EKONOMİ
SANAYİDE ‘sudden stop-ani duruş’ YAŞARSAK ŞAŞIRMAYIN!

Yayınlanma:
2 sene önce|
Yazan:
Erol Taşdelen
Üretim, İhracat, İstihdam, Büyüme kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Ekonominin bu çizgide olmasına itiraz eden olmaz! Ama Yeni Ekonomi Modelin bu söylemi ile Piyasa gerçekleri örtüşmedi, ciddi sorunlar var biline. Yakında Sanayide “Büyük Ani Duruş” görürseniz şaşırmayın! Piyasada sorunlar o kadar büyük.
Maliyet Hesaplanamıyor
Şu an sanayicilerin işçilik hariç nerede ise tüm maliyetleri dövize endeksli, nasıl olmasın ki Kömür, Elektrik %130, Doğalgaz maliyetleri % 140 artmış durumda. Yıllık sabit fiyat Hizmet Sözleşmesi olan Yemekçisinden, Servisçisine, Nakliyecisinden, Temizlikçisine herkes sözleşmeyi feshi için sanayicinin kapısında; “cayma hakkını” kullanacağını cezası olsa da bu durumda bile daha karlı çıkacağını belirterek revize sözleşme istiyor; bu sorunlar medyada dillendirilmiyor bile! Hammadde girdisinden, Poşetine; Ambalaj kutusundan, kimyasalına son bir ayda yüzde yüz artmış durumda farkında mısınız? Bazı ürünlerin ambalajı içindekinden daha pahalı hale gelmiş durumda. Bu ortamda sanayici nasıl maliyet hesabı yapsın. Sattığını aynı fiyatla yerine koyamaz hale geldi; kafayı borsaya gömüp “her şey güzel” demeyi bırakalım artık!
Vadeli satışlar bitti, tabi TL toptan satışlar da
Vadeli satışlar bıçak gibi kesildi. Önceden verdiği vadeli satışların zararları henüz hesaplanamadı bile. Kimse TL hesap yapamaz oldu. Dolarizasyonu düşürelim derken Ticari Piyasa dolarize olmuş halde biline. Toptancılar bırak aylık fiyat açıklamayı artık “öğleden önce öğleden sonra fiyat” açıklıyor hale geldi biline! TL çek bıçak gibi kesildi. İlk defa döviz çeki kullanan müşterileri bir zahmet BDDK ve Merkez Bankası raporlasın.
İhracatçı söylendiği kadar avantajlı değil
İhracat arttı güzel de önemli olan “sürdürülebilirlik”. “Kur avantajı ihracatı artıracak” söylemi sanıldığı kadar etki yapmadığını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Zira, yaptığın ihracatın önemli bir girdi kısmı ithal ürün. Avantaj dediğin sanayicinin stokta ne kadar hammadde ve yan mamul var ise o kadar. Yurt dışı müşterileri pazarlık yapıp fiyat indirmeye çalışmıyor mu sanıyorsunuz? Stoklar bitince hangi kurdan yeni girdiyi hesaplayacak Sanayici. Hadi ihracat yaptı, ihracatımızın ne kadarı peşin; çoğu ihracat mal mukabili, yani malı gönderdi bedeli altı ay sonra gelecek. İhracat bedeli altı ay sonra geldiğinde kur on-on bir TL olur ise zarar etmeyecek mi? İhracatçı Forward yaparak hazırlık yapar sanıyorsanız, vadeli ihracat kadar Forward tutarı gösterin bana, yok! İthal ürünler de peşine dönmüş nerede ise. Üstelik emtia fiyatları arttığı bir yana, ulaşması da zor durumda. Sanayi piyasasında bazı girdileri bulmak zorlaşmış durumda. Navlun ücretleri almış başını gitmiş, Çin’den iki bin dolara gelen bir konteyner sekiz ile on üç bin dolara kadar çıkmış durumda.
Yeni Asgari ücret yeni işsizler doğurabilir!
Asgari ücretin eridiğini görmeyen yok. Dolar bazında da düşünseniz, alım gücünü de hesaplasanız ciddi erime var. Görünen o ki, nette dört binlere yakın bir ücret açıklanacak. Var sayalım net dört bin lira oldu. Günlüğü 133 TL’ye gelir. İyi de Tuvalet kağıdı 131 TL olmuş. Akşama kadar çalışıp bir tuvalet kağıdı alıp eve gideceksin yani. Başka sözüm yok! Dört bin lira kadar olacak Asgari ücretin işverene maliyeti ne kadar olur. Sanayiciye İşçi maliyetini sadece kuru maaş düşünmeyin. Her işlemi resmi olan sanayici için mesaisi, vergisi, SGK’sı, özel sigortası, servisi, yemeği bir işçinin maliyeti dokuz, on bin liraya çıkacak. Kaç sanayi işletmesi bunu kaldırabilir. O zaman alacak işçileri karşısına beş kişiden birini çıkaracak işten, dört kişiye de dönüp “beş kişinin işini yap” diyecek. Umarım böyle olmaz. Neyse yeni yılda işsizlik başvurularından durumu daha iyi anlarız. Yanlış anlaşılmasın amacımız asgari ücret fazla artmasın şeklinde bir söylem değil, tabi ki artsın, emekçinin hakkı, az bile. Sanayide çarklar dönsün daha fazlasını verir sanayici ama çarklar yavaşladığında çaresizdir. Sanayicinin en büyük korkusu batmak değil bir gün işçisine maaş verememektir.
ÇİN olacağız cin fikirliliği kime ait merak ediyorum!
“Üretim Ekonomisi Modeline” kimse itiraz etmez. Ama samimiyeti sorgulanır. Samimi olan anlayışın bir defa Meslek Lise Eğitimine ağırlık vermesi gerekirdi. Veriliyor mu? Her OSB’de bir lise projesi güzel, ama yetersiz. Üretim Ekonomisinin ana itici motoru Sanayidir. Buna inanan anlayış, olan sanayi tesisleri “özelleştirerek” yok olmasını sağlamazdı. Tekel, Sigara fabrikalarımız kapandı. SEKA örneği facia. Santraller, Limanlar, Gübre fabrikaları elden gitti. Onlarca fabrika özelleştirme sonrası TOKİ arazisi gibi konut arazisi oldu iyi mi! Unutmadık, bazı işletmelerin satış fiyatı depolarındaki stok malların dahi altındaydı! “Üretim Ekonomisi” diyorsan her iş kolunda entegre imalatını tamamlayacaksın, rahmetli Erbakan’ın “makina yapan makinalar” hayaline ne kadar yakınız? Veya sanayinin ithal bağımlılığını ne kadar azaltabildik? Organik tarımı özendireceğimize üstüne binlerce yıllık Anadolu tohumunu “sertifikalı tohum” değil diye yasaklayan nasıl bir zihniyettir? Kısır tohumun neresi yerli ve milli! Tarım girdilerin ne kadar yerli ve milli? Çin hala beş yıllık kalkınma planları ile büyüyor, sahi ne oldu bizim beş yıllık kalkınma planlarımıza? Samimi olan Üretim Ekonomisinden bahseden zihniyet DPT’yi saf dışı bırakmazdı!
Kredi faiz oranları düşecekti, arttığı yetmedi olan krediler de durdu!
Yeni Ekonomi Modeli ana sloganı “düşük faiz”. Düşük faizden vaz geçtim, yüksek faiz ile krediler de durdu farkında mısınız? Ekonomi kurmaylar yarın üç kamu bankasını da arasın, bir yıllık spot kredi sorsun bakayım olumlu cevap alabilecekler mi? Halkbank’ta nerede ise bir yıldır doğru dürüst ticari kredi yok! Vakıfbank’ın “çıpa kredisi” ne oldu, bitti! Hazineye %20’nin üzerinde para satan bankacılık sektörü piyasaya kredi verir mi sanıyorsunuz! Merkez Bankası faiz indirmeden önce %15-16 olan Rotatif / BCH Ticari krediler %19-20 oldu. Bugün özel bankalardan bir yıllık spot kredisi fiyatlaması isteyin bakayım %26-28 arası fiyat duyacaksınız! Hani faizler düşecekti? Merkez Bankası faiz indirdikçe Piyasada Kredi faiz oranları artıyor! Böyle mi Sanayici İhracatı patlatacak! Öyle laf ile olmuyor beyler! Sahaya inip sanayiciyi dinleyin bence.
Kredi Takipler artıyor
5 Kasım’da 153,3 milyar TL olan Bankaların Kredi Takip tutarı 3 Aralık’ta 161,7 milyar TL’ye yükselmiş durumda. Bunun içindeki Ticari Kredi takipleri de 131,8 milyar TL’den 5,6 milyar TL artarak 137,4 milyar TL’ye yükselmiş durumda bilmem farkında mısınız? Müsilaj nasıl aniden hayatımıza girdi ise dip dalgada zombi şirketler birikmiş durumda, şimdilik bankalarca yüzdürülüyor. Yıllardır bildiğimiz ama adı yeni olan modelde, “Müteahhitler iki konut satacak” diye Sanayiciyi vurdunuz haberini olsun! Üretim, Büyüme, İhracat müteahhitle değil Sanayici ile oluyor maalesef. Müteahhit sizi büyütür ama Kalkınmanızı sağlamaz, biline! Önce Büyüme ile Kalkınma farkını bir inceleyin isterseniz. Büyüdüğümüzü ama Kalkınamadığımızı görürsünüz!
Kısaca, yukarıda özetini geçtiğim nedenlerden ötürü; Büyüne, Üretim, İhracat, İstihdam kavramları kulağa hoş geliyor ama bunlar sadece Para Politikaları ile yönetilerek sağlanacak bir durum değil. Ekonomi de sadece para oyunlarını içeren Borsa sanal aleminden ibaret değil; gerçek hayat Sanayide, sahada! Ortada ciddi bir belirsizlik var! Kalkınmada olmazsa olmaz Maliye Politikasının adı dahi yok! Kısa süreli ekonomideki şok hareketler nedeni ile Sanayide ‘sudden stop‘ yani ‘ani duruş‘ yaşarsak şaşırmayın, kızmayın da! Bir şeyler yaparken nelere zarar verildiği, etki – tepki analizi, swot analizi belli ki tam yapılmamış; yapıldı ise de piyasalar eksik okunmuş; ters giden, açıklanamayan, normal olmayan çok şey var! Kontrollü ŞOK DOKTRİNİ uygulanıyor ise senaryo çok kötü sanayici açısından bu filmin sonu iyi bitmez!
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.banakvitrini.com
İlginizi Çekebilir
-
DENİZBANK DENİZ ERZAN AÇIKLAMASI ŞİFRELERİ VE GRİ ALANLAR
-
Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?
-
FAİZLER YÜKSELİRKEN REEL PİYASA NE DURUMDA
-
KEŞKE YANILSAYDIK: KREDİLER DURDU, ÇEKLER ÖDENMİYOR, REEL PİYASA ŞAŞKIN
-
MERKEZ BANKASI DÖVİZ KURUNUN REEL PİYASADA KARŞILIĞI YOK!
-
DEPREM BÖLGESİNDE EKONOMİK FELAKETİN İLK BELGESİ ÇEK VERİLERİ OLDU
-
BANKACILIK SEKTÖRÜ KATILIM BANKASI FORMATINA DÖNÜŞTÜ, PİYASALAR KİLİT
BANKA ANALİZLERİ
S&P Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

Yayınlanma:
1 gün önce|
01/12/2023Yazan:
BankaVitrini
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan pozitife revize etti. S&P raporunda, politika yapıcıların aşırı ısınan ekonomiyi soğutmak konusunda ilerleme kaydettiği, Merkez Bankası’nın azalan net döviz rezervlerinin yavaşça artmaya başladığı ifade edildi.
Merkez Bankası’nın Haziran ayından beri politika faizini yüzde 31,5 artırdığı, bu durumun da yurt içi tasarruflarda dolarizasyonu azalttığı vurgulandı. S&P Eylül ayında Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a çıkarmıştı.
BANKA HABERLERİ
Enflasyonun ‘belini bükeceğiz’ #TCMB

Yayınlanma:
1 hafta önce|
24/11/2023Yazan:
BankaVitrini
TCMB dün sonuçlanan olağan Kasım ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, 250 baz puan olan genel bekletinin de üzerinde bir adım atarak politika faizini %35 seviyesinden %40 seviyesine yükseltti. TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlılığını teyit eden dünkü toplantı ardından politika metnine serpiştirilen “parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır” ve “kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir” ibareleri, TCMB’nin faiz artırımında sona yaklaştığını gösterdi.
Bu minvalde, TCMB’nin yılın son ayında düzenleyeceği olağan PPK toplantısında politika faizini 250 baz puan daha artırarak (%42,50) sıkılaştırma döngüsünün sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Karar öncesi 28,85 seviyelerinde salınan USDTRY kuru ilk işlemlerde 28,50 seviyelerine varan ani bir düşüş kaydettikten sonra günü yine başladığı noktada tamamladı. İlk etapta %1 yükselen BIST100 ana endeksi, faiz artışlarının amacının ekonomiyi yavaşlatmak ve soğutmak olduğu idrak edilince günü %1 düşüşle tamamladı. Türkiye’nin yabancı indinde risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi önemli bir değişim göstermezken, 2 yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi yeniden %41 seviyesinin üzerine yükseldi.
Yabancı yatırımcının TL varlıklara olan ilgisini artırmak için ekonomi yönetiminin ne gerekiyorsa yapmaya devam ettiğini açık bir şekilde not etmek gerekiyor. Bu bağlamda, devlet iç borçlanma senetlerinin faizlerinin kısa vadede biraz daha yukarıya giderek dış kaynak girişini hızlandırmasını bekliyoruz. Yabancı yatırımcının Türkiye pozisyonunu artırmak için döviz getirip TL’ye dönmek suretiyle TL ve TL cinsi varlıklara talep göstermesi bekleniyor. Bunun 2024 yılında bir noktasında gerçekleşeceğini de düşünüyoruz. Buna rağmen, USDTRY kurunun 2023 yılını 29,50-30,00 bandında tamamlaması ardından Mart ayında düzenlenecek yerel seçimler sonrasında yönünü tekrar yukarıya çevirerek, genel kanının aksine, 2024 yılını psikolojik 40 seviyesinde tamamlayacağını öngörüyoruz. Yüksek faiz ortamında ise borsanın (ekonominin) zorlanacağının altını çizmek isteriz.
TCMB PPK kararında kredi kartı azami faiz oranları ve üye işyeri azami komisyon oranlarında Aralık ayında değişiklik olmayacağı da açıklandı. Takdir edeceğiniz üzere, TCMB faiz artırdıkça kredi kartı faizleri de yukarı geliyor. Bunun da sadece ekonomik bir mesele olmadığını, konunun sosyal bir boyutu da olduğunu unutmamak hatta bir noktada siyasi bir cepheden de konuya yaklaşılması gerektiğini hatırlatalım. TCMB tarafından yayımlanan son verilerde, özellikle de gelir düzeyi daha düşük olan kişilerin kredi kartı kullanımında yüklenme, limit kullanımında ise ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Hatta, kredi kartının ödenmeyen ve faiz işleyen kısmında da ciddi bir artış var. TCMB’nin, özellikle seçim öncesi, kredi kartı azami faiz oranları noktasında konunun sosyal ve siyasi boyutunu da göz ardı etmediğini düşünüyoruz.
Her hafta Perşembe günü, TCMB ve BDDK’nın açıkladığı haftalık verileri dikkatle irediyoruz. Bu bağlamda, 17 Kasım ile biten haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri 5,8 milyar dolar artarak 134,5 milyar dolar seviyesini ulaştı. Bu rakamın son 9 yılın zirvesi olduğunu not edelim. Bu etkili artışını içerisinde Hazine’nin sukuk ihracı önemli bir rol oynarken, TCMB’nin emanet dövizler (swap) ve kamunun dövizleri ayıklanmış bir şekilde net pozisyonunda iyileşme ise sadece 2 milyar düzeyinde sınırlı kaldı. Net rezervler: eksi 62 milyar dolar.
TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlılığını teyit eden dünkü hamlesi sonrasında reel faizi de pozitif alana taşıdığını not edelim. TCMB faizinin bileşiği %49 seviyesine denk gelirken, piyasa katılımcılar anketine göre 12 ay sonrası için beklenen enflasyonun %43,9 olduğunu not edelim. Buna rağmen yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında anlamlı bir değişim göremedik hatta son haftalara bir miktar da olsa yükseliş görüyoruz! Büyük bir sorun olarak görülen Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında ise erime ivme kaybetmeden devam ediyor. KKM’ye önerilen faiz oranının klasik TL mevduattan çok daha düşük olması nedeniyle 17 Kasım ile biten haftada KKM 71 milyar TL daha geriledi: stok rakamı 2,77 trilyon TL (70,9 milyar dolar).
Hollanda’da İslam ve göçmen karşıtı aşırı sağcı popülist lider Geert Wilders, beklenmedik bir seçim başarısına imza attı. Hatırlayacağınız üzere, Arjantin’de de hafta başında benzer bir sonuç alınmış; hatta geride bıraktığımız aylarda Almanya yerel seçimlerinde de benzer bir tablo görmüştük. Bu konuya daha sonra yine değineceğiz. Arjantin borsası Merval, seçim sonucu ardından neredeyse son 3 günde %50 değer kazanırken, kara borsada işlem gören Arjantin Pezosu ise dolar karşısında erimeye devam ettiğini not edelim.
Yurtdışı piyasalarda ise dün Şükran günü tatili sonrasında alışveriş çılgınlığına işaret eden Black Friday “Kara / Siyah Cuma” dinginliği yaşanıyor. Neden siyah dendiği konusunda pek çok farklı fikir olsa da, muhasebede kârların siyah ile yazıldığını not düşelim. Elbette, siyah cuma sonrasında iş yerlerinden gelecek alışveriş rakamları da ekonomik gidişat hakkında önemli ipuçları verecektir.
Yurtdışı piyasalar yavaş yavaş sene sonu moduna geçerken, İsrail – Hamas savaşına bir ara verilmesi ardından rehin tutulan 13 İsrailli kadın ve çocuktan oluşan ilk grup serbest bırakıldı. OPEC+ üretici grubunun Afrikalı üyeleri Angola ve Nijerya, grubun gelecek yılın üretim politikasına ilişkin görüşmeleri ertelemek zorunda kalmasından bir gün sonra daha yüksek petrol üretimi hedeflediklerini söyledi. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı 81 dolar seviyelerinde zorlu toplantıdan çıkacak kararı beklerken, altının ons fiyatı 2bin dolar seviyesinin hemen kıyısında yatay bir seyir izliyor. Altında ilk etapta 2bin dolar üzerinde haftalık bir kapanış (teknik anlamda bir teyit) sonrasında ise (eğer gücü yeterse) 2 kez test edilen 2,070 dolar seviyesi yukarıda önemli bir direnç olarak görülüyor. Bitcoin zemin güçlendirme çalışmalarını 37,500 dolar seviyesinde devam ettirirken, doların yatay seyrettiğini de not edelim. Asya borsalarında bu sabah hafif de olsa artılar dikkatimizden kaçmadı. Herkese iyi bir hafta sonu diliyoruz.
TCMB brüt döviz ve altın rezervleri
TCMB’nin toplam brüt döviz ve altın rezervleri, 17 Kasım ile biten haftada 5,8 milyar dolar artarak 134,5 milyar dolar ile 9 yılın zirvesine ulaştı.
TCMB net rezervleri
Brüt döviz ve altın rezervlerinde yaşanan etkili artışa rağmen, swap ve kamu dövizleri dışarı çıkınca baktığımız net pozisyon değişimi ise yaklaşık 2 milyar dolar ile sınırlı kaldı: stok rakam eksi 62 milyar dolar.
KKM
KKM’de erime 17 Kasım haftasında 71 milyar TL ile devam ederken, yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında soz haftalarda bir miktar artışını bile yaşandığını not edelim. TL KKM’lere ödenen faizin keskin bir şekilde düşmesi sonrası klasik TL mevduata geçişin ise devam ettiğini görüyoruz.
İktisatbank
BANKA HABERLERİ
Prof. Dr. BORATAV: 2024 ve sonrasında Türkiye-IMF senaryosu
Sermayenin tahakkümünü daha da ağırlaştıran bu ortam faşizme geçiş içinde yaşanmaktadır. Bileşkesini, ekonomiyi ve tümüyle üstyapıyı içeren kapsamlı bir çürüme olarak ifade edebiliriz.

Yayınlanma:
2 hafta önce|
17/11/2023Yazan:
BankaVitrini
İktisat çevrelerinde yaygın bir tespit var: “IMF’siz bir IMF programı içindeyiz; ödünsüz uygulanması Mart 2024 seçimlerinden sonra başlayacak…”
Ekonomi yönetimini devralan ekip, bu programın ana çerçevesine vakıf olduğunu çeşitli vesilelerle açıkladı. Kritik ipucu, ücretlere dönüktür. TCMB başkanı, ücret artışlarının enflasyonist etkisini bu yakınlarda vurguladı (Ekonomim, 6 Kasım 2023). Mehmet Şimşek “emekçilerin enflasyon farkı ödemelerine son verileceğini”, çapraşık bir Türkçe ile Orta Vadeli Program (OVP) içine (s.21) yerleştirdi.
IMF programına Mart 2024 seçimleri yüzünden “sızmış” ödünler, yeni ekonomi yönetimi tarafından da onaylandı. Nitekim OVP, neoliberal ilkelerle siyasal öncelikler arasında bir uzlaşma belgesi olarak hazırlandı. Özelliklerini bu köşede açıklamıştım (soL Haber, 15 Eylül 2023). Mesela 2023-2026 arasında kamu açıkları millî gelirin yüzde 4,8’i boyutunda daralacak. Millî gelirin büyümesi ise (ne hikmetse?), yüzde 5’e yükselecek.
Saray, Mart 2024 sonrasında dört yıllık seçimsiz bir iktidar dönemine kavuşacaktır. Cumhurbaşkanı, niyetini belli etti: Seçimsiz yıllarda anayasal engeller ayıklanacak; halk muhalefeti bastırılacaktır. Bu “dikensiz gül bahçesi”, ödünsüz bir neoliberal programın ideal ortamıdır. Erdoğan, insan haklarının uluslararası finans kapital için önem taşımadığını biliyor. Program uygulanacak; dış kaynak akımları canlanacaktır.
O zaman sorgulayalım: IMF’siz bir IMF programının ödünsüz uygulanması, Türkiye için ne tür bir ekonomik senaryo öngörmektedir? Yanıtı, doğrudan IMF’den arayalım.
IMF’nin Türkiye belgeleri
IMF’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki iki belgesini, 21 Nisan ve 13 Ekim 2023 tarihlerinde Sol Haber’de yayımlanan iki yazıda inceledim. İlk yazı, IMF’nin Nisan 2023 veri bankasında yer alan Türkiye öngörülerini gözden geçiriyordu. İkinci yazı ise Eylül sonunda Türkiye’ye gelen IMF uzmanlarının yayımladığı basın duyurusu tartışıyordu.
Ekim 2023’te IMF/WEO veri bankasındaki istatistikler tümüyle güncelleştirildi. Türkiye ekonomisinin 2023-2028 dönemine ilişkin önemli öngörülerini (son dört yılın ortalamaları ile) aşağıdaki tabloya alıyorum.

Türkiye ekonomisi 2023-2028, IMF öngörüleri (yüzdeler)
Bilinenleri hatırlatalım: Kapitalist dünya sisteminin üst-örgütlerinden biri IMF’dir; neoliberal doktrini inşa eden ve hayata geçiren kurumlardan biridir. Yönetiminde ABD’nin ‘ağırlığı vardır; ülkelere ilişkin her kritik kararda ağırlığını kullanır. IMF’nin uzmanlığı ekonomi alanındadır. “Neoliberal yapısal uyum politikaları” sınıflar-arası bölüşüm ilişkilerinde tarafsız değildir. Ana sözleşmesi ise IMF’yi güncel siyasetin dışında tutar.
Bu biçimsel kısıtlamanın yanıltıcı olduğu IMF-ülke ilişkilerinde ortaya çıkar. Örneğin 1980’de ve 2002’de Türkiye’deki iktidar değişikliklerinde IMF programlarının belirleyici rol oynadığına yakından tanık olduk.
Bu Ekim’de IMF’nin güncelleşmiş Türkiye öngörüleri bu nedenle büyük önem taşıyor. Kapsamlı bir ekonomik dönüşüm tasarlandığını belirleyebiliyoruz. Saray iktidarı son yedi yılda “yerli ve millî sermayeyi sınırsız ihya ederek” güçlenmiştir. IMF öngörülerinde içerilen senaryo, sermayenin tahakkümünü bu kez yeniden uluslararası ortama ve 2028’e taşımaktadır.
Kısaca deşifre edelim.
Temel değişim: Finans kapital desteğinde durgunlaşma
IMF, 2023-2028 döneminde Türkiye ekonomisinin durgunlaşarak kendine özgü bir istikrara ulaşacağını beklemektedir.
Temel varsayım, geçmiş yedi yılda neoliberal ilkeleri çiğnemiş olan “aykırı” politikalardan geleneksel reçeteye dönüştür. “Sağduyulu bir ekonomiye geçiş”, parasal ve malî disiplin yöntemleriyle gerçekleşecektir. IMF öngörülerinde sadece kamu maliyesi için nicel göstergeler veriliyor. Bunları yukarıdaki tabloya almadım. Özetle 2023 sonrasında kamu açığı/millî gelir oranı 2,8 puan gerileyecek; bu ayarlama büyük ölçüde kamu harcamaları (2,3 puan) daralarak gerçekleşecektir.
Parasal ve malî disiplin, 2016-2022’de gerçekleşen yüzde 4,3’lük büyüme temposunu yüzde 3,2’lik bir patikaya yerleştirecektir (Tablo, satır 1).
İstikrar göstergeleri, “Türkiye’ye özgü”dür. Enflasyon çok ılımlı bir tempoyla biraz hafiflemekte, dönem sonunda bile yüksek oranlarda kalmaktadır: 2025-28 TÜFE ortalaması yüzde 20’yi aşmaktadır (Tablo, satır 3).
Buna rağmen IMF, Türkiye ekonomisinin dış kaynak sıkıntılarıyla karşılaşacağını düşünmüyor. Göstergeleri tabloda yer alıyor: Cari işlem açığı ortalaması yüzde 3 civarındadır (satır 5). Dönem boyunca dolar kurundaki artış, TÜFE’nin gerisinde seyrediyor (satır 3 ve 4). Yani, TL reel olarak değerleniyor, dolar ucuzluyor. Bu nedenle de dolarlı GSYH, reel büyüme ortalamalarını aşmaktadır (satır 1 ve 2).
Nasıl mümkün oluyor? Tek açıklama, dış kaynak akımlarının cari işlem açıklarını fazlasıyla aşmasıdır. IMF, parasal daralmayı temsil eden TCMB politika faizlerinin yüksek enflasyonun da üstüne yerleşeceğini bekliyor; ama nicel öngörü yapmıyor. Döviz kurunu aşan TL faizleri, spekülatif finans kapitalin “arbitraj getirileri” için ideal ortamdır. Tabloya almadığım öngörülere göre altı yılda 240 milyar dolar cari işlem açığı “fazlasıyla” karşılanacaktır. Yabancı sermaye girişleri rezervleri de besleyerek TL’yi değerlendirecektir.
Bu öngörüler, dış ekonomik bağımlılığın devamı anlamındadır. AKP’nin 2003-2007 Lale Devri’ne benzetmeyiniz, çünkü ithalat bağımlılığı bu kez durgunlaşan bir ekonomi içinde gerçekleşecektir.
Durgunlaşmanın toplumsal maliyeti
AKP iktidarının “aykırı” politikalarını içeren 2015-2022 ile IMF’nin 2024-2028 dönem öngörüleri arasında büyüme temposu (%4,3→%3,2) 1,1 puan yavaşlayacaktır (Tablo, satır 1). Toplumsal yansıması nasıl olacak?
Türkiye, 2023 dönemecine emek karşıtı çok ağır bir bölüşüm şoku yaşayarak girdi; göstergelerini defalarca ve ayrıntılarıyla açıkladık. IMF, sınıfsal bölüşüm göstergeleri ile ilgilenmez. Öngörülerinde sadece dar tanımlı işsizlik göstergesi (Tablo, son satır) yer alıyor: Son beş yılda 0,3 puanlık “ılımlı” bir artış bekleniyor.
AKP’nin Türkiye’ye “armağan” ettiği toplumsal bunalımın açık göstergelerinden biri olan “geniş tanımlı işsizlik”, TÜİK tarafından “atıl işgücü oranı” başlığı altında derlenmektedir. 2015 sonrasındaki yüzde 4,3’lük büyüme, atıl işgücü yüzdesini altı puan civarında sıçratmıştır. Ocak-Eylül 2023 ortalaması %22,8’dir.
Önümüzdeki beş yılda yüzde 3,2’ye yönelen bir durgunlaşma eğiliminin Türkiye’yi sürükleyeceği toplumsal tabloyu kurgulayın: Geniş işsizlik oranının faal nüfusun dörtte birini aşması beklenir. IMF, boşta gezen gençlerin, diplomalı işsizlerin daha da yığılacağı bir Türkiye mi tasarlamaktadır?
Bir ‘çürüme’ senaryosu
Daha da vahimi var: IMF senaryosu yüzde 40’lık bir enflasyonun süregeleceğini öngörüyor. Uluslararası sermayeye açılan Türkiye, bu sayede “yerli ve millî sermaye” için bir “teselli ödülü” sunuyor. Açıklayalım:
Yeni ekonomi yönetimi, yükselen enflasyonda ücretleri sorumlu tutmaktadır. Bu iddia yanlıştır. Türkiye’de ücret payını eriten etkenlerin başında enflasyonun hızlanması geliyor. Son yılların enflasyonunda kâr marjlarındaki artışların katkısı belirlendi; bulgular yayımlanacaktır. 2028’e kadar yüzde 40’ın üzerinde seyredeceği öngörülen enflasyon, emekçi saflarındaki derin yoksullaşmayı daha da yaygınlaştıracaktır.
Sermayenin tahakkümünü daha da ağırlaştıran bu ortam faşizme geçiş içinde yaşanmaktadır. Bileşkesini, ekonomiyi ve tümüyle üstyapıyı içeren kapsamlı bir çürüme olarak ifade edebiliriz. Türkiye’nin bu geleceğe mahkumiyeti kabul edilebilir mi?
Ağır tarihsel sorumluluk Türkiye’nin sosyalist, devrimci akımlarına, örgütlerine, partilerine düşmektedir. Birlikte direnme yöntemlerini keşfederek hak etmeleri gerekecektir.
Prof. Dr. Korkut BORATAV – SOL.ORG.TR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (494)
- BANKA ANALİZLERİ (125)
- BANKA HABERLERİ (2.230)
- BASINDA BİZ (50)
- BORSA (215)
- CEO PERFORMANSLARI (24)
- EKONOMİ (2.463)
- GÜNCEL (1.137)
- GÜNDEM (2.535)
- RÖPORTAJLAR (32)
- SİGORTA (89)
- ŞİRKETLER (1.208)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (226)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (618)
- Arif Öztan (7)
- Dr. Abbas Karakaya (52)
- Erden Armağan Er (44)
- Erol Taşdelen (351)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (37)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (24)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (59)
- Tuncer Dede (10)
- Uğur Durak (33)
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
YAZARLAR

Ticari kredi faizi 21 yılın zirvesinde

‘Bizler inandık siz de inanın’ Türk Lirasına geçiş zamanı geldi mi?

YENİ DÖVİZE KKM DÖNEMİ BİTİYOR

İMAMOĞLU’ndan Kamu Bankalarına ağır suçlama: 4,5 yıldır sıfır kredi

S&P Türkiye’nin kredi notunu yükseltti

AKBANK ŞUBELERİ KAPATIYOR MAAŞ MÜŞTERİLERİ ORTALIKTA KALDI

DENİZBANK: SEÇİL ERZAN VASAT BİR MÜDÜRDÜ

UZMANLAR KIŞ DEPRESYONUNA KARŞI UYARIYOR

REKABET KURULU İLAÇ SEKTÖRÜNDEKİ 19 FİRMAYA SORUŞTURMA AÇTI

Liderlerin Performans Oyununda Yeni İkili: Yapay Zeka ve OKR

Erol Taşdelen yazdı: BANKA DOLANDIRICI PERSONELİ GİZLEMELİ Mİ, TEŞHİR Mİ ETMELİ?

DENİZBANK’TAN BEKLENEN SEÇİL ERZAN AÇIKLAMASI GELDİ

Banka 300’den fazla üst düzey yöneticinin işine son verdi

FAİZLER YÜKSELİRKEN REEL PİYASA NE DURUMDA

DENİZBANK: SEÇİL ERZAN VASAT BİR MÜDÜRDÜ

CHP’de Kılıçdaroğlu dönemi bitti: Değişimcilerin lideri Özgür ÖZEL yeni başkan!

Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?

PETROL OFİSİ’nden dengeleri değiştirecek hamle BP’yi satın alıyor!

Özgür Özel kimdir?

GARANTİ BBVA’dan 10 Kasım videosu beğenildi…
- Bakan Işıkhan'dan asgari ücret açıklaması 01/12/2023
- İngiltere'de bir şehir daha iflas etti 01/12/2023
- Bloomberg: Wall Street Biden ve Trump'ın dışında bir aday istiyor 01/12/2023
- Çılgın Sayısal Loto 2 Aralık 2023 sonuçları canlı çekiliş sonrası millipiyangoonline.com adresinde olacak 01/12/2023
- Tarih verildi: Çalışan emekliye 5 bin TL ikramiyede yeni gelişme 01/12/2023
- SPK, 3 şirketin halka arzını onayladı 01/12/2023
- Resmi Gazete'de bugün (02.12.2023) 01/12/2023
- Tüketici elektroniği ciroda 3 haneli, adet bazında %20 büyüdü 01/12/2023
- S&P: Türkiye’nin kredi notunun yükseltilmesi için net rezervleri izleyeceğiz 01/12/2023
- Fed Başkanı Powell’dan faiz yorumu 01/12/2023
- ABD’de imalat sektörü 13. ayda da daraldı 01/12/2023
ALTIN – DÖVİZ
KRIPTO PARA PİYASASI
BORSA
Popüler
-
GÜNDEM2 sene önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL7 ay önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ6 ay önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ2 sene önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA HABERLERİ3 sene önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA ANALİZLERİ1 sene önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
BANKA HABERLERİ1 sene önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL11 ay önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı
-
BANKA HABERLERİ2 ay önce
İDDİA: İstanbul göbeğinde Bankacı kaçırıldı; işkence yapıldı, silahla vuruldu