Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

Wells Fargo olayı ve Türkiye

Wells Fargo olayı. Bu yazıda okuyacağınız her satır size bir şeyi hatırlatacak. Bu kadar da olur mu olur!

Yayınlanma:

|

2008 Kriz koşullarını düşünün. Ekonomik koşullar zorlaşmıştı. Ülke krizin ortasında fakat henüz adlandıramamıştı. Krediler durmuş artık eski ballı karlar yoktu. Zaten bozulan mali veriler firmalara kredi vermeyi riskli hale getirmiş, işsizlik korkusu Bireyselde Kredi satacak müşteri verebilecek bir ortam yoktu. Zaten Vatandaş borca batıktı. Şahısların kredi notları da düşmüştü. Takip oranları artıyor kredi maliyetleri yükseliyordu. Verilen krediyi geri almak kredi vermekten daha zor olduğu günler yaşanıyordu.
Çapraz Satış furyası
Karları artırmak için Bankanın bir şeyler yapması gerekiyordu. Hararetli toplantılar, uzun hazırlıklar birbirini izledi. 2011 yapılan hazırlıklar için harekete geçilme yılı oldu. Formül  bulunmuştu : Çapraz Satış yapılacaktı. Banka ile çalışan müşterinin yeter ki bir ürünü olsun. Hesabı var kredi kartı yok, kredi kartı var otomatik ödemesi yok, otomatik ödemesi var KMH’ı yok, KMH’ı var Sigortası yok. Var –Yok, Var – Yok.


Personele ürün satış üzerine hedefleme yapıldı. Müşteriler listeler halinde şubelere gönderildi. Banka şubelerinin telefon faturaları yükseldi, mesailer uzadı, bütün personel işi gücü bırakmış müşterileri ürün satmaya ikna etmeye çalışıyordu. Şubeye adres sormaya gelen birisine bile bir şeyler satmaya çalışılıyordu. Sıra bekleyen müşteriler ihmal edilmiyor ayak üstü bir şeyler satmaya çalışılıyordu.  Personel Performans Sistemi yeniden düzenlendi.     Yeni Performans Sistemi tamamen ürün satış üzerine kurgulandı. Hedeflerini tutturamayan banka personelinde savunmalar istendi, personel performans puanları düşürüldü, işten çıkarılma ile tehdit edildi, her hafta bölge ya da Genel Müdürlüğe çağrılıp Çapraz Satış çalışmasında başarısızlıkları sorgulandı. Sağdan soldan satışı düşük olan, az ürün satan personelin işten çıkarılma haberleri gelmeye başladı. Kurum için dedikodular hat safhadaydı. Personelin Hastane masrafları arttı,  depresyon  ilaç kullanımları arttı. Çalışanların stres katsayısı yükseldi. Boşanma oranları arttı. Çocuk yapmayı düşünenler iş korkusu nedeni ile çocuk yapma planlarını; evlilik planları yapanlar evlilik planlarını erteledi.
Anlatılanlar ne kadar tanıdık değil mi ? Okuyunca burası Türkiye, anlatılanlar da bizleriz diye düşündünüz : Yanıldınız ! 2000’den sonra bankacılık yapan herkes bunları yaşadı mı : Evet ! Ama hikaye ABD’de geçiyor, Kurumumuz 265 bin çalışanı olan : Wells Fargo. Zaten Filmin sonunu okuyunca burası bizim ülke değilmiş diyeceksiniz. Çünkü ABD’de İş Hukuku çok sıkı.

Filmin sonu
Devam edelim. Amaç başta masum gibi idi. Krediler durduğu için faiz gelirleri de düşüyor açığın ücret ve komisyon gelirler ile kapamaktı. Amaç aktif olmayan müşterileri aktifleştirmek, az ürün kullanan müşterilere ne yapıp edip ürün satmaktı. Aylardır yazdığımız “müşteri odaklı çalışmadan, ürün odaklı çalışmaya geçiş” sistemi yani. Personel Performansının “işin yeterliliklerine göre değil de sattığı ürüne göre değerlendirme sistemine geçiş” dönemi oldu aynı zamanda.

Buffett, Wells Fargo hissesi satıyor haberi - BorsaGündem.com


Baskı o kadar fazla ki, yöneticiler Çapraz Satışta baskısında  o kadar Zombileşmiş ki mobbingin her türlüsü gerçekleşti.  Hedefleri tutturmak için Wells Fargo çalışanları müşterileri bilgilendirmeden ürün satmaya başlar. Kredi kart verirler internet şifresi tanımlarlar. Müşterinin haberi ve onayı olmadan onlarca ürün satılır. Başta Çapraz Satış Projesi bunları içermiyordu oysa ki.

Digital Wallet Options | Wells Fargo


Tabi orası Türkiye değil, ADB. Şikayetler artıp, suistimal kanıtları ortaya çıktıkça banka başta işin en kolayını yaptı. Üst yöneticiler kendini krtarmak için önce 5300 çalışanını yaptıklarından dolayı işten çıkardı. Bu kadar çok suistimal ve dolandırıcılığın olması başta CEO’ların çalışanlara sunduğu hedeflerin yüksekliğine karşı çalışanların verdiği ortak tepkiydi aslında. Dolandırıcılık ve suiistimal haberleri Eylül 2016’da duyulur oldu, sosyal medya ve basın haberleri hızla yayılıyordu.  Wells Fargo Federal Tüketici Finansal Koruma Kurulu tarafından 100 milyon USD, Los Angeles Belediye Avukatlarının açtığı dava sonunda 50 milyon USD,  Tedavüldeki Paranın  Kontrolörü Ofisi tarafından 35 milyon USD cezaya çaptırıldı. Bu para cezaları yanında “itibar” kaybı, “güven” kaybının karşılığı daha fazla idi. Kurumun Borsa hisse değer kaybı da kaçınılmaz oldu. Kaybedilen Güven geri gelir mi?


Bir kez daha ölçülebilir performans için ödül ve ceza ters tepmiştir. Kurum şu anda kaybettiği itibarı kazanmak için “Güven” içerikli reklamlar ile uğraşıyor. Ne demişti William Shakespeare, “Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez”. Aynen de öyle oldu, hala da güven sorunu yaşıyor. 265 bin çalışanı olan banka 2020’ye kadar 26 bin çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. Marke değerinde 1. Olan banka 2018’de şimdilik 3.lüğe düştü.
Yerli Wells Fargo’ların başına neler gelecek hep birlikte göreceğiz. Sürekli yazdık Bankacılıktan gelmeyen paraşütleme sektör içine monte edilen Soros Çocuklarının;  McKinsey oğlanları / kızlarının bankacılık sektörüne soktuğu “copy / paste” bankacılık ile bir yere kadar geldiler ve tıkandılar. Kendilerinde bir yaratıcık yoktu zaten. Kopya yöntemleri büyük bir bilgelik ile yerli sermayeye kendini dayatanların gerçek yüzlerini çıkarmak da Paramedya yazarlarının misyonu oldu.

Erol TAŞDELEN
[email protected]

Here's How Wells Fargo is Ponying Up for its Digital Transformation

Ali Coşkun

Türkiye Bankacılık Sektöründe KMO Gerçeği: 2018-2025 Arası Dönüşüm

Yayınlanma:

|

Yazan:

KMO Nedir?

Kredi-Mevduat Oranı (KMO), bankaların topladıkları mevduatın ne kadarını kredi olarak kullandırdığını gösteren temel bir göstergedir:

KMO = Toplam Krediler / Toplam Mevduatlar

Finansal istikrar açısından bu oran, hem bankaların risk düzeyini hem de kredi politikalarının sürdürülebilirliğini izlemek için kritik önemdedir.

2018-2020: Aşırı Kredi Genişlemesi

Bu dönemde KMO oranı %115-120 seviyelerindeydi. Yani bankalar her 100 TL mevduata karşılık 115-120 TL kredi veriyordu. Bu durum:

  • Sistemin kendi kaynağının ötesinde kredi genişlemesi yaşadığını,

  • Kredi finansmanının bir bölümünün dış kaynaklar veya özkaynaklarla karşılandığını gösteriyordu.

Ancak yüksek KMO:

  • Likidite riskini artırıyor,

  • Dış şoklara karşı kırılganlığı büyütüyordu.

2021 Sonrası: Politikada Sıkılaşma ve Yeni Dönem

2021’den itibaren TCMB’nin uygulamaya koyduğu politikalar sektörü dönüştürmeye başladı:

  • Aktif rasyosu düzenlemesi

  • Makroihtiyati tedbirler

  • Kur korumalı mevduat uygulaması

  • TL’yi destekleyici adımlar

Bu düzenlemeler sonucunda:

  • Bankaların kredi verme iştahı azaldı,

  • Mevduat toplama motivasyonu arttı.

2023-2025: KMO Geriliyor

Bu politikalar sonucunda:

  • 2023 itibarıyla KMO %90’ın altına geriledi.

  • 2024 ve 2025’in ilk yarısında oran %80-90 aralığında seyrediyor.

Artık bankalar her 100 TL mevduata karşılık yalnızca 80-90 TL kredi kullandırıyor.

Bu durum, sistemin:

  • Daha temkinli ve kontrollü çalıştığını,

  • Likidite açısından daha güçlü konuma geldiğini göstermektedir.

Ancak Sorunlar da Var: Krediye Erişim Zorlaştı

Düşen KMO’nun bazı olumsuz yansımaları da oldu:

  • KOBİ’ler başta olmak üzere reel sektör krediye ulaşmakta zorlandı.

  • Bu durum, konkordato ve iflaslarda artışa neden oldu.

Ne Yapılmalı?

Bu süreçte atılması gereken adımlar:

  1. Uzun vadeli, TL bazlı, istikrarlı mevduat yapısı oluşturulmalı.

  2. Bankaların kaynak yapısı çeşitlendirilerek dışa bağımlılık azaltılmalı.

  3. Tasarruflar artırılmalı, sermaye piyasaları derinleştirilmeli.

  4. Krediye erişimi kolaylaştıracak, yenilikçi finansman araçları geliştirilmeli.

Devletin Rolü: KMO ve Dolaylı Borçlanma

KMO’nun düşürülmesiyle birlikte:

  • Bankalar daha az kredi verirken,

  • Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.

Bu sayede:

  • Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.

  • Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.

KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.