Connect with us

EKONOMİ

SANAYİDE ‘sudden stop-ani duruş’ YAŞARSAK ŞAŞIRMAYIN!

Yayınlanma:

|

Üretim, İhracat, İstihdam, Büyüme kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Ekonominin bu çizgide olmasına itiraz eden olmaz! Ama Yeni Ekonomi Modelin bu söylemi ile Piyasa gerçekleri örtüşmedi, ciddi sorunlar var biline. Yakında Sanayide “Büyük Ani Duruş” görürseniz şaşırmayın! Piyasada sorunlar o kadar büyük.

Maliyet Hesaplanamıyor

Şu an sanayicilerin işçilik hariç nerede ise tüm maliyetleri dövize endeksli, nasıl olmasın ki Kömür, Elektrik %130, Doğalgaz maliyetleri % 140 artmış durumda. Yıllık sabit fiyat Hizmet Sözleşmesi olan Yemekçisinden, Servisçisine, Nakliyecisinden, Temizlikçisine herkes sözleşmeyi feshi için sanayicinin kapısında; “cayma hakkını” kullanacağını cezası olsa da bu durumda bile daha karlı çıkacağını belirterek revize sözleşme istiyor; bu sorunlar medyada dillendirilmiyor bile! Hammadde girdisinden, Poşetine; Ambalaj kutusundan, kimyasalına son bir ayda yüzde yüz artmış durumda farkında mısınız? Bazı ürünlerin ambalajı içindekinden daha pahalı hale gelmiş durumda. Bu ortamda sanayici nasıl maliyet hesabı yapsın. Sattığını aynı fiyatla yerine koyamaz hale geldi; kafayı borsaya gömüp “her şey güzel” demeyi bırakalım artık!

Vadeli satışlar bitti, tabi TL toptan satışlar da

Vadeli satışlar bıçak gibi kesildi. Önceden verdiği vadeli satışların zararları henüz hesaplanamadı bile. Kimse TL hesap yapamaz oldu. Dolarizasyonu düşürelim derken Ticari Piyasa dolarize olmuş halde biline. Toptancılar bırak aylık fiyat açıklamayı artık “öğleden önce öğleden sonra fiyat” açıklıyor hale geldi biline! TL çek bıçak gibi kesildi. İlk defa döviz çeki kullanan müşterileri bir zahmet BDDK ve Merkez Bankası raporlasın.

İhracatçı söylendiği kadar avantajlı değil

İhracat arttı güzel de önemli olan “sürdürülebilirlik”. “Kur avantajı ihracatı artıracak” söylemi sanıldığı kadar etki yapmadığını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Zira, yaptığın ihracatın önemli bir girdi kısmı ithal ürün. Avantaj dediğin sanayicinin stokta ne kadar hammadde ve yan mamul var ise o kadar. Yurt dışı müşterileri pazarlık yapıp fiyat indirmeye çalışmıyor mu sanıyorsunuz? Stoklar bitince hangi kurdan yeni girdiyi hesaplayacak Sanayici. Hadi ihracat yaptı, ihracatımızın ne kadarı peşin; çoğu ihracat mal mukabili, yani malı gönderdi bedeli altı ay sonra gelecek. İhracat bedeli altı ay sonra geldiğinde kur on-on bir TL olur ise zarar etmeyecek mi? İhracatçı Forward yaparak hazırlık yapar sanıyorsanız, vadeli ihracat kadar Forward tutarı gösterin bana, yok! İthal ürünler de peşine dönmüş nerede ise. Üstelik emtia fiyatları arttığı bir yana, ulaşması da zor durumda. Sanayi piyasasında bazı girdileri bulmak zorlaşmış durumda. Navlun ücretleri almış başını gitmiş, Çin’den iki bin dolara gelen bir konteyner sekiz ile on üç bin dolara kadar çıkmış durumda.

Yeni Asgari ücret yeni işsizler doğurabilir!

Asgari ücretin eridiğini görmeyen yok. Dolar bazında da düşünseniz, alım gücünü de hesaplasanız ciddi erime var. Görünen o ki, nette dört binlere yakın bir ücret açıklanacak. Var sayalım net dört bin lira oldu. Günlüğü 133 TL’ye gelir. İyi de Tuvalet kağıdı 131 TL olmuş. Akşama kadar çalışıp bir tuvalet kağıdı alıp eve gideceksin yani. Başka sözüm yok! Dört bin lira kadar olacak Asgari ücretin işverene maliyeti ne kadar olur. Sanayiciye İşçi maliyetini sadece kuru maaş düşünmeyin. Her işlemi resmi olan sanayici için mesaisi, vergisi, SGK’sı, özel sigortası, servisi, yemeği bir işçinin maliyeti dokuz, on bin liraya çıkacak. Kaç sanayi işletmesi bunu kaldırabilir. O zaman alacak işçileri karşısına beş kişiden birini çıkaracak işten, dört kişiye de dönüp “beş kişinin işini yap” diyecek. Umarım böyle olmaz. Neyse yeni yılda işsizlik başvurularından durumu daha iyi anlarız. Yanlış anlaşılmasın amacımız asgari ücret fazla artmasın şeklinde bir söylem değil, tabi ki artsın, emekçinin hakkı, az bile. Sanayide çarklar dönsün daha fazlasını verir sanayici ama çarklar yavaşladığında çaresizdir. Sanayicinin en büyük korkusu batmak değil bir gün işçisine maaş verememektir.

ÇİN olacağız cin fikirliliği kime ait merak ediyorum!

“Üretim Ekonomisi Modeline” kimse itiraz etmez. Ama samimiyeti sorgulanır. Samimi olan anlayışın bir defa Meslek Lise Eğitimine ağırlık vermesi gerekirdi. Veriliyor mu? Her OSB’de bir lise projesi güzel, ama yetersiz. Üretim Ekonomisinin ana itici motoru Sanayidir. Buna inanan anlayış, olan sanayi tesisleri “özelleştirerek” yok olmasını sağlamazdı. Tekel, Sigara fabrikalarımız kapandı. SEKA örneği facia. Santraller, Limanlar, Gübre fabrikaları elden gitti. Onlarca fabrika özelleştirme sonrası TOKİ arazisi gibi konut arazisi oldu iyi mi! Unutmadık, bazı işletmelerin satış fiyatı depolarındaki stok malların dahi altındaydı! “Üretim Ekonomisi” diyorsan her iş kolunda entegre imalatını tamamlayacaksın, rahmetli Erbakan’ın “makina yapan makinalar” hayaline ne kadar yakınız? Veya sanayinin ithal bağımlılığını ne kadar azaltabildik? Organik tarımı özendireceğimize üstüne binlerce yıllık Anadolu tohumunu “sertifikalı tohum” değil diye yasaklayan nasıl bir zihniyettir? Kısır tohumun neresi yerli ve milli! Tarım girdilerin ne kadar yerli ve milli? Çin hala beş yıllık kalkınma planları ile büyüyor, sahi ne oldu bizim beş yıllık kalkınma planlarımıza? Samimi olan Üretim Ekonomisinden bahseden zihniyet DPT’yi saf dışı bırakmazdı!

Kredi faiz oranları düşecekti, arttığı yetmedi olan krediler de durdu!

Yeni Ekonomi Modeli ana sloganı “düşük faiz”. Düşük faizden vaz geçtim, yüksek faiz ile krediler de durdu farkında mısınız? Ekonomi kurmaylar yarın üç kamu bankasını da arasın, bir yıllık spot kredi sorsun bakayım olumlu cevap alabilecekler mi? Halkbank’ta nerede ise bir yıldır doğru dürüst ticari kredi yok! Vakıfbank’ın “çıpa kredisi” ne oldu, bitti! Hazineye %20’nin üzerinde para satan bankacılık sektörü piyasaya kredi verir mi sanıyorsunuz! Merkez Bankası faiz indirmeden önce %15-16 olan Rotatif / BCH Ticari krediler %19-20 oldu. Bugün özel bankalardan bir yıllık spot kredisi fiyatlaması isteyin bakayım %26-28 arası fiyat duyacaksınız! Hani faizler düşecekti? Merkez Bankası faiz indirdikçe Piyasada Kredi faiz oranları artıyor! Böyle mi Sanayici İhracatı patlatacak! Öyle laf ile olmuyor beyler! Sahaya inip sanayiciyi dinleyin bence.

Kredi Takipler artıyor

5 Kasım’da 153,3 milyar TL olan Bankaların Kredi Takip tutarı 3 Aralık’ta 161,7 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bunun içindeki Ticari Kredi takipleri de 131,8 milyar TL’den 5,6 milyar TL artarak 137,4 milyar TL’ye yükselmiş durumda bilmem farkında mısınız? Müsilaj nasıl aniden hayatımıza girdi ise dip dalgada zombi şirketler birikmiş durumda, şimdilik bankalarca yüzdürülüyor. Yıllardır bildiğimiz ama adı yeni olan modelde, “Müteahhitler iki konut satacak” diye Sanayiciyi vurdunuz haberini olsun! Üretim, Büyüme, İhracat müteahhitle değil Sanayici ile oluyor maalesef. Müteahhit sizi büyütür ama Kalkınmanızı sağlamaz, biline! Önce Büyüme ile Kalkınma farkını bir inceleyin isterseniz. Büyüdüğümüzü ama Kalkınamadığımızı görürsünüz!

Kısaca, yukarıda özetini geçtiğim nedenlerden ötürü; Büyüne, Üretim, İhracat, İstihdam kavramları kulağa hoş geliyor ama bunlar sadece Para Politikaları ile yönetilerek sağlanacak bir durum değil. Ekonomi de sadece para oyunlarını içeren Borsa sanal aleminden ibaret değil; gerçek hayat Sanayide, sahada! Ortada ciddi bir belirsizlik var! Kalkınmada olmazsa olmaz Maliye Politikasının adı dahi yok! Kısa süreli ekonomideki şok hareketler nedeni ile Sanayide ‘sudden stop‘ yani ‘ani duruş‘ yaşarsak şaşırmayın, kızmayın da! Bir şeyler yaparken nelere zarar verildiği, etki – tepki analizi, swot analizi belli ki tam yapılmamış; yapıldı ise de piyasalar eksik okunmuş; ters giden, açıklanamayan, normal olmayan çok şey var! Kontrollü ŞOK DOKTRİNİ uygulanıyor ise senaryo çok kötü sanayici açısından bu filmin sonu iyi bitmez!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.banakvitrini.com

 

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yaşayan Ölüler Aramızda: Finansal Zombi Krizi

Yayınlanma:

|

Ekonomide görünmez ama hissedilen bir tehlike var: Zombi şirketler. Gelirleri borçlarının faizini bile karşılamayan, piyasada sadece dış desteklerle ayakta kalan bu firmalar, yalnızca kendi varlıklarını değil, tüm ekonomik yapının sağlığını tehdit ediyor.

Zombi Şirket Nedir?

Zombi şirketler, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançla borçlarının faizini dahi ödeyemeyen, ancak çeşitli yollarla piyasada tutulan işletmelerdir. Bu yollar arasında:

  • Sürekli borç çevrimi

  • Siyasi baskılarla alınan krediler

  • İflas erteleme ya da konkordato kullanımı

  • Kamu bankaları veya fonları yoluyla yapılan kurtarmalar

bulunur. Bu firmalar aslında çoktan iflas etmişlerdir; ancak piyasa gerçekleri bunu henüz kayda geçmemiştir.

Ekonomiye Verdikleri Zararlar

1. Kaynakların İsrafı

Finansal sistemde sınırlı olan kaynaklar (kredi, iş gücü, teşvik vb.) verimli firmalara değil, aslında çoktan ölmüş bu “zombilere” aktarılır. Bu durum, ekonomik büyümenin kalitesini bozar.

2. Rekabetin Bozulması

Zombi firmalar, zarar etmelerine rağmen piyasada kalabildikleri için fiyatları baskılar, daha sağlıklı ve verimli firmaların piyasadan çıkmasına neden olur. Bu da yenilikçiliği ve teknolojik gelişmeyi engeller.

3. Banka Bilançolarında Risk

Bankalar zombi firmalara kredi verdikçe tahsil edilemeyen alacaklar artar. Sorunlu krediler (NPL) yükselir ve banka sistemine duyulan güven zedelenir.

4. Yatırımcı Güvensizliği

Piyasada “kimin sağlıklı kimin batık” olduğu belli olmaz. Şeffaflık kaybolur. Bu da doğrudan yatırımların ve risk iştahının düşmesine yol açar.

5. Verimlilik Kaybı

Zombi firmalar büyüme rakamlarını yapay olarak şişirebilir ama toplam faktör verimliliği düşer. Ekonomi görünürde büyürken, içeride çürümeye başlar.

Türkiye Örneği: Sessiz Kriz

Türkiye’de özellikle son yıllarda düşük faiz politikaları ve kredi genişlemesi, zombi firmaların sayısını artırdı.

  • KGF destekli krediler,

  • İflas erteleme/kurtarma kültürü,

  • Siyasi olarak ayakta tutulan kamu projeleri,

bu yapıyı besledi. Bu durum, verimli firmaları cezalandırırken, “ölü şirketlerin” yaşamaya devam ettiği bir ekonomik iklim yarattı.

Ekonomik Risk: Zincirleme Çöküş

Faizler yükseldiğinde veya destekler çekildiğinde bu zombi firmalar zincirleme şekilde batmaya başlar. Bu da domino etkisiyle:

  • Bankacılık krizine,

  • İşsizlik artışına,

  • Güvensizlik ortamına,

neden olabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı konkordato patlaması bu riski açıkça göstermektedir.

Yaşayan Ölülerden Kurtulmak

Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için kaynakların doğru yönlendirilmesi şarttır. Zombi şirketlerin desteklenmesi değil, piyasa içi doğal seleksiyonun işlemesi, güçlü firmaların güçlenmesi gerekir.

Zombi ortamı kısa vadede siyasi rahatlama getirse de uzun vadede büyümenin yapısını çürütür.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.