Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bankacılıkta DATA Savaşları

Banka ve sigorta şirketlerinde ard arda patlayan müşteri bilgileri sızıtısının arkasanda ne var?

Yayınlanma:

|

Banka Müşteri  Bilgi Güvenliği , her sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de ilk sıralarda yer alır. Her zaman gündemdedir. Bazı Bankalar “Veriden Sorumlu GMY”, “Bilgi Teknolojileri GMY” “Teknoloji ve Operasyon GMY”, “Dijital Bankacılık GMY”, “Bilişim Teknolojiler GMY”  diye hizmeti GMY-Genel Müdür Yardımcısı  düzeyine çıkardı.  Günümüzde bilgi güç demektir. Buna rağmen yakından takip edenler “bu kadar da olmaz” denilen bilgi – data hırsızlıklarının nasıl olduğunu hayret ile izler oldu.
Rekabet Kurumu baskınları
Çok değil 2020 Ocak ayında Rekabet Kurumu 20’ye yakın bankaya soruşturma açtığı, bankaların CEO ve GMY gibi üst yöneticilere ait bilgisayarlarının backup ( yedeklerinin ) alınarak gerekli inceleme başlattığı haberleri basın ve medyada yer almıştı. Sonucu merakla bekliyorum, ilginç şeyler çıkacağına eminim.

Rekabet Kurumu bunu zaman zaman yapıyor.    2013 yılında da 12 Bankaya ciddi cezalar kesmiş Danıştay 09.05.2017 tarihinde karara bağlamıştı. Benzer süreçler hiç kuşkusuz bundan sonra da olacaktır. Merak edenler Rekabet Kurumunun halen arşiv  sayfasında yer alan kararı okuyabilirler. Hoş sektörde olanlar,  çalışanları tanıdığı için o gözlerinde büyüttükleri, her fırsatta  “iş etik kurallarından” bahseden  insanların arka planda neler çevirdiğini okurken üzüntü, şaşkınlık, gülme krizi içinde değişik duyguları yaşayacaklarına eminim.
https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=30851aa5-2cf3-4c54-b284-e192ed6ed71b
Huylu huyundan vaz geçer mi?
Bankalar “cezalar yediler, uyarılar aldılar” diye “her şey  düzeldi, derslerini aldılar” sanıyorsanız çok safsınız derim. Halen bankaların arka bahçesinde data savaşları devam ediyor. Sahneler aksiyon filmlerini aratmıyor. Bankalar karşılıklı olarak elinde data bulunduran personellerin transferinden tut da, karı – koca – sevgili ilişkisinden yararlanıp data elde etmeye kadar inanılmaz bir trafik var. “Biz Profesyoneliz yapmayız, bizim ülkede olmaz böyle şeyler” diyorsanız kafanızın kum içinde kalmasına devam edin, bence sorun değil. Benim ilgilendiğim konunun ülke milli güvenlik sorunu kadar önemli olması. Artı Şirketlerin güvenliği. Bu iş o kadar vahim ki düşünsenize ülkenizdeki bütün vatandaşların, esnafın, sanayicinin bilgilerini elde etmeye çalışan ve ciddi emek, zaman, para harcayan sistematik çalışan birileri var. Olacaktır da. Bu iş sadece Rekabet Kurumu ve BDDK’ya bırakılacak kadar basit değil inanın. Güncek gelişmelere göre devletin içinde sadece bu konuyu takip eden birimler kurulmalı. Emniyetin Mali Suçlar birimi, MASAK’ta bu konuda ayrı yapılanma içinde değerlendirilmeli. Cezalar daha ağırlaştırılmalı.
Bozulma ne zaman oldu?
Daha önce Wells Fargo Bank özelinde benzer  durumların Türkiye’de de olduğunu defalarca yazdım.  McKinseyciler ,  “eski bankacılar” diye küçümsediği ve tepeden baktıkları yerleşmiş kadroları bilinçli ve sistematik bir şekilde tasfiye edilerek kendileri bu koltuklara oturdu. Her bankada olan ve birbirleri ile irtibatlı bu grubu küçümsemeyin “amaca ulaşmak için her araç meşrudur” diyen bir grup. Bazıları “Kariyer için” farkında olmadan yapıyor bu tip data hırsızlığını bazıları “para için” bilemeyiz arkadaki pazarlıkları. Eski bankacılar banka ile ilgili işleri aileleri ile bile konuşmazdı. Çok ketumdular.  Özellikle McKinseyci diye isimlendirdiğim sektöre paraşütleme inen, kartvizit bankacı gruplarda bu bilgiler rakı – viski sofralarında meze yapıldı. Banka Üst Yönetimlerine atamalar BDDK onayından geçiyor. BDDK bazen o kadar hassas davranıyor ki “vay be” diyorsunuz. Bazen de “yuh” diyorsunuz. Örneğin,  “karı-koca” olan çiftlerin farklı bankalarda GMY olmasına ses çıkarmazken yıllarını bankaya vermiş insanların görev yapmasını onaylamıyor. Şaşkınlıkla izliyorum.
Başka amereler de mi var?
Bankaların İK-İnsan Kaynakları tarafında 2020’de de hızlı bir trafik var. Bazı bankalar İK ismini değiştirdi. “İnsan ve Kültür” diyenler de oldu; “Yetenek ve Kültür” diyenler de oldu. “Kültür” kelimesi hiçbir dönemde bu kadar anlamı dışında kullanılmamıştı. Yerli büyük Banka özellikle “KOBİ’de Analizler yapan” bir üst yöneticiyi büyük yabancı sermayeli bankadan transfer diyor. “Maaşı sorgulamayın” derim. Tabi bu transferin personelin yakışıklı olmasından kaynaklandığını düşünecek kadar da saf değiliz. Buna karşılık aynı yabancı sermayeli banka ( karşı hamle de olabilir ) geçen hafta aynı yerli bankanın bütün data bilgilerini elinde tutan bu yönde Türkiye genelinde program yazıp satış yaptıran daha sonra bölge müdürü olarak atanıp kızağa çekilen personeli de geri transfer ediyor. Geri diyorum zaten bu personel o bankadan uzun yıllar önce bu yeteneğinden dolayı transfer edilmişti. Bitmedi. Yerli bankada uzun yıllar çalışan bu personelin McKinsey kökenli ( ne tesadüf değil mi ) eşi de yeni transfer olan bankada zaten Pazarlama Direktörü. Kısaca kimin bilgisi kimde belli değil. Ortada “banka  – müşteri sırrı” diye bir şey kalmamış. Tabi bu arkadaşlar “biz profesyoneliz evde, rakı sofralarında iş konuşmayız” diyebilirler. O zaman şu 2013’deki Rekabet Kurulu soruşturmasına takılan mail ve mesaj trafiğini tekrar okumanızı tavsiye ederim. İlgili kurumlar bu tip konularda en gibi davranış sergileyecek ilerleyen günlerde göreceğiz.
Bilgi güvenliği için ne olmalı ?
Dijital güvenlikte iki unsur var. Birincisi Teknolojik zaaflar, ikincisi Personel kaynaklı. Bizde her ikisi de yaşandı maalesef, hala da yaşanmaya devam ediyor.  Dijital Teknik tarafı “yazılım güncelleme, güvenlik duvarlarını güçlendirme” gibi yöntemler ile bir şekilde sağlarsınız, yapmanız gereken de bu zaten. Bunu başka bir yazıya bırakalım. Bu yazının konusu İnsan kaynaklı Data hırsızlıkları. Cezalar ağır aslında. Cesaret edenin ciddi gözü “kariyer ya da para” ile karartılmış olması lazım. Yoksa yapılan işler akıllı insanların yapacağı şeyler değil, akıl tutulması; cahil cesareti derim. Aslında bu durum engellenmese de caydırıcı olması açısından alınacak yöntemler var. Örneğin bankalar arasında personel transferinde belli bir süre iş hayatını durdurmak bu yöntemlerden biri olabilir. BDDK ve Rekabet Kurumu bir araya gelip makul süreler belirlemeli. Örneğin Şube müdürleri bankadan ayrıldıktan sonra 6 ay başka bankada çalışamaz ise bölge müdürleri 1 yıl; Grup Müdürleri (Direktörler)  2 yıl; GMY’ler 3 yıl, Genel Müdürler 5 yıl gibi süreler belirlenir ise kısmen bu işin önü alınmış olur. Yoksa Cuma istifa et Pazartesi başka bankada başla; karı – koca başka bankalarda üst yönetimde yer al; gizli gizli viski – rakı sofralarında buluş gibi yöntemler ortalığa saçılmışken Data hırsızlığının önünü kesemezsiniz. Tabi öncelikle bu tip ailevi ilişkileri olan insanların sektörde tespiti ve bir elden geçirme zamanı geldi de geçiyor.
Müşteri Bilgisi sızdı paniği   
Banka, Borsa ve Sigorta şirketlerindeki müşteri bilgilerinin sızdığı hatta internet ortamında satışa çıkarıldığı bilgilerini sık okur olduk.  İşin komiği gerekli güvenlik tedbirlerini almak için çaba göstermeyen kurumlar bu tür “haberler yayılmasın” diye seferber oluyorlar. Neymiş, “kurumun imajı sarsılırmış”. Yemişim senin imajını, “müşteri bilgileri” gibi en mahrem, namusuna sahip çıkamamışsın neyin imajı. Müşteri bilgileri o kurumun namusudur. Buna sahip çıkmamak, başka kurumlara servis yapmak da en büyük namussuzluktur.   
Ne diyordu Dede Korkut : “Hain içerde olunca, kapı kilit tutmaz oğul”.

Erol TAŞDELEN

Ekonomist

BANKA HABERLERİ

JCR Kredi Derecelendirme Rapor Zorunluluğunda yeni düzenleme

Yayınlanma:

|

Yazan:

JCR-ER kredi derecelendirme notu raporu alma zorunluluğu 17.04.2025 tarihli BDDK kararına göre 500 Milyon TL den 750 Milyon TL ye yükseltildi…

 

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi, bir işletmenin borçlanma yoluyla sağladığı kaynaklar (kredi, tahvil, leasing vb.) karşılığında katlandığı faiz, kur farkı, kredi komisyonu gibi giderlerin muhasebe kayıtlarına alınması sürecidir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Firmalar, faaliyetlerini finanse etmek, yatırım yapmak, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla bankalardan kredi kullanmaktadır. Kredileri, gerek kısa vadeli işletme kredileri gerekse uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde olabilir. Ancak kredi kullanımı beraberinde önemli bir maliyet unsuru olan finansman giderlerini de getirmektedir.

Bu giderlerin muhasebeleştirilmesi, firmanın faaliyet yapısına, kredinin kullanım amacına ve muhasebe politikasına göre farklılık gösterebilir.

Finansman gideri; kullanılan krediye ilişkin faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri maliyetleri kapsar.

Bu tür giderlerin sınıflandırılması ve doğru şekilde kaydedilmesi, hem vergi açısından hem de mali analizler açısından büyük önem taşır.

1. Finansman Giderinin Direkt Gider Yazılması (780/300-381)

Eğer kullanılan kredi işletmenin genel finansman ihtiyacını karşılamaya yönelikse faaliyet giderlerini finanse ediyorsa, finansman gideri oluştuğu dönemde doğrudan giderleştirilir.

Burada önemli olan giderin dönemsellik ilkesine göre doğru döneme kaydedilmesidir. Örneğin faiz tahakkuku yıl sonunda yapılmışsa bu gider ilgili yılın gelir tablosunda yer almalıdır.

2. Finansman Giderinin Stoklarda Aktifleştirilmesi (150-151-152/300 veya 381)

Üretim yapan firmalarda kredi genellikle hammadde alımı ya da stok finansmanı için kullanılır. Bu gibi durumlarda finansman gideri doğrudan satılacak malın maliyetiyle ilişkilendirilebilir. Bu yönteme maliyetleştirme denir.

Bu durumda finansman gideri, İlk Madde ve Malzeme, Yarı Mamuller ya da Mamuller hesaplarına dağıtılır.

Bu yöntem, özellikle stokların maliyetinin doğru hesaplanması gereken sektörlerde (inşaat, üretim) tercih edilir. Aynı zamanda stoklar satıldığında bu maliyetler SMM’i olarak gelir tablosuna yansır.

3. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına Atılması
(180-102, 780-180)

Bazen krediye ilişkin faiz gideri peşin olarak ödenebilir. Peşin ödemeler, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince ödendiği dönemde değil ilgili oldukları dönemlerde giderleştirilmelidir.

Bu kayıt, her ay ilgili tutarın 780 no’lu hesaba aktarılması şeklinde düzenli olarak yapılır. Bu sayede giderler dönemine uygun olarak gelir tablosuna yansır.

4. Alternatif Uygulamalar

Bir fabrika binası yapımı için kredi kullanılmışsa ve faizler bina tamamlanıncaya kadar ödenmişse bu faizler bina maliyetine dahil edilebilir.

📌Kredinin kullanım amacı belli olmalı.
📌Faiz ve kur farkları gibi giderlerin dönemsel ayrımı dikkatle yapılmalı.
📌Maliyetleştirme yapılacaksa, giderlerin gerçekten stok ya da yatırım süreciyle ilişkili olduğu kanıtlanmalı.

Bankalar mali analizde finansman giderine büyük önem verirler. Toplam finansman giderini bilmek isterler.

🔥Tamamı direkt gider yazılan finansman gideri, gelir tablosunda bellidir.

🔥Makyajlama kapsamında 180-280’de yer alan kredi faizleri, özkaynaklardan karşılıklı düşülür.

Bankalar stoklara atılan finansman giderlerini nasıl görebilir?

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.