde olan binlerde fabrika var unutulmasın. Ve süre daralıyor.

MEVCUT DURUM SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL

Kısaca mevcut durum sürdürülebilir değil. İç ve Dış piyasada daralan talep; belirsizliklerin arttığı bir ortam, kredi imkanlarındaki daralma; kısılan kredi vadeleri ve artan maliyetler; Dövizdeki belirsizlik; Hammadde fiyatlarındaki istikrarsızlık maliyet hesabını zorlaştırdığı gibi stokların arttığını gören sanayici tıkanma noktasına gelmek üzere. Kredi kanalları bir an önce beklendiği gibi açılmaz ise çoğu firma tarih olur. Sanayide “ani duruş – sudden stop” için emareler arttı ve zaman daralıyor biline! Bankalar karşısında savunmasız kalan ve Finans yolları daralan firmalara fazla seçenek kalmıyor!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mehmet Şimşek gündemi değerlendirdi: Kur, Vergi, Seçim sonu beklentiler

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, doların 40 lira olacağı iddialarını yalanlayarak, “Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi. Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Mehmet Şimşek, Kanal 7’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren yıllık bazda düşmeye başlayacağına işaret eden Şimşek, “Bir program var. Sabırla ve kararlılıkla uygulayacağız ve bu program sonuç verecektir.” diye konuştu.

Şimşek, “Dolar 15 gün sonra 40 lira olacak” ve “Merkez Bankasının raporu sızdı” iddialarına ilişkin soru üzerine, haberler ve sosyal medyadan yapılan paylaşımlarla karamsarlık pompalandığını söyledi.

Muhalefetin, projeleriyle seçim yarışını sürdürmek yerine toplumun geleceğine ilişkin ümitlerini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarla seçimi götürmeye çalıştığına işaret eden Şimşek, “Eylül ayında açıklanan program çalışıyor. Mart ayının ortasındayız. Dolayısıyla kötümser zemin yok. Dedik ki ‘Bu program uygulamaya geçtikten sonra büyümede bir dengelenme olacak’. Yani enflasyonu, cari açığı bir şekilde kontrol altına alacak yeni bir kompozisyon çıkacak. Yani büyümenin yapısı değişecek.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, başından beri kur hedeflerinin olmadığını aktararak, “Ama kur hedefimizin olmaması, spekülatif amaçlı piyasadaki dalgalanmalara Merkez Bankasının kayıtsız kalacağı anlamına gelmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın hiçbir ülkesinde düşük taleple kurlarda yüksek oynamaya izin verilmeyeceğini bildiren Şimşek, Merkez Bankasının fiyat istikrarını tehlikeye atacak bir dalgalanmayı engelleyeceğini söyledi.

Kur iddiaları

Şimşek, kura ilişkin iddiaları anımsatarak, “Geçen hazirandan bu yana benim söylemediğim ama bana atfen ‘Söyledi’ dedikleri en az 40 haberi yalanladık. Bu spekülatif tarzı masa başında uydurulan haberleri biz yalanlamaktan yorulduk. Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi.

Türkiye’nin, ihtiyacı olan dış kaynağı bulmada iyi noktada olduğuna işaret eden Şimşek, geçen yılın ikinci yarısından itibaren uzun vadeli ve uygun koşullarda gelen kaynağın, bu yıl artacağını söyledi. Hazine’nin de dış kaynak bulmada sorunu olmadığını bildiren Şimşek, Hazine’nin avro cinsinden 2017’den bu yana en düşük spread (faiz farkıyla) ile borçlandığını anımsattı.

“İlave döviz talebinin ekonomik temeli yok”

“Hazine yüksek faizle mi borçlanıyor?” iddialarına da cevap veren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faiz neye göre yüksek? Neye göre düşük? Nominal faiz tabii ki bundan 10-15 yıl öncesine göre yüksek. Fakat şu anda bütün dünyada faizler yüksek. ABD hazinesinin 10 yıllık kağıtları yüzde 4-5 arasında işlem gördü son bir yıl içerisinde. Yani şu anda yüzde 4’ün üzerinde. ABD hazinesi yüzde 4’ün üzerinde borçlanıyor. Genelde sizin risk priminizi (CDS) buna ekiyorlar ve o sizin spreadiniz oluyor.”

Şimşek, seçime 2 hafta kaldığına işaret ederek, “Seçime kadar bu spekülatif amaçlı pozisyon alma, bunu teşvik etme, bunu telkin etme çabaları devam edecek. Şu anda ilave döviz talebinin ekonomik temeli yok. Ama ‘seçim sonrası geçen sene olduğu gibi kur yükselir, para kazanırım’ beklentisiyle yönlendirilen bir kesim var. İhracatçı bizim ucuz verdiğimiz reeskont kredisi ile gidip döviz alıyor ve bekliyor. İhracat gelirinin yüzde 40’ını bozdurması kuralı var. Onu da şu anda geciktiriyor. Çünkü ‘ben seçim sonrası biraz daha fazla kazanabilir miyim’ diye. Biz kuru tutmuyoruz ki kazanasın.” diye konuştu.

“İlave tedbir alırız”

Kur iddialarının doğru olmadığını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Geçen sene mayısta Türk lirası mevduat faizleri yüzde 30’lar civarında. Şu andan yüzde 53-54 civarı. O gün itibariyle beklenen enflasyona göre eksi reel faiz var. Politika faizi zaten yüzde 8,5’tu. Şu anda piyasa diyor ki ’12 ay sonra enflasyon yüzde 36,7 olacak.’ Bunu ben söylemiyorum. 70 reel ve finans sektörü uzmanı söylüyor. Bunu dün bir gazete istismar etmiş: ‘Gizli rapor ifşa oldu. İşte kur şuraya çıkacak.’ Yalanlardan biri bu. Halbuki ‘gizli raporlardan ifşa oldu’ yalanı Merkez Bankasının 70 finans ve reel sektörü uzmanına ‘Siz 2024’ün sonunda veya bir yıl sonra kuru nerede bekliyorsunuz?’ sorusuna cevabı, sanki seçim sonrası olacakmış gibi paketlenmiş. Bakın bunlar iyi niyetli olamaz.

Lira şu anda cazip. Niye? Eğer yüzde 50’nin üzerinde faiz alıyorsanız, eğer piyasa önümüzdeki 12 ay enflasyonu yüzde 40’ın altında görüyorsa bu ‘reel getiri var’ demektir. Enflasyon konusunda kafalar karışık. Mart ayında Enflasyon Raporu açıklanacak, mayısa kadar yükselmeye devam edecek. Yükselen yıllık enflasyon, düşen aylık enflasyon. Peki önemli önemli olan 12 aylık enflasyon değil mi? Geçmiş 12 aylık enflasyonun yatırım kararlarında bir anlamı yok. Önemli olan gelecek 12 ay. Şimdi gelecek 12 ay piyasa yüzde 36,7 görüyor. Gelecek 24 ayda ise yüzde 20’li rakamları konuşuyoruz. Piyasadan bahsediyorum. İlave maliye politikasıyla birlikte belirsizlik bandı içerisinde olacağımıza inanıyorum. Olmayacağımıza inanırsak ilave tedbirler alırız. Bu da Merkez Bankasının uhdesinde olan bir konu.”

“Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettik”

Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettiklerini ve öngörülebilirliği arttırmayı amaçladıklarını bildiren Şimşek, “Orta Vadeli Program’ın (OVP) özü dezenflasyon. Yani enflasyonu tek haneye düşürmek, milletimizi hayat pahalılığından kurtarmak.” diye konuştu.

Şimşek, programla 3 yıllık perspektif sunduklarına ve bir yıllık geçiş süreci öngördüklerine işaret ederek, “Türkiye’nin kendine özgü şartları var. Geçen yıl mayısa kadar para politikası çok fonksiyonel değildi. Bunu işlevsel hale getirecek bir süreç öngördük. Ani şok tedavilerin yan etkileri büyük olabiliyor. Bankacılık sektörünün yapısını, reel sektörün bilançolarını dikkate aldık. Çalışmaların tamamı hassasiyetle götürüldü. Bu programı okumayanlar ahkam kesiyor.” ifadelerini kullandı.

Enflasyonu tekrar tek haneye, daha sonra da düşük tek haneye indirmek için hesaplar yaptıklarını anlatan Şimşek, “Programın özünde para politikasında normalleşme var. Türk lirasını güçlendirecek, destekleyecek, pozitif getiri sağlayacak, kredi genişlemesini yavaşlatacak, enflasyon beklentilerini çıpalayacak para politikası uygulamaya başladık. Merkez Bankasında birikimiyle, tecrübesiyle çok değerli arkadaşlarımız var. Karamsarlık pompalayanlar, piyasada belirsizlik, tedirginlik yaratmaya çalışanlar, bu arkadaşların çalıştıkları kurumların kapısından geçemezler.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Merkez Bankasının elinin son derece serbest olduğunu, enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa onu yapacağını söyledi. Geçen sene meydana gelen depremlerin etkisinin devam ettiğini, inşaat girdilerinin ve işçilik maliyetlerinin arttığını, yapı stokunun azalmasıyla birlikte kiraların arttığını anlatan Şimşek, bu yıl enflasyonda deprem ve seçim etkisinin sistemden çıkacağına işaret etti. Şimşek, tek seferlik etkilerin çıkarılması durumunda bu yıl enflasyonun düşeceğini belirterek, “Enflasyon niye düşecek? Çünkü para politikası sıkılaştı, sıkılaşacak. Gelirler politikası bu paralelde belirlenecek. Enflasyon temmuzun 3’ünden itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı öngörümüze göre temmuzda eksiye dönüyor. Para politikası gecikmeli etkiye sahip olacak. Maliye politikası daha hızlı etkili.” diye konuştu.

“Vergileri artırmayacağız”

Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” ifadelerini kullandı. Şimşek, maliye politikasıyla enflasyonun düşüşü için ne gerekiyorsa yapacaklarını aktardı.

Şimşek, muhalefetin ekonomi programına ilişkin eleştirilerine de yanıt vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Program nerede diyenler, bir zahmet programı okusunlar. Önerileri varsa getirsinler. Muhalefetin sıkıntısı bu. Hiçbiri katkı vermiyor. OVP’de sıkı para, maliye ve gelirler politikası ile yapısal dönüşüm var. Dijital ve yeşil dönüşüm var. Yatırım ortamını iyileştirecek yüzlerce eylem var. Programımızın temeli sağlamdır. Temel siyasi istikrardır. Cumhurbaşkanımız programı sahiplenmiştir.”

Kredi politikasına yönelik de değerlendirmede bulunan Şimşek, “Kaynakları tüketime değil, üretken alanlara, yatırıma, istihdama ve ihracata yönlendireceğiz. Bunu kredi politikasıyla yapacağız. Müdahaleci olacağız. Biz kredi politikasında kaynağın tüketime değil, arz yönlü üretime gitmesini sağlayacağız. Bunun için ilave tedbirler gerekiyorsa alacağız.” dedi.

“Yönlendirmelere itibar edilmesin”

Şimşek, vatandaşın portföy tercihlerine saygılı olduklarını, bu tercihleri de makro ekonomik koşulların belirlediğini dile getirdi.

Türk lirasını cazip hale getireceklerini belirten Şimşek, “TL cazip hale geldikçe dezenflasyon programı uygulandıkça, kur korumalı mevduatta (KKM) ve dolar hesaplarında çözülme öngördüğümüzü söyledik. Bu, kademeli ve piyasa koşulları el verdiği ölçüde olacak. Geçen sene ağustosta KKM zirveyi bulmuş. Yaklaşık 3,4 trilyon lira, bugün 1,1 trilyon lira azalmış. 3’te 1 oranına yakın azalma var. KKM’de 29 haftadır kesintisiz azalma var. Şu anda TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 42’ye ulaştı. Dolar cinsinden KKM yaklaşık 141 milyar dolardan 75 milyar dolar civarına kadar indi. Bizim program çalışır.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Türkiye’nin risk priminin düştüğüne işaret ederek, KKM’den çıkışın olduğunu, cari açığın daraldığını, büyümenin yeniden dengelendiğini ve ülkenin kredi notunun arttığını söyledi.

Son dönemde spekülatif amaçlı yönlendirmeler olduğuna dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vatandaşların, spekülatif amaçlı yönlendirmelere itibar etmemesinin kendi menfaatlerine olacağını düşünüyorum. Şu anda oturup nerede iki kuruşu varsa gidip verimli olmayan alanlarda yatırıma yönlendiren bir kesim var. Bunu siyasi saiklerle ya da gerçekten de öyle düşünüp de yapan da var. Milletin düşüncelerine, değerlendirmelerine, yorumlarına, eleştirilerine saygı duyuyoruz. Fakat makro ekonomik temeli olmayan bir portföye doğru yönlendirmeyi biz çok net şekilde görüyoruz. Bunun seçim arifesinde yapılmasının siyasi amaçla olduğunu düşünüyoruz.”

“Sonuna kadar gideceğiz”

Şimşek, piyasanın, ABD ve Avrupa merkez bankalarının bu yılın ikinci yarısında 100’er baz puan faiz indireceğini beklediğini aktararak, “Bunlar da risk iştahını olumlu etkileyecek. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yılın ikinci yarısında daha çok kaynak getirecek. Seçim belirsizliği ortadan kalkacak. O kadar çok dedikodu üretiliyor ki. Sadece kurla ve Türk lirasıyla ilgili değil, benimle ilgili dedikodu üretiyorlar. Ben bu ülkeyi seviyorum. Makro ekonomik sorunların farkındayız. Programı kararlılıkla uygulayacağız, sonuna kadar gideceğiz.” dedi.

Türkiye’nin zayıf liradan bir kazancı olmadığına işaret eden Şimşek, “Biz sırf birileri istiyor diye spekülatif amaçlı pozisyon aldı diye, TL’nin, programı bozucu düzeylerde, aşırı değersizleşmesine izin vermeyiz. Buna nasıl izin vermeyiz? TL’yi cazip hale getirerek, para politikasını ve kredi politikasını daha sıkı tutarak. Çünkü TL’de likidite olması lazım ki döviz talebi olsun. Biz TL likiditesini de çok daha güçlü şekilde Hazine ve Merkez Bankası işbirliğinde yöneteceğiz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yapılan 50 milyar dolarlık anlaşmanın 8,5 milyar dolarlık sukuk anlaşması kısmının askıya alınmasına ilişkin soru üzerine, “Askıya alınmış bir şey yok. Türkiye’nin ihtiyacı olursa 8,5 milyar dolarlık uzun vadeli borçlanma imkanı var. Şu anda piyasada elverişli koşullarda borçlanmada sıkıntımız yok. Hazine bu sene iki borçlanma yaptı. İkisi de Türkiye kredi notunun sanki iki kademe üzerindeymiş gibi fiyatlandı. Türkiye çok elverişli koşullarda yurt dışından kaynak bulabiliyor.” diye konuştu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD enflasyonu inatçı. İçeride ise döviz piyasasında yaşanan türbülans geçici

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Küresel mali piyasaların gözü kulağı dün ABD’de açıklanan enflasyon rakamlarına çevrilmişti. Tüketici fiyatları, artan benzin ve barınma maliyetleri nedeniyle Şubat ayında beklentilerin bir tık üzerinde artarken, bu da enflasyonda bir miktar yapışkanlığın olduğunu ve FED’in Haziran ayından önce faiz indirimi yapma şansının da azalttığını gösterdi. Sayıların dili ile konuşursak, manşet TÜFE enflasyonu yıllık bazda %3,2 artarken (beklenti %3,1) çekirdek TÜFE ise %3,7 olan beklentinin ötesinde %3,8 artış kaydetti. Vadeli piyasalar Haziran ayı faiz indirimine bu sabah itibariyle %68 şans tanıyor.
  • ABD enflasyon rakamlarının piyasa beklentisinin bir tık da olsun üzerinde gelmesi ardından ilk nazarda bir nebze de olsun yön tayin etmekte zorlandık. Doların eli ilk nazarda hafif de olsa kuvvetlenirken, son günlerde güçlü bir görünüm sergileyen riskli varlıklar hafif de olsa satış baskısına boyun eğdi. Detaylandırmak gerekirse, 10 yıllık ABD tahvil faiz getirisinin %4,05 – 4,10 aralığından %4,15 seviyesine yükselmesi ile faiz getirisi olmayan altının ve bitcoinin biraz canını sıkılsa da, yukarıda da değindiğim üzere, piyasada var olan satıcılı seyir uzun boylu olamadı.
  • ABD borsalarının özellikle de risk iştahı denince aklan gelen teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksinin geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Bir iki günlük kesinti ardından Nvidia hisselerinin geceyi %7’in üzerinde artışla tamamlaması ardından altının ons fiyatı da 2,160 dolar seviyesine toparlanırken, bitcoin ise 72bin dolar seviyesinin üzerinde yerini korumaya devam etti. Teknik bir bakış açısıyla, altının geçen hafta kaydettiği tarihi haftalık kapanış ardından ciddi bir yükseliş potansiyelini taşıdığının altını bir kez daha çizelim. Yukarıda 2,550 dolar/ons seviyesini ön plana çıkarken, Bitcoin cephesinde ise ilk etapta 75bin dolar seviyelerini hedefliyoruz. Pariteler cephesine ise EURUSD günü önemli bir değişim kaydetmeden 1,0930 seviyesinde yatay tamamladı.
  • Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluş Fitch’den 12 yıl sonra gelen not artırım kararına rağmen Türk mali piyasalarında TCMB’nin miktarsal sıkılaştırma adımının ön plana çıktığını söyleyebilirim. Şöyle ki, yaklaşan seçimler öncesinde Mayıs ayı Cumhurbaşkanlığı seçim dönemini hatırlayan ve tarih tekerrürden ibarettir diyen Türk insanı döviz piyasasına adeta son haftalarda hucûm edince, TCMB topyekûn teyakkuza geçerek piyasa faizlerinin üstü kapalı da olsa artmasına neden olan önlemleri almakta tereddüt etmemişti.
  • Piyasa faizlerinin yukarıya gitmesi, tüketicinin kredi alma ve tüketme kapasitesini hırpalarken, benzer bir şekilde üreticinin de (sanayicinin) krediye ulaşımını zorlu kılacağı beklentisini iskonto eden BIST100 ana endeksi, ağırlıklı olarak sanayi tarafına kümelenen satışlarlar gölgesinde, Fitch kararı ardından ikinci günü de düşüşle tamamladı. Son iki günde ana endeks %1 gerilerken, bankacılık endeksinin ise dün %2’ye yakın artış kaydettiğini not edelim. Faiz hadlerinin yükselişe geçmesi hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, seçim belirsizliğinin geride kalması ardından teknik bir bakış açısı ile (elbette yabancının da desteği ile) 11,500 seviyesini hedefleyeceğiz.
  • USDTRY kuru 31 seviyesindeki enerjisini çok hızlı ‘boşaltırken’ bir sonraki basamak olan 32 seviyesine TCMB’nin almış olduğu proaktif önlemler ile daha sakin bir başlangıç yaptığını not edelim. Belki biraz tekrar olacak ama, TCMB’nin ne yaptığını ‘bildiğini’ düşünüyoruz ve döviz piyasasında yaşanan türbülansın geçici olduğuna inanıyoruz. Yılın ilk iki ayında %11 artan TÜFE enflasyonunun seçim sonrasında fiyat ayarlamalarının da yardımı ile seneyi kabaca %45 civarına yükselerek tamamlayacağını, TL’nin nominal olarak değer kaybedip reel olarak değerlenmesi beklentisiyle -enflasyondan daha az değer kaybedecek- yıl sonu USDTRY kurunun 41 civarında olabileceğini hesaplıyoruz. Son günlerde TL’de ivme kazanan değer kaybına rağmen, görüşümüz arkasında durmaya devam ettiğimizin de altını çizmek isteriz. Seçim belirsizliğin bitmesi ile erkene çekilen döviz talebinin de durulacağını; durma noktasına gelen yabancı girişlerinin yeniden başlaması ile rezervlerde görülen kan kaybının da telafi edileceğini düşünüyoruz. USDTRY kurunun yeni güne 32,1 seviyesinden başladığını da not edelim.
  • Dün TCMB tarafından açıklanan cari işlemler dengesinin Ocak ayında 2,6 milyar dolar açık verdiğini gördük (Ocak 2023 = 10,4 milyar dolar açık). Ocak verilerini karşılaştırdığımızda, cari dengede iyileşme olduğunu ve bunun da olumlu olduğunu not edelim. Öte yandan, Türk insanının güvenli limanı olarak gördüğü altın ithalatını da hariç tutarsak, altın hariç cari işlemler dengesi Ocak ayında 1,6 milyar dolar açık verdi. Benzer bir şekilde geçen yılın Ocak ayında bu rakamın da 5,6 milyar dolar açık düzeyinde olduğunu not edelim. Çekirdek verinin de olumlu yönde bir gelişme sergilediğini mutlulukla görüyoruz. Net hata ve noksan kalemi (uyarlama hesabı) ise Ocak ayında 1,9 milyar dolar açık verirken, havanın olumlu olmasına rağmen, son 5 aydır açık rakamının devamlılık arz etmesini ise tam olarak anlamlandıramadık.
  • Dün açıklanan sanayi üretim endeksi Ocak ayında, aylık bazda herhangi bir artış kaydetmezken, yıllık olarak ise %1,1 artış kaydetti. Sanayi üretimi yani grafiğin ‘arz’ tarafı ile perakende satış rakamları grafiğin ‘talep’ tarafı arasında uzun bir süredir ciddi bir ayrışmanın olduğunu görüyoruz. Enflasyonu düşürmek kapsamında hâlâ canlı iç talebi soğutmak ve bu kapsamda kredi büyümesini sınırlamak için kredi kartları cephesine yönelik uzun bir süredir bazı önlemler beklediğimizi belirtmiştik. Kredi kartlarının, toplam kredilerin üç katı büyüdüğü bir ortamda, otoritenin son dönemde miktarsal sıkılaştırma adımları ile talebi sınırlandırarak tüketimi yavaşlatmak isteğinin de ötesinde, dün basında yer alan bir habere göre, Reuters’a konuşan kaynaklar, kredi kartlarına sınırlandırma geldiğini, nakit avans limitlerinin de düşürüldüğünü, taksit sayısının ise azaltıldığını okuyoruz.
  • ABD borsalarının geceyi yükselişle tamamlaması ardından yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında bir nebze de olsun kararsız bir seyir görülüyor. Gösterge endeks Tokyo borsası, yatırımcıların Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) yaklaşan para politikası toplantısında politika değişikliği olasılığını değerlendirmesiyle art arda üçüncü gün de düşüş eğilimli bir seyir izliyor. BoJ’un kısa vadeli faiz oranlarını gelecek hafta ya da en geç Nisan ayına kadar negatif bölgeden çıkarmasını bekliyoruz.
  • ABD enflasyon verisi sonrasında dikkatler, tüketici harcamalarının şimdiye kadar dirençli olduğunun bir göstergesi olan ABD perakende satışlarına (yarın) ve bu Cuma günü açıklanacak olan üretici fiyatlarına çevrildi.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kredi kartında korkutan tablo

BDDK verilerine göre kredi kartı harcamaları bir yılda yüzde 155 artarak tehlike sinyali verdi. Veriler, seçimlerden sonra kredi kartlarına sınırlama gelebileceğini işaret ediyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hayat pahalılığıyla mücadele etmekte zorlanan vatandaş karta yüklendi, seçim sonrasında kartlı harcamalara sınırlama gelme riski arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, kredi kartıyla yapılan alışverişler son bir yılda yüzde 155.2, son 3 ay içinde de yüzde 11.8 oranında artarak tüm tüketici kredilerini solladı. Özellikle son 3 ayda kredi kartıyla yapılan taksitli alışverişlerin peşin harcamaları aşması da Merkez Bankası’nın (MB) enflasyon endişesini artırdı. Merkez’in en son ticari kredilere sınırlama getirmesinde de şirketlerin krediyi yatırım yerine taşıt alımında kullanmalarının etkili olduğu anlaşıldı.

1.3 TRİLYONA TIRMANDI

BDDK verilerine göre bireylerin ihtiyaç, konut ve taşıt kredilerinden oluşan kredi kullanımları geçtiğimiz son bir yılda yüzde 31.2, yıl başından bu yana da yüzde 4.1 düzeyinde artarak normal seviyede kaldı. Bu grupta yıllık artışı taşıt kredileri sürüklese de son 3 ayda bu kredilerin de eksiye düşmesi bu alanda bir sınırlama ihtiyacını ortadan kaldırdı. Buna karşılık veriler, aylık düzenli geliri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen dar gelirlilerin ağırlıklı olarak kredi kartına yüklendiklerini gösterdi. Geçen yılın mart ayında 514 milyar lira olan kartlı harcamalar bu yılın başında 1 trilyon 173 milyara, mart başı itibarıyla da 1 trilyon 311 milyar liraya tırmandı. Üstelik son dönemde kredi kartında taksitli harcamalar peşin alışverişleri de geçmeye başladı. Yıllık artışın yüzde 155’i aşması, yıl başından bu yana da artış trendinin artarak devam etmesi Merkez Bankası’nın kredi kartlarına yeni sınırlamalar getirebileceğinin işareti olarak görülüyor.

Şirketler krediyi taşıta yatırdı

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ticari kredileri frenleyecek yönde yeni adımlar atmıştı. BDDK verileri, firmaların banka kredilerini işyerini büyütmek yerine taşıt alımlarıyla çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaları nedeniyle Merkez’in önlem alma yoluna gittiğini gösteriyor. Firmaların son bir yılda işyerini ve işlerini büyütmek için bankalardan aldığı kredi miktarı yüzde 4.3 azalırken taşıt almak için kullandıkları krediler yüzde 29.3 arttı. Aynı şekilde genel ifadesiyle ‘ihtiyaç’ için firmaların kullandığı ticari kredilerdeki
artış da yüzde 59’a dayandı.

Kartla 263 milyar harcadık

Merkez Bankası (TCMB) verileri kredi kartlarında yeni rekorların kaydedildiğini gösterdi. Buna göre, banka kartı ve kredi kartı işlemleri tutarı 1 Mart ile biten haftada önceki haftaya göre yüzde 15 artışla 262.6 milyar TL seviyesine yükseldi. Böylelikle kartlı harcamalarda yeni rekor kaydedildi. Bu dönemdeki artışa vergi ve BES ödemelerinin 9.6 milyar TL artış ile belirgin yukarı yönlü etkide bulunduğu izlendi.

Erdoğan SÜZER – Sözcü

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.