Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bankalar Kapanabilir mi?

Korona virüs sebebiyle en tehlikeli sektör olduğu ortaya çıkan bankalar kapanabilir mi?

Yayınlanma:

|

Bankacılar nihayet gerçek VİRÜS ile tanıştı
Bankacı olup da virüs muhabbeti yapmayan yoktur. Bilgisayarı yavaşladığında, Bilgi İşlemci ile karşılaştıklarında ana konu Virüs’tür. Hatta, “bilgisayardan uzak dur sana da geçmesin” bayat esprisini yapmayan yoktur. Ama 2020’de iş ciddi. Şaka gerçek oldu!
Paramedya haberleri ve yazarlarının duyarlı yazıları Bankacılık sektöründe ilgi ile karşılandı. Keşke bize yazacak bir şeyler kalmasaydı da sektör gerekenleri gerekli zamanlarda yapabilseydi. 15.03.2020 tarihinde yayınlanan “KORONA19’da riskli sektör : Bankacılık; https://bankavitrini.com/2020/10/25/korona19da-riskli-sektor-bankacilik/
yazımızın girişinde : “Yurdum Yöneticileri de yurdum İnsanı gibi” demiştik sağ olsunlar yanıltmadılar.
Hızlı aksiyon alan bankalar oldu
Korana19 Virüsünü Dünya Sağlı Örgütü “Pandami – Salgın” olarak kabul edince hızlı aksiyon alan bankalar oldu. Aslında başta AVIVASA olmak üzere ( risk algısını yüksekliğinin de etkisi ile olsa gerek ) en hızlı aksiyonu  Sigorta şirketleri aldı. Personeli Martın ilk haftası itibarıyla işyerlerine gitmemeleri yönünde uyardı. Bankalarda önce refleks gereği şube özelinde olan uygulamaların bir iki günde tüm bankaya yayıldığını ve merkezi yönlendirme ile bankaya yayıldığını gördüm.
Başta T. İŞ BANKASI; KUVEYT TÜRK ve Garanti Bankası BBVA, YAPI ve KREDİ Bankası olmak üzeri hızlı aksiyon aldığını gözlemledim. Personeli yarısını evden çalışmaya başlatan bankalar oldu ve ikişer hafta dönüşümlü çalıştırmaya başladı. ( Tabi evde çalışabilmeleri için tablet sistemi bu bankalarda vardı ve Dijitalin gerçek bankalarını olduklarını kanıtladılar ).
En komiği dijitalin öncü bankası olduğunu iddia eden yerli büyük banka idi. Personelin kendi deyimleri ile “home ofis” çalışabilmesi için altyapısının olmadığı ortaya çıktı.  Aynı zamanda müşterileri sınırlı sayıda şube içine almaya başlayarak yığılmaları önlediler. Eldiven, maske dağıtımı yapıldı, kolonya dışında tıbbı hijyenik maddeler alındı. Bunların yanında, Şube içlerine, kontrollü müşteri alımları Kamu Bankaları dışında hemen hemen tüm bankalar hızlı bir şekilde uygulamaya koydu. Tebrikler! Kamu bankaları hala ne yapacaklarına karar verememişler haldeler. Yazık!
Üst Yönetim sınıfta kaldı, ortada aksiyon planı yok
 Başta her şeyi bilen Tekno kafa banka üst yöneticileri saha çalışanlarını “yıprandığında değiştirilecek makinanın parçaları” olarak gördükleri için aksiyon alamadılar. Her fırsatta sahaya “aksiyon planın ne” diyen adamların kriz dönemlerinde hiç aksiyon planı olmadığı görüldü. Her fırsatta kendilerini “kilit yönetici” diye isimlendiren bu abi / ablalar cam kulelere kendilerini kilitledikleri bir kez daha kanıtlandı. Corona19’u vatandaş gibi TV’lerden seyretmişler beli ki. Böyle olur yurdum Banka liderleri.
Dijitalleştik az personel iyidir teorisi de çöktü
Personele gerek yok az personel ile çok iş yaparız çünkü dijitalleştik diyen McKinsey kafa  bankaların çoğu CORONA19 Virüsü karşısında “tut yemiş bülbül” oldular, “angut kuşu gibi kalakaldılar” kusura bakmasınlar. Personeli “hasta tespit süresi olan 2 haftalık dönüşümlü çalıştıralım” dediler bir de baktılar ki personelde “bekap sistemi” kalmamış. Personel hiç hastalanmayacak, hamile kalmayacak, izin kullanmayacak üzerine kurulmuş sistemleri. Şubelerin çoğunda tek operasyoncu kalmış, bazı bankalarda o da kalmamış. Merkezi Operasyon yapacağız diye 4-5.000 çalışanı bir binaya topladılar. Hiç düşünmediler 1 kişide CORONA19 tespit edilse tüm çalışanlar karantina altına alınacak banka operasyonel merkezi çöküp hiç çalışamayacak hale gelecek, hiç düşünmemişler. Ortada acil eylem planı yok! Çağrı Merkezleri için de aynı risk söz konusu. Çoğu şubede tek pazarlamacı personel kalmış bunu nasıl dönüşümlü çalıştıracaksın. Bazı bankalar personel azalınca bazı şubeleri geçici kapamak sorunda kaldılar.
Koro halinde “Dijitalleşelim” dediler
Tüm bankaları istisnasız müşterilerini Dijital hizmete yönlendirici teşvik edici çağrıları oldu. ATM / BTM para çekme limitleri artırıldı, bazıları ETF – Havale masraflarını geçici durdurdu yeter ki Dijital kanalları kullanmayan müşteriler de kullansın istiyorlar. Krizi fırsata çevirme becerileri üst seviyede bu sektörün.
Hiç bir şey yokmuş gibi davranan şaşkınlar
 En şaşkın grup da bölgeler oldu. Sahadan ve Türkiye gerçeklerinden o kadar uzak olduklarından, zaten tanımlı olan bir görevleri de olmadığı için hiçbir şey yokmuş gibi “yangında saç tarayan güzeller” konumuna düşürdü kendilerini. Hala “Ürün satın, gün içinde ne sattınız raporlayın” gibi mesajlar yağdırmaya devam ettiler. Tam bir “koyun can derdinde, kasap et dersinde” deyimi gerçek oldu. Yazıklar olsun, siz ne ara bu kadar insanlar ve İnsanlıktan uzaklaştınız!
Daha yolun başındayız salgın artınca ne yapacaksınız?
Daha yolun başındayız. “Sağlık Krizini” iyi yöneten yöneticiler olduğu gibi far görmüş Tavşan gibi kalakalan yöneticiler de oldu. İş salgına döndüğünde ne yapacaklar çok merak ediyorum. Umarın geçen zamanda bu abi / ablalar acil aksiyon planlarını hazırlamışlardır. Yaşayıp göreceğiz.
Bankalar kapanabilir mi?
Lokal bazda şube ve il bazında kapama olabilir ama komple bankanın faaliyetlerini durdurması pek olasılık değil. Zira nakit akışları yavaşladı ama durmadı. Devam eden durumlar var. Dış Ticaret işlemlerini durduramazsınız. “Akreditifleri ödemiyorum, İthalat – İhracat işlemlerini durduruyorum” diyemezsiniz. Para Transferlerini durdurdum diyemezsiniz. Zira bir ülkede bankanın kapanacağı tarihler uluslararası merkezlere yıllık banka tatil tarihleri bildiriliyor. Bunun dışında kafanıza göre “bu hafta çalışmıyorum” diyemezsiniz. O olasılığı unutun.
CORONA19 Bankaların içindeki Virüsleri de ortaya çıkardı
Haksızlık yapmayalım. CORONA19 sayesinde banka personelinin bankalarının kendilerine ne kadar önem verdiğini ürün odaklı mı müşteri – personel odaklı mı çalıştığını da yaşayarak gördü. “Personeli köle, müşteriyi yolunacak kaz” gören zihniyet ile “personeli ekibin parçası gören” bankalar bu süreçte ayrıştı. “0-9 yaş arasında ölüm yok” diye düşünmüş olacak ki hala hamile personeli çalıştıran bankalar var. “Virüs bizim kültürümüzde var ne olacak” diye düşünen abi/ablalar var demek ki hala.
BDDK sürece seyirci kalmamalı
CEO – Yönetim Kurulu Üyeleri ve GMY’lerin atamasını onaylayan BDDK yaşanılan süreci yakından takip etmeli. Geç aksiyon alarak personel ve müşterilerin hayatını tehlikeye atan İK’dan sorumlu GMY’leri elden geçirmeli diye düşünüyorum. BDDK’nın duyarlılık ve hassasiyeti sadece Hazineden Sorumlu GMY’ler atamasında olmadığını kanıtlamalı. Görevini ihmal eden bankaların İK sorumlu GMY’lerindne savunma istemeli, görevden uzaklaştırma dahil gerekli cezaları vermelidir.
Özel hastaneler sınıfta kaldı
Özel hastaneler baştan beri Corona19 vukuatlarında uzak durdular. Kendileri hastayı “müşteri” olarak gördükleri için hastane isimleri ile Corona19’un aynı cümlede geçmesini istemediler ama lisansları Hastane bunların sözde. Uzmanlar Türkiye’de 25 binden fazla yoğun bakım yatak kapasitesi var diye açıklıyor TV’lerde. Bana pek inandırıcı gelmiyor bu kapasite bile. Özelleri saymayın beyler ya da kendilerine hastane olduklarını hatırlatın.
Ukrayna paraları karantinaya aldı
İşin ciddiyetini en iyi okuyan ülkelerden bir Ukrayna oldu. Corona19’un en fazla yayılmasında paranın rolünü erken analiz etti. Ukrayna Milli Bankası Müdürü Yakov Smoliy tarafından yapılan açıklamada, “Vatandaşın banka kasalarında ödeme yaparken kullandığı paralar, banka görevlileri tarafından alındıktan sonra, 2 hafta boyunca Ukrayna Merkez Bankası’nda karantina altında tutulup dezenfekte edildikten sonra piyasaya tekrar sürülecek” dendi.
Bir kez daha anlıyoruz ki bizde bazı bankalar için personelinin Ukrayna kağıt parası kadar kıymeti yok.

Erol TAŞDELEN
Ekonomist, Siyaset Bilimci
25 yıllık banka emekçisi

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.