Connect with us

Erol Taşdelen

TCBM’nin faiz değiştirme şansı yoktu

Yayınlanma:

|

15 Nisan’da TCMB – PPK toplantısında gösterge faizi %19’da sabit tutuldu. İleriye yönelik düşürme eğilimi olduğunu fakat bunun çık kısa zamanda olmayacağının da mesajını verdi. Zira yapılan açıklamanın satır aralarına kodlarına bakınca sıkı para politikası içeren cümlelerde revize yaptı.

TCMB faiz düşürse ne olurdu?

Bir önceki TCMB başkanının daha dördüncü ayında görevden alınması ve ana gerekçelerden biri ( en azından kamuoyuna yansıtılan ) ‘yüksek faiz politikası’ ortada dururken ülke gerçeklerinden uzak bazı yorumcular faiz düşecek açıklamaları yaptı. Bu durumda neler olabileceğine ise hiç dokunmadılar. TCMB faiz düşürme şansı çok düşüktü zira; TL/USD değeri 8.-TL altına inmemiş, olası faiz düşürmede 9.-TL ‘ye tırmanışa geçmesi kuvvetle muhtemeldi. Enflasyonda 2018’in benzerini yaşıyoruz. Aylık Enflasyon TÜFE’de % 16,19 olmuş, ÜFE’den % 31,20 açıklamış ki ÜFE’nin gecikmeli olarak piyasaya yansıması Enflasyonun düşme şansının başka bahara kaldığı gerçektir; TCMB Döviz nakit rezervleri erimiş -60 milyar USD’lere düşmüş; bu ortamda faiz indirmek yangına benzin atmakla eş anlamlı gelir, iş kontrol edilemez yerlere gelirdi.

TCMB Faiz yükseltebilir miydi?

TCMB başkanı değişmese veya kamuoyuna yansıtılan değişme gerekçesi “faizleri çok yükseltti” olmasaydı belki küçük bir olasılık da olsa TCMB +0,50 faiz artışı yapabilirdi, büyük olasılıkla da artırmazdı. Fakat yeni yönetimin bu ortamda faiz artırması tüm söylemleri yerle bir edeceği gibi “faiz artıracaktınız başkanı niye değiştirdiniz” tartışmalarını da beraberinde getirecekti. O nedenle faiz artışını önemli bir kesim zaten beklemiyordu.

Faiz değişmedi : ‘Ne şiş yansın ne kebap’ dendi

TCMB faiz değişikliği yapmayarak en azından bir ay daha tartışmalardan kurtulmuş oldu. Zira yukarıda özetlediğim gibi aşağıya “tükürse sakat, yukarıya tükürse bıyık” durumu söz konusu. O nedenle faiz değiştirmeyerek yeni yönetim var olma nedenini sağmaya çalıştı. Düşürse olabilecek kaosu kendileri de biliyor, artış yapsa oraya geliş nedenleri tartışma olacak. Bu ortamda yapılan tam anlamı ile “ne şiş yansın ne kebap” deneyiminin karar alıcılara yansımış halidir.

Bu ortamda TL’nin değerinin korunması hala ciddi problem. Uluslararası konjonktür Türkiye aleyhine işliyor. Nur topu gibi UKRAYNA sorunu da kartlar içine eklendi. Kartların yeniden karıldığı dönemde sorunları azaltamazsak bir süre sonra kartlar elimizden uçar gider oyun masasında olmayız. Sonuçta ‘ekonomimiz nasıl’ diyecek olursanız poker oynadığımızı sanıyoruz ama aynadan elimizi tüm oyuncular görüyor, blöf yapmak sadece kısa süreli kendimiz mutlu hissetmemizi sağlar. Ya aynayı kıracaksın ya da gerçeklerle yüzleşeceksin.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist

EKONOMİ

TCMB, MALİYE BAKANLIĞI VE REEL PİYASADA SORUNLAR YUMAĞI

Erol TAŞDELEN, Sosyal sorumluluk gereği misyon edindiği Reel Piyasa sorunlarını ısrarla yazmaya devam ediyor. Maliye Bakanlığı ve TCMB’nin aldığı kararların reel piyasalarda yaşattığı ortamın resmini çekiyor. Okuyun göreceksiniz…

Yayınlanma:

|

TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı başta Reel Piyasalar ile ilgili Teşhis ve tespitleri yanlış koyunca; yanlış tedavilerin yeni reel piyasada yeni hastalıkların ortaya çıkmasına şaşırmamak lazım! FAİZ BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR gibi iddialı bir ana ilke belirlersen otomatikman TCMB elindeki FAİZ silahını da almış oluyorsun! Üstelik bunu FAİZ üzerine kurulu Kan kokusunu önceden alan Köpekbalıkların bulunduğu ortamda, Kapitalist Sistem’de yapıyorsunuz! Anında karşılığını alırsınız! Aldık da! Son aylarda dikkat edim TCMB’nin faiz kararı merak edilmiyor, tartışılmıyor bile! Herkes gardını almış durumda!

Bazı şeyler yaşayarak öğrenilir. Reel Piyasa da yaşayarak öğreniyor!

O zaman başlayalım; ekonomi kurmayları ne kararlar aldı; beklenti neydi; Reel Piyasada ne etkisi oldu. Naçizane gözlemlerimizi paylaşalım:

Damat Bakan olarak bilinen eski maliye bakanımız Berat Albayrak üç kamu Bankası Genel Müdürünü de yanına alarak Anadolu’da turlara başlamıştı. İş Dünyasına mesaj netti. Birincisi, “Kamu Kurumları ortak hareket ediyor”; ikincisi Bakan beyin ileride karar alıcı ana unsur kendisi olacağı, mesajı vererek siyasi kariyerini sağlamlaştırmaktı. Ne zaman ki COVİD-19 süreci başladı; hızlı başlayan bu turlar da son buldu! Sonrası malum; istifasını merkez medya iki gün haber dahi yapamadı! Bankacılık Sektörünü takip eden biri olarak hakkını da vermek gerekir, o dönemde doğru şeyler de yapıldı. “Bankaların uyduruk isimler ile aldığı binlerde çeşit ücret ve komisyonların sadeleştirilmesi; 51 adete indirilmesi ve üst ücret/komisyon limit tarifenin belirlenmesi” bunlardan biri. Sonra bankalar yaratıcılığını kullanarak dolaylı yollardan yeni yöntemler bulsa da firmaların ve vatandaşın cebinden o dönemde milyonlarca liranın çıkması engellendi. Bu katkıdır!

Faiz düşmeye başladı ama yeni sorunları ortaya çıktı

TCMB ve Maliye Bakanlığının ortak söylemi ile dünya ülkelerinin tersine Faize savaş açılınca, Türkiye uluslararası alanda da ayrışmaya başladı. Dünya Mersin’e, biz tersine uygulaması! Bir defa son yıllarda Yabancı Sıcak paraya savaş açılmış, başta Borsa olmak üzere yabancı payı yarı yarıya düşürülmüştü. 2019 yılında Bankalar ciddi kredi daralmasına giderek para istiflemeye başladı. Bankalar ilk uyanan oldu! O dönemde yazmıştım; 2019’da Dolar bazında bankalardaki Mevduat 50,9 milyar USD artarken, Krediler sadece ve sadece 1 milyar USD artmıştı! 2019 kırılma yılıydı!

Peki FAİZ ile savaşta aldığımız kararlar, Reel Piyasada nelere neden oldu : Başlayalım!

Faiz neden enflasyon sonuç” söylemi ile özetlenen dönemde; Faizin düşmesi Faiz üzerinden Paradan Para kazanmak için Piyasada olan para simsarlarının hoşuna gitmez ve o ortamı terk etmeye başlar.  Tabi gelirlerini koruyarak! Son yıllarda dikkat edin 2000 krizi öncesi gibi  Parlatılan Borsada yerliler arabasını, evini satıp; bankadan kredi çekerek, Borsa’ya koşarken; %70’lere yaklaşan Yabancıların payı %30’ların altına düştü. Üstelik kalan yabancıların çoğu bıyıklı yabancılar. Bizimkilerin parası yani!

FAİZ cephesinde bunlar yaşanırken; diğer bir ana cephe de DÖVİZ üzerinden oldu. TCMB’nin buradaki TEŞHİSİ de “Ticari Firmalara Kredi veriyoruz, onlar da gidip döviz alıyor; Dövize Talebi durduramıyoruz” teşhisi koyup çözüm olarak da “Ticari Kredilerde sert fren yapmalı” çözümünü ortaya koyunca yaralı Reel Piyasa bir de teşhisten ve çözümden darbe yedi! Bu teşhis doğru muydu! Kesinlikle yanlış! Yanlışlığı anlatmak için yazdığım yazı sayısını unuttum! Zaten yanlış olduğunu zaman da gösterdi. Dövize talebi kısacağız sözde bankalar Döviz Kredisi veriyor TL Kredi vermiyor, çelişkiye bakar mısın!  Bu yanlıştan bugün için dönüldü mü: HAYIR! Peki örnekleyelim; bu teşhisin sonucu uygulanan tedavide neler yapıldı Reel Piyasada ne etkisi oldu bakalım.

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun İSO ziyaretini hatırlayın, hani şu sanayicilere; “firmaların 24 Şubat’tan haziran ayına kadar 55 milyar dolar bankacılık kesiminden kredi kullandığını belirterek; Başkanımdan da rica ediyorum, lütfen açıklayın. Bu dövizleri bozsunlar. Bir kısmını da bozsalar kur başka bir yere gelir” dedi. Bu cümle yetmedi ortam gerilince; MB Başkanı, “faizler %20’lerde yüksek değil, kullanmayın; siz de stokçuluk yapıyorsunuz” çıkışını yaptığı toplantı gergin ortamda bitti. Tepkiler üzerine TCMB Başkanı iki gün sonra, “yanlış anlaşıldı öyle demek istemedim” demek zorunda kaldı. Tepkiler normaldi çünkü; TCMB Başkanının, “krediler %20’lerde” dediği günlerde bankalardaki Ticari kredi faizleri  %40’lardaydı”. Üstelik hiçbir sanayici “stokta beklesin, satılmasın” diye imalat yapmaz! Üstelik; Sanayicinin stoklarının artması “stokçuluk” değil malların satılmamasındandı!

Faiz düşürmek için yaptırımlar devreye girdi

Merkez Bankası kendi dediği %20’lere kredi faizlerini düşürmek için iki formülü uygulamaya koydu. Birincisi; kredilerde karşılıkları artırdı, kredi faiz ortalamasının üzerinde kredi faiz veren bankalara karşılıkları artırdı; ikincisi; verilen krediler için Bankalara orta uzun vadeli Tahvil alma zorunluluğu getirdi. Sonuç mu? Krediler durdu tabi. Faiz denildiği gibi %20 daha sonra bunun da altına düşmesine rağmen Ticari banka kredileri bıçak gibi kesildi. Bazı ekonomistler “öyle diyorsun ama banka verileri Ticari kredilerin arttığını söylüyor” dese de bunların kaçırdığı bir şey vardı, ben üst segment yani cirosu 250 milyon ve çalışan sayısı 250’i aşan Ticari firmalardan bahsediyorum, Kurumsal Firmaları; yaptırımlar da bu gruba geldi. Üstelik arttı dediği krediler içinde firmalara KKM yapmaları için verilen Nakit Karşılıklı Reel Sektöre girmeyen krediler de var! Ticari Kredilere fren  için yaptırımlar zincirleme geldi;  Yok TL kredi verilecek firma “Net İhracatçı” olacaksın (ihracatı ithalattan %10 fazla olacak); yok Bağımsız denetin Raporunuz olacak (ki 20-25 bin TL olan Rapor ücretleri anında 250-300 bine çıktı), yok sadece fatura karşılığı krediler kullandırılacak (ki bu uygulama ile tüm sektör sessiz sedasız KATILIM BANKASI formatına sokuldu). Tabi koşullar ağırlaşınca Ticari Firmalarda patinaj da başladı. Piyasalardaki nakit akışın yapısı da değişti! Para bulamayan firma malını peşin satmak dışında ne yapacak ki!

TİCARİ KREDİ YASAKLARI YENİ SORUNLAR DOĞURDU!    

Yazıyı uzatmamak için özetin özetini yapacağım. Ama sorunlar tahmin ötesi büyük! Ticari Kredilerdeki ağırlaştırılan koşullar sonucu ne mi oldu. En basiti Piyasada Vadeli satışlar durdu! Bazı ürünlerde aynı gün bile fiyat değişir oldu. Önünü geremeyen sanayici nasıl yatırım yapsın. Reel Piyasalarda ciddi likidite sıkışıklığı başladı, haberiniz olsun! Kredi politikası değişmez ise; nakit sıkışıklık artarak devam eder! Katılım Bankası formatına dönüştürülen Bankacılık sektöründe; bunu kurgulayanlar aşağıdaki sorunun cevabını da vermeli:

Ticari Şirketler Fatura karşılığı dışında kredi kullanamıyor: Şirketlerin Kısa vadeli kredi borçları 2023 Ocak sonu itibarıyla  %116,5 artarak 3 triyon 447 milyar TL‘ye yükseldi. Toplam Kredilerin %44’ü Kısa vadeli hale geldi. Orta Uzun vadeli borçları ise %30,5 artarak 4,4 trilyon TL’ye yükseldi. Kısaca Firmalar bir yıl içinde ödeyecekleri para tekrar ediyorum 3 trilyon 447 milyar TL. Hangi ekonomi kurmayı bu borcun kredi kullanmadan ödeyeceğini öngördü, aklına ve bilgisine şaşarım. TCMB bunun cevabını vermeli! TCMB uzmanları kredi, leasing, akreditif kredisi ödemesi için bankaların kredi vermesini engellediğine göre  bunun özkaynaklardan veya yapılan ticaretten ödeneceğini öngörmüş demek ki. TCMB’nin Reel Piyasa takibi bu kadar işte! Piyasada çarklar ani durur derken temel gözlemlerimden biri de buydu benim! Bunu görmek için uzun analizler bile gerekmiyor; iki sanayiciyi dinleseniz sonucu çıkarırsınız.

Bu krediler kredi kullanmadan: Ö-DEN-MEZ!   Ö-DE-NE-MEZ!

Tablo : ekonomim.com, Şebnem TURHAN’dan alınmıştır.

Son 1 yıldır bankalarda 6 aydan uzun kredi fiili olarak açılmadı, bu ortamda bankalar da haklı! 2023’de 4 büyük özel bankadan İŞBANK dışında 3’ünde krediler fiili olarak durmuş durumda farkında mısınız? Kredilere karşılık, kredi vadesi buyunca %25-30 vadesiz isteyen bankalara TCMB sadece uyarı ile geçti, ortada kesilmiş ceza yok! İŞBANK dışında kredilere karşılık vadesiz %25-30 vadesiz isteyen banka nerede ise kalmadı!

Deprem Bölgesi çekleri nasıl ödenecek?

Deprem sonrası TCMB, Maliye Bakanlığı ve BDDK’nın çözmesi gereken bir sorun daha ortaya çıktı. Depremin etkilendiği 11 il aylık ortalama 30 milyar TL çek ödemesi yapıyordu. Önceden de yazdım, bu çeklerin deprem sonrası ödenmeye devam etmesi çok zor. İplik üretiminin nerde ise yarısının yapıldığı Kahramanmaraş gibi illerde üstelik sanayi ciddi zarar gördü. Reel Piyasadan uzak olanlar 30 milyar TL çek ne ki diyebilir. İyi de ödenmeyen bu çekler domino etkisi ile reel piyasaya kat ve kat zarar verir. Altı ay çek yazılmasını yasaklamak ile bu iş çözülmez. Benim önerim KGF Kaynakların önemli bir kısmı bu çeklerin ödenmesinde kullanılsın!

TCMB’nin LİRALAŞMA STRATEJİSİ yeni sorunlar doğurdu

Reel Piyasada diğer sorunlar yumağı da TCMB’nin LİRALAŞMA STRATEJİSİ sonucu ortaya konulan uygulamalardan oluştu. Bunu da bazı örnekler ile özettin özeti yapalım:

  • TCMB Döviz talebini daraltmak için daha sonra adını “Liralaşma Stratejisi” verdiği uygulamaları seri şekilde yürürlüğe koydu. İlk önemli adımı hatırlanacağı gibi Kur Korumalı Mevduat -KKM uygulaması ile atılmıştı. Kısaca önce vatandaşa sonra firmalara “yeter ki döviz alma ben sana yüksek gelir sağlayacağım” dendi. Üstelik bu ödeme milletin vergi gelirlerinden HAZİNE aracılığı ile karşılandı. Son bir yılda Hazine KKM için 94,7 milyar TL ödedi iyi mi! Zenginden alıp fakire vermesi gereken Devlet, resmen fakirden alıp Zengine verdi! Sorumluluğu da Vebali de karar alıcılara! Hazine’nin ödediği TL’den KKM yapanlara; Dövizden KKM Yapanların maliyetine TCMB ödeme yaptı! Vatandaşın cebinden çıkan paraya bakar mısın!
  • Döviz çeklerin döviz olarak ödenmesi yasaklandı: Dövize talebi kısmak gerekçesi ile “Dövizli sözleşme yapabilirsiniz, dövizli çek yazabilirsiniz ama bankalar bunu TL ödeyecek” dendi. Döviz ödeyenlere çek başına ciddi de cezalar geldi ama “sorumluluk da, ceza da müşteride” diye bu çekleri hala Döviz ödeyen bankalar var iyi mi. Üstelik Kamu bankaları da var bunu yapan! Tam Türk işi! Hadi Döviz ödemeyi yasakladınız 10 ay oldu hala bu çeklerde hangi kur uygulanacağı belli değil, TCMB onu bile belirlemedi! Bunda ne var diyenlerin aklına şaşar, Reel Piyasa bilgilerini sorgularım. Birincisi; Kimya, Plastik, Tekstil, Seramik, İnşaat gibi ana sektörlerde fiyatlama döviz üzerinden yapılıyor. İnadına değil, girdiler İthal olduğu için! İkincisi; Türkiye genelinde Döviz çeklerinde aynı kur uygulanmadığı için TL ödenen bu çeklerde firmalar arası kur farkı oluştu milyonlarca hesap muhasebe kayıtlarında test durumda şu an firmalarda! Firmalar ortada bir neden yokken bu kur farkından dolayı davalık olmaya başladı! Aynı sorun Faturalarda döviz kuru belirtilmemesi ve kur bilgisi dahi yasaklanması ile de ortaya çıkmış durumda. Benim önerim madem yasak koydunuz, o zaman; “bu çeklere ya TCMB’nin bir gün önceki kapanış kuru; ya da ödeme  günüdeki açılış kuru uygulanır” deseydiniz de tüm ülkede bu çeklerde tek kur olsaydı!
  • Firmaların Yabancı Para varlıkları Aktif Büyülük ya da Ciro’dan büyük olanın %5’ini geçene TL kredi yok, yasaklandı: TCMB bu yasak ile başta koyduğu “Ticari firmalar  kredi kullanıp döviz alıyor” tezine uygun gibi dursa da bu da doğru tespit değil. Bir defa 250 milyon TL büyüklüğü olan firma ile milyarlarca lira büyüklüğe sahip firmaları bir torbaya koymuş oldu. Firmalardaki mevsimsellik nakit ihtiyacını göz ardı etmiş oldu. Toplam İthalatın %80’ni hammadde iken firmalara “döviz alma” demenin mantığı ne? O zaman kalkıp “ithalatı-ihracatı olmayan firma döviz alamaz” deseydiniz! TCMB ve Maliye Bakanlığı Ağustos ayında önündeki kışın çok yumuşak geçeceğinin, kar yağmayacağının, yolların kapanmayacağının yazılı garantisini verebilir mi? Firmaların çoğu kış şartlarını düşünerek fazladan stok hammadde tutar bu da ek ithalat ve döviz talebi demek. %5 Yabancı Para yasağı koyarken bu durumu, mevsimsellik durumunu düşündünüz mü? Reel Piyasada çoğu firmanın Döviz pozisyonu almak spekülatif değil yaptığı işin gereğidir. Yoksa hiçbir sanayici spekülatif döviz almaz! İlla ki az sayıda da olsa vardır; onun da kolayı var. İhtiyacı için döviz alan firmalar zaten bu dövizi 3-4 ayda kullanır. Bu süreden fazla dövizi elinde tutan firmaya ek vergi koyun o zaman! %5 yasak ile tüm firmaları, özellikle sanayiciyi spekülatif döviz alıp satan konumuna koyup, aynı torbanın içine attınız biline! Bari, İSO ilk 500, ilk 1000 firmayı bu tür yaptırımlar dışında tutsaydınız!

Sorunlar çok, yazılacak çok şey var. Ama yukarıda verdiğim örnekler bile “Reel Piyasayı nasıl kitlendiğini” anlamak için yeterli diye düşünüyorum. Piyasa ekonomisi çoktan bitti. Kontrollü Ekonomi Modeli uygulanıyor! Sürdürülebilir olması da çok zor! Maliye Bakanlığı ve TCMB uzmanlardan ricam  Piyasada olunuz; ülkedeki sanayi kuruluşları aynı zamanda milli servet olduğunu unutmayınız.

Bir söz de Ticaret ve Sanayi Odası ve OSB Başkanlarına; sorunları dillendirilmeyince çözülmüş olmuyor.  Ülkede; hep aynı başkanlar konuşuyor. Üyelerinizin hakkını koruyunuz ve sorunları cesurca paylaşınız; yoksa oturduğunuz koltuk size “nüfuz sağlayın, siyah plakalar kullanın” diye verilmedi. Üyelerinize yardımcı olmaları için Odalarınızda Finans Danışmanlık birimleri kurmakla işe başlayın derim. Bankalar karşısında üyeleriniz çok korumasız unutmayın.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Uzmanı      www.bankavitrini.com

 

MERAKLISIAN EK MAKALELER:

DEPREM BÖLGESİ ÇEK PANİĞİ, AYLIK 30 MİLYAR LİRALIK ÇEKLER NASIL ÖDENECEK? – BankaVitrini

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNİN BANKACILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ – BankaVitrini

BANKACILIK SEKTÖRÜ KATILIM BANKASI FORMATINA DÖNÜŞTÜ, PİYASALAR KİLİT – BankaVitrini

TİCARİ YASAKLAR FİRMALARI ‘ŞAK’ DİYE DURDURABİLİR – BankaVitrini

BANKALARDA KOBİ DIŞI TİCARİ KREDİLER NİÇİN DURDU? – BankaVitrini

BANKALAR 50 BİN USD ÜSTÜ YURTDIŞI TRANSFERLERDE BELGE İSTEYECEK – BankaVitrini

DÖVİZ MEVDUAT BANKALARIN KABUSU OLDU – BankaVitrini

TİCARİ KREDİLERDE FATURA KAOSU – BankaVitrini

MERKEZ BANKASI BANKALARI 4 KONUDA NİÇİN UYARDI? – BankaVitrini

YANLIŞ KARARLAR YATIRIMCIYI VURDU – BankaVitrini

BANKALARDA ‘KREDİ BLOKELİ KREDİ’ DÖNEMİ BAŞLADI – BankaVitrini

SANAYİCİ BANKALAR KARŞISINDA SAVUNMASIZ BIRAKILDI – BankaVitrini

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

YAPI KREDİ’DE SİSTEM ÇÖKTÜ, BANKA İNKAR ETTİ

Yayınlanma:

|

Gün botunca YAPI KREDİ BANKASI Mobil ve İnternet Bankacılık sistemlerinde sorunlar yaşandı. Özellikle 11:00-14:00 arası bağlantı şikayetleri arttığı görüldü. Bankanın sistem kopuklarına rağmen niçin olayı basit sıradan göstermeye çalıştığı ise anlaşılmadı.

EN FAZLA ŞİKAYET MOBİL GİRİŞ İÇİN GELDİ

17 Mart günü banka ile ilgili en fazla şikayet %67 ile  MOBİL GİRİŞ sorunu olurken; %28 Online Bankacılık ve %8’de ATM ile ilgili bağlantı sorunu bildirildi.

BANKA SORUNDA ŞEFFAF DAVRANMADI, İNKARI SEÇTİ

YAPI KREİD BANKASI’nın Dijital Bankacılık ile ilgili gelen şikayetler artınca banka açıklama yapmak zorunda kaldı. Fakat bankanın açıklaması müşterileri daha fazla sinrilendirdi.  Banak sorunu şeffaf olarak paylaşmak ve yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi verme yerine; bağlantı sorununu “yoğunluktan kaynaklanmıştır” şeklinde açıklamayı seçti.

Bankanın yoğunluk açıklaması müşterileri ikna etmezken yaklaşan bayram dönemindeki yoğunluğu düşünen müşteriler şimdiden strese girerek tek banka yerine en az iki banka kredi kartını kullanma gibi çözümler arayışına girdi..

İDDİA : EFE DEMİR’İN ARKADAŞLARI BANKAYA İSYAN ETTİ!

Diğer taraftan banka içinde 13 Mart’ta veda olarak mail gönderip hayatına son veren EFE DEMİR’in IT’ci olması nedeni ile arkadaşlarının bankaya tepki olarak sistemleri yavaşlattığı iddia edildi ve banka içinde sesli tartışma konusu haline geldi. EFE DEMİR olayından sonra Bilgi İşlem başta olmak üzere Bankacılık sektöründeki MOBBİNG tartışmaları da tekrar başlamış oldu.

EEF DEMİR OLAYI NEDİR?

Depremzedelerin kredilerinin ertelenmesine dönük talebinden dolayı bir süredir işyerinde mobbinge maruz kalan Yapı Kredi Teknoloji çalışanı Efe Demir, geçtiğimiz günlerde yine uzun saatler çalıştırıldıktan ve bu sırada ağır şekilde baskı uygulandıktan sonra sinir krizi geçirerek camdan atlayarak intihar etmişti.

Demir’in intihar etmeden önce şirket yöneticilerine gönderdiği e-posta ortaya çıktı.

sendika.org’un yayınladığı mektupta Demir, “Kral çıplak demenin suç addedildiği bir ülkede, ben en azından kurumum açısından kral çıplak diyorum. Bir şeyler yoluna koymak için hala çok geç değil” ifadelerini kullandı.

Demir’in şirket yöneticilerine gönderdiği mektup şöyle:

“Değerli yöneticilerim,

Öncelikle size kendimden bahsetmek istiyorum. İzmir’de çok eğitimli ve başarılı bir ailenin küçük çocuğuyum. İkisi de akademisyen olan annem ve babam, rol modelim olan meslektaşım ve 20 yıldır Amerika’da mesleğini başarıyla sürdüren abim ile beraber tam anlamıyla çekirdek denebilecek bir ailenin içinde huzurlu bir ortamda yetiştim. Bütün eğitim hayatımı başarılarla ve derecelerle tolu bir şekilde tamamen burslu bir şekilde tamamladım. Mütevazi olmaya gerek yok Türkiye standartlarında her anlamda o kaymak tabaka diyebileceğimiz bir kategoride bulunduğumu söyleyebilirim. Ayrıca ekonomik olarak da belki ikinizden de rahat hiçbir kaygısı ve sıkıntısı olmayan bir gerçekliğim olduğunu da söylemek isterim.

İş hayatıma Yapı Kredi’de başladım. Temas ettiğim her kişiyle pozitif ilişkiler kurdum, güldüm, güldürdüm, paylaştım. Oldukça da yoğun ve başarılı bir dönem olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası kurumda savunduğumuz sözde ilkelerin tamamına uygun bir çalışma hayatı başlangıcı diyebiliriz. Kariyerimde 4 seneyi geride bıraktığım noktada artık ekip değişikliği ve daha büyük projede çalışma hevesiyle Krediler dünyasına yöneldim. UCAP ve SCAP gibi önemli iki projenin her safhasında canhıraş bir şekilde ekip arkadaşlarımla beraber yer aldım. Her hedefi teker teker gerçekleştirdiğimiz, çıktılarını benden çok daha iyi bildiğiniz başarılarla dolu bu yıllar beni bildiğim kadarıyla kurumun tarihinin en erken yöneticilik pozisyonuna getirdi. Bunları anlatıyorum; çünkü geldiğimiz noktanın ne kadar olumlu ve herkesin hayallerini süsleyecek bir nokta olduğunu vurgulamak istiyorum. Ayrıca bu hayatta en değer verdiğim insanlardan birini; değerli eşimi de bu kurumda tanıdım. Ekip arkadaşı olarak tanıştığım B. ile hayatımı birleştirmeme de burası vesile oldu demek hiç de yanlış olmaz.

Cümleleri burada bitirsek muhtemelen bir teşekkür ve memnuniyet timsali bir mail olacaktı; Ancak:

Buralara gelirken hep söz de savunduğumuz kurum değerlerinin aslında ne kadar içinin boşaltıldığına şahit oldum.

Tedbirli olma kisvesi altında korkakça davranıldığını gördüm.

Liyakat eksikliği taşıyan onlarca yöneticinin yollarca burada çalışmasına ve kurumun içini boşaltmasına sessiz kalındığını gördüm.

Listelere girmemenin büyük işler yapmaktan önemli hale geldiğini gördüm.

Takvim hedeflerine yetişmenin hedefin kendisinden çok daha büyük görüldüğünü gördüm.

Yöneticisini memnun etmeye çalışmanın amaç haline geldiğini gördüm.

Yüzlerce yalan söylendiğini gördüm.

F.Ç. gibi kıymetli bir yöneticinin bankanın vizyonsuz yöneticilere gösterdiği hoşgörü nedeniyle yol ayrılığı noktasına getirildiğini gördüm.

E.M gibi kıymetli bir insanın yıllarca kuruma verdiği emekler göz ardı edilircesine, fikir ayrılığı nedeniyle yol ayrılığı noktasına getirildiğini ve yol ayrılığında yalnızlaştırıldığını ve seçeneksizleştirildiğini gördüm.

Bunlar istifa etmem için oldukça yeterli sebepler ve belki bir ay öncesine kadar alacağım karar bu olacaktı. Ama hepimizin malumu bir deprem felaketi yaşadık. Bugün de hastanede İbrahim’i ziyaret ettim. Daha iyiye gidiyor, inşallah bacağını kaybetmeden bu dönemi de atlatır.

Ama deprem sırasında da yaşananlara değinmekte fayda var. Özellikle bizim ekibimizin yer aldığı onlarca aksiyon aldık malumunuz. Deprem kitlesinin bütün risk stratejilerinden ayrıştırılmasını sağlayan, bulunduğu bölgeden şubeye, ilden ilçeye her bilgisini beslediğimiz bir dönemde alınan banka aksiyonlarını özetliyorum;

BDDK izin verdiği (biraz da zorladığı) için bütün depremzedelerin kredi kartı limit artışlarını x4 kuralına göre değil x8 kuralına göre otomatik değerlendirdik ve 10 milyara yakın Pazar payı yakaladık. Müşterilerimize harcama anlamında destek olmaya çalıştığımızı rekabette Garanti’ye karşı bir hamle olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Kredi ötelemelerini basiretsizce önce otomatik ödeme sonra öteleme gibi yapmaya çalıştık günlerce. Ne zaman sosyal medyaya düştük ve başka bankaların daha “müşteri dostu” uygulamalarını gördük; ancak o zaman geri adım atıp tam ötelemeye gittik. İşletme ve ticari kredilerde hala suyunu sıkmaya çalışıyoruz müşterilerin
Bu 1-2 akut aksiyon alındıktan sonra ne yaptık; bütün depremzedelerin risk başvurularını reddetmeye başladık. Neden? Çünkü ödeyemezler, neden. NPL riskine girelim ki; malum finansal bir kuruluşuz önce kendimiz geliyoruz
Sonra tabi baktık Pazar kaybı yaşıyoruz o kadar da değil daha detaylı bir bakalım herkesi de reddetmeyelim. Belirli risk bölgelerini ayrıştıralım; onların ödetebileceği taksit tutarını yarıya düşürelim yine de alabilecek olan zengin müşterilerimiz bankadan kredi alabilsin.
Ama son aksiyonda tabi önemli bir ticket size kaybettik. BDDK tebliği 10 gün öncesinde yayınlanmasına rağmen; umurumuzda olmayan vade kısıtı bir anda acil gündemimize geldi. Çünkü uzun vade daha fazla kredi tutarı anlamına geliyordu hepimiz için.
Toplumsal sorumluluğunu üst seviyede olarak lanse ettiğimiz bankamızın yukarıdaki aksiyonların hiçbirini depremde zarar görmüş tek bir yurttaş mutlu olsun diye almadı. Hepsi tamamen ticari ve stratejik hamlelerdi. Tabi IT organizasyonu olarak şu şekilde kendinizi rahatlattığınıza eminim, kararları biz vermiyoruz. Peki kararları etkilemek yönünde bir girişiminiz oldu mu? Peki vicdanınıza sığmayan bu kararların alındığı dönemde bir yerde hiç odağınızı kaybetmeden çalışmayı nasıl başardınız?

Bu kısmı biraz yakın dönem özetlemesi olarak çarpıcı örnekler olduğu için vurgulamak istedim.

Gelelim münferit örneklere;

Eşim o zamanki yöneticisi L.B’yi IK etiğine şikayet ettiğinde hem performansı hem de kişisel haklara yönelik usulsüzlük olduğunu ilettiğinde kurum olarak sessiz kaldık. Eminim hala IK sisteminde dosyası açıktır. Tabi bu eşim özerinde münferit bir örnek diye düşünüp duygusal davrandığımı düşünebilirsiniz. Peki hiç L.B’nin ekibindeki son 5 yılda işten ya da ekipten ayrılmış 40 çalışma arkadaşımızı incelediniz mi? Hepsi mi kendisi başarısızdı? Ya da sorumlu yöneticisi Yılmaz Karaca özelinde bir değerlendirme yapmayı düşündünüz mü bugüne kadar?
UCAP projeni sırasında pandeminin de fırsat bilindiği ve insan haklarını ihlal edercesine 80 saatin üzerinde onlarca kişinin çalışmasını nasıl değerlendirelim? Bir amaç uğruna ve başarılı bir grubun eseri miydi bu? Ya da o arkadaşlar bu hedefi başarırken gerçekten mutlu muydu? Karşılıklarını aldılar mı? Direktörlüğün yüzde 50’si turnovera uğrarken bir proje için sizce bu değdi mi? Ya da inisiyatif sahiplerinin kurum sadakatini kaybettirmeden önce yapılabilecek başka bir şey yok muydu?
Daha verilecek yüzlerce örnek olmasına rağmen uzatmayacağım. Deprem gündemi hepimiz için bir anda geride kaldı, mevcut hedeflere ve takvimlere geri dönüldü. 15 günlük sözde hassasiyet yerini azme değil hırsa, çabaya değil sonuca, kaliteye değil takvime bıraktı. Beni en çok yıpratan şeyi en sonra bıraktım.

İnsana ve çalışma arkadaşınıza ÖNEM VERMİYORSUNUZ. Kimin ne yaşadığına ne sonuç ürettiğine bakıyorsunuz.

Tek bir şeyi iyi yapıyorsunuz, o da görece iyi para veriyorsunuz. Yarın bir gün çalışan ve çalışmayan arkadaşların primlerini de özelleştirirsiniz, somut bir kaynak aktarırsınız başarılı arkadaşlarımıza. Ama çalışanlarınızın bu parayı kullanabilecek zaman ve kaliteli psikoloji içinde olup olmadığını gram önemsemiyorsunuz. Bu kurumda başarılı olabilecek arkadaşlarımızın çoğunu kaybedeceksiniz; özellikle de ekonomik kaygısı az olan ya da başka kurumlarda bu kaygıyı giderme şansı olan arkadaşlarımızı.

“Siz” söylemini lütfen kişisel algılamayın; gözümde kurumu temsil ettiğiniz için bu terminolojiyi kullanıyorum. Hayatımla ilgili daha tatsız bir karar almış olmasan sanırım bu sadece istifa niteliğinde olacaktı, ancak sanırım bu niteliğin bir pek de önemi kalmadı. Size ve kuruma saygımdan dolayı bu maili genele değil, size ve bana değer verdiğini bildiğim 3-4 arkadaşıma atıyorum.

Kral çıplak demenin suç addedildiği bir ülkede, ben en azından kurumum açısından kral çıplak diyorum. Bir şeyler yoluna koymak için hala çok geç değil.

Sağlıcakla kalın.

Not: Ailemi ve bu maile konu ettiğim insanları rahat bırakın. Aksi durumda hakkımı helal etmiyorum.

Efe Demir

Bireysel Krediler Tahsis Uygulama Geliştirme Müdürü”

Yapı kredi İSİG Meclisi’nden paylaşımı silmesini istedi

Bununla birlikte, konuyu gündem getiren İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Yapı Kredi’nin kendilerine gönderdikleri yazıyı paylaştı. Yazıda bankanın İSİG’den paylaşımlarını silmesini istediği görüldü.

İSİG’in sosyal medya hesabından ilettiği Yapı Kredi yazısı şöyle:

Sayın İlgili,

Yapı Kredi Teknoloji’de Bireysel Krediler Tahsis Uygulama Geliştirme Müdürü olarak görev yapan değerli çalışma arkadaşımız Efe Demir’in vefatının derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Bizleri derinden yaralayan bu vefatla ilgili; sosyal medya hesabınızda yaptığınız ‘mobbing nedeniyle intihar’ ve ‘buna bağlı olarak şirket çalışanlarının iş yavaşlattığı ve sistemin durduğu’ iddiaları asılsızdır ve kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır.

Gerçeklikten uzakta, insan hayatını kullanarak itibar zedelemeye odaklanan bu sosyal medya
paylaşımının ivedilikle kaldırılmasını talep eder, aksi halde konuyla ilgili tüm yasal haklarımızı kullanacağımızı belirtmek isteriz.

Saygılarımızla,

Yapı Kredi

KAYNAK: SOL.ORG.TR

****************

MOBBİNGÇİLER KAZANDI: BANKA SEKTÖRÜNDEKİ EFE DEMİR HAYATTAN KOPTU – BankaVitrini

Yapı Kredi, Akbank ve Şekerbank emeklileri isyanda – BankaVitrini

Yapı Kredi çalışanı, binlerce müşterinin bilgilerini 3. kişilere sattı! – BankaVitrini

Personelin başına silah dayayan banka müdürüne 2 yıl 5 ay hapis cezası! – BankaVitrini

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MOBBİNGÇİLER KAZANDI: BANKA SEKTÖRÜNDEKİ EFE DEMİR HAYATTAN KOPTU

Bankacıların özlük sorunlarını en sık dile getiren site olan BANKA VİTRİNİ MOBBİNG konusunu da sık sık gündeme taşımıştı. Yazarımız UĞUR DURAK genç yaşta hayata veda etmesinde hiç kuşkusuz iş hayatındaki mobbing etkili olmuştu ve çalışırken dava mobbing açan ilk bankacı olmuştu. Yine aynı banka, yine genç bir kardeşimiz genç yaşta hayata veda etti! Okuyun yarattığınız bankacılık sektörü eserinizle övünün…

Yayınlanma:

|

YILLARDIR YAZIYORUZ, MOBBİNG SİSTEMATİK İŞKENCEDİR!

MOBBİNG İNSANLIK SUÇUDUR!

MOBBİGCİLER GELİŞİMİNİ TAMAMLAYAMAMIŞ YARATIKLARDIR!

MOBBİNG UYGULAMAYA ÖZENDİREN KURUMLAR SERT CEZALANDIRILMALIDIR!

İŞ ODAKLILIK DEĞİL “HEDEF ODAKLILIK” ÇALIŞMA SONLANDIRILMALIDIR!

LİYAKATIN OLMADIĞI YERDE MOBBİNG KAÇINILMAZ OLUYOR ANLAYIN ARTIK!

ŞİKAYETLERE İŞLEM YAPMAYAN KULAK TIKAYAN ÇALIŞMA BAKANLIĞI, BDDK, TCMB, ETİK KURULU YETKİLİLERİ BU GECE RAHAT UYUYABİLECEK Mİ?

MOBBİNG GENÇ BİR BANKACIYI ELİMİZDEN ALDI GİTTİ!

MOBBİNGCİLER MUTLU MUSUNUZ?

Genç bankacı EFE DEMİR’in son maili içimizi acıttı… okuyun Bankacılık sektörünün içindeki acıklı durumu göreceksiniz…

Bankacıların 4’te 1’ine MOBBİNG uygulanıyor – BankaVitrini

Mobbing dosyasını açıyoruz. – BankaVitrini

Mobbingin nedeni? – BankaVitrini

Mobbingin sonuçları – BankaVitrini

Bankacılıkta mobbinge çözüm önerileri – BankaVitrini

MOBBİNGLE MÜCADELE ETME, MOBBİNGLE YAŞAMAYI ÖĞREN – BankaVitrini

Körfez Sermayeli bankaya MOBBING cezası – BankaVitrini

Mobbing mağduru bankacı konuştu – BankaVitrini

BANKACILARIN ORTAK SAĞLIK SORUNU : STRES! – BankaVitrini

Personeline güvenmeyip “MÜŞTERİLERİ ARAYACAĞIZ” diye mobbing yapan banka – BankaVitrini

İş yerinde mobbing’e uğradığınızı gösteren 5 işaret – BankaVitrini

Heinz Leymann’ın hediyesi: Mobbing – BankaVitrini

Mobbing ve B Planı – BankaVitrini

Nihayet! Yerli banka Mobbing’i disiplin suçu saydı – BankaVitrini

Mobbing : “mob” kelimesinden geliyor ve çete, çeteleşerek rahatsızlık vermek anlamı içeriyor – BankaVitrini

Mobbing : Şikayet eden çok, hakkını arayan yok – BankaVitrini

 

 

 

 

 

 

Okumaya devam et

KATEGORİLER

ALTIN – DÖVİZ

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www paravitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.