Connect with us

BANKA HABERLERİ

Bankalara haksızlık yapılıyor

Başta TOBB olmak üzere bir çok ilin Ticaret Odası 2020 Nisan ayında bankaları kredi vermemekle suçladı.

Yayınlanma:

|

Başta TOBB olmak üzere bir çok ilin Ticaret Odası 2020 Nisan ayında bankaları kredi vermemekle suçladı.

3 Nisan’da Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası  resmi sitesine “….BANK KRİZ DÖNEMİNDE FIRSATÇILIK YAPIYOR” başlığı ile bir duyuru koyarak yerli sermayeli bir bankanın ismini de verip ciddi suçlamalar getirdi. 07 Nisan’da TOBB ( Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ) yine Resmi Sitesinde “TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan bankalara çağrı” başlığı ile benzer şekilde bir haber kondu. Bu tür haberlere itirazımız var!
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının duyurusu ne anlama geliyor?
Sürekli Ticaret Odalarının ve Organize Sanayi Bölgelerinin içlerinde eski Bankacıların da olduğu “Danışma Kurulu” olması gerektiğini savundum. Bir bankacı bu duyuruları bildirimleri yayınlanmadan önce okusa kesin düzeltme isterdi diye düşünüyorum. Zira Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası özelinde içlerinde Serbest Piyasa Koşullarında Kapitalist Sistemin kuralları içinde tüm kurumların faaliyet gösterdiğini hepsi benden daha iyi biliyorlar diye düşünüyorum. Sonuçta Ticaret Kanunu, Bankacılık Kanunu, Borçlar Kanunu, Rekabet Kanunu gibi kurallar var. Ticaret Mahkemeleri, BDDK, TCMB gibi düzenleyici ve denetleyici kurumlar var. Bankalar ve Ticari İşletmeler bu kurallar içinde denetleyici  kurumlar gözetiminde faaliyet gösteriyor. Bunun dışındaki çıkışlar haksızlık olur. Ticaret Odasının ve TOBB’un çıkışının bu kurallar düşünüldüğünde uygun olmadığını düşünüyorum.
Uygun olmama tam neresi
Bir defa bankalara firmama kredi ver şu firmaya kredi ver gibi, kredi faiz oranımı değiştirme, kredimi ötele, taksitimi zamanında isteme gibi çıkışlar Bankacılık genel uygulamasına ters. Ters diyorum zira bankalar halen Tüketici yani Vatandaşın kredilerini geri çağıramıyorlar ama Ticari Kredileri geri çağırma, Rotatif / BCH Kredilerde faiz oranı değiştirme; kredi tahsis koşullarında değişiklik yapma; kredi limitlerini iptal etme, limiti kredi Riske çekme gibi hakları var. Yani siz kanun koyucuya “bunları engelle” diyeceğinize bankalar bunları niye yapıyor diyorsunuz. Örneğin, öyle bir hava yaratıldı ki ödenmeyen taksitleri bankalar üç ay öteleyecek ama hiç vade farkı almayacak gibi bir algı yaratıldı. Niyet ile uygulama aynı olmadı. Olması gereken 3 aylık taksiti bankaların kalan taksitlerin üzerine yayması gerekirken bankalar kredinin tamamını üç ay öteleyip kalan tüm kredinin üç aylık faiz de işletince müşteri zararlı çıktı bu işten. Üç aylık gecikme faizini ödeyecek müşteri kalan kredinin tamamına üç ay daha faiz öder gibi oldu uygulamada. Ticaret Odalarında belli ki uzman bankacılar yok bu ufak ayrıntıyı bile yakalayıp itiraz etmedi. Asıl TOBB ve Ticaret Odaları bunları yakalayıp itiraz etmesi lazım. Kredi yapılandırmayan, yeni kredi vermeyen, limit artırmayan bankalar yasa dışı bir şey yapmıyor. O zaman dönüp yasa, yönetmelik ve tebliğleri düzeltmeniz lazım. Yoksa eleştirilerde haksız duruma düşersiniz.  Benin gördüğüm Ticaret odaları ve TOBB yanlış taraftan saldırıyor açıklamaları üyelerini teselli edebilir ama kanuni olarak bir yaptırımı ve geçerliliği yok. Hatta Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının banka ismi vermesi bankayı hedef göstermesi banka imajını, marka değerini düşürmesi açısından suç unsuru da oluşturuyor ki söz konusu yerli bankanın hukuki olarak harekete geçeceğini düşünüyorum.
Ticaret Odaları ve TOBB yanlış yerden saldırıyorlar derken tavsiyeniz ne?     Kapitalist Sistemin ana unsuru Beyni ve omurgasını Bankalar oluşturur. Bankaları çek Kapitalist Sistem çöker. Demek ki bankaları yıpratmak değil güçlendirmek Kapitalist Sistemi de güçlendirmiş oluyor. Dolayısı ile Bankaları yıpratmak sistemin kendi ayağına sıkması anlamına gelir. Benim tavsiyen yukarıda da belirttiğim gibi Bankalara değil de Bankaların uygulamalarının nasıl olması gerektiği üzerine fikirler üretmeli bu kurumlar. TCMB veya BDDK 10.02.2020 tarihli 34035 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelik ve tebliğ ile Banka uygulamalarında Ticari Kredilerde  ciddi düzenlemeler yaptı. Son iki yıldır benimde sık sık eleştirdiğim Ücret ve Komisyonlarda ciddi düzenlemeler yaparak ve haksız alınan ücret ve komisyonların önünü aldı. Kredi kullandırım koşullarında da bir düzenleme şart. Örneğin kullandırılan Ticari Kredileri vadesinden önce çağıramaz gibi bir düzenleme olmalı. Kullandırılan Taksitli ve Spot Kredilerde Müşteri aleyhine geriye yönelik yeni düzenleme yapamaz gibi düzenlemeler şart. Ticaret Odaları ve TOBB buna odaklanmalı bence.
Son günlerde en önemli tartışma konusu da KGF Krediler burada neler oluyor?
Bir defa KGF denilen kurum 1991 yılında Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş Anonim Şirkettir.  Ortakları Bankalar, KOSGEB, TOBB,TESK, EXİMBANK gibi kurumların ortaklığı olan bir kurum. TOBB kendi ortağı olduğu kurumunu eleştiriyor dolayısı ile. Haksızlık şurada benim gördüğüm. Öyle bir hava yaratıldı ki Bankalar her başvuru sahibine herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapmadan kredi verecek, kredi vermiyor ise o  bankanın basiretli tüccar gibi davranmamasından kötü niyetli olmasından kaynaklanıyor gibi bir hava yaratıldı. Bu algının oluşmasında konuya hakim olmayan bazı TV kanallarının da etkisi büyük oldu. Zira bu haberlerde sürekli Devlet Kredinize kefil, krediyi ödemesiniz de devlet ödeyecek; daha önce bankalarda kredi kanuni takip yaşasanız dahi kredi verecekler gibi akla hayale gelmeyen sanki bankalar bedava karşılıksız para dağıtıyor gibi bir algı yapıldı. Ana sorun da buradan kaynaklandı. En son Diyarbakır Ticaret Odasının yerli bir bankanın ismini vererek resmi sitesinde açıklama yapması; TOBB’un bu yönde açıklamalarda bulunarak bankalar üzerinde baskı kurmaya çalışmaları Rekabet Kuralına da Bankacılık Kanunlarında da Kapitalist Sistemin mantığına da tamamen ters çıkışlar. Kurusa bakmasınlar burada bankalara ciddi haksızlık yapıyorlar.KGF Kefaleti ne anlama geliyor, gerçekten uygulamada bu krediler sorun yaşar ise KGF ödemeyi yapmıyor mu?
 Bankacı olmayan birinin böyle düşünmesi normal dışardan bakınca fotoğraf böyle ama işin içine girince yumuşak yerler var uygulamada. Bir defa KGF – Bankalar aralarında bir protokol yapıyorlar ve kredi kullandırım bu protokol kapsamında yapılıyor. Keyfi değil yani. Kredi Tahsis yani değerlendiren birim Bankalar. Bankalar kredi tahsis kurallarına göre bir değerlendirme yapıyorlar. Bunu yaparken kredi talep eden firmanın bilançolarına, olumsuz kayıtlarına, talep ettiği kredinin ne amaçla kullanacağına, eski kredi performansına ödeme yapıp yapmadığı, yazılan çeklerinin olup olmadığına gibi kriterleri incelemeye alıyor. Arka planda değerlendirilen onlarca data var yani. Bankaları eleştirenler genelde bu kriterlere takılıp kredi alamayan kesim.  Örneğin firmanın toplam bankalardaki kredileri cirosunu geçmiş hala “benim kredi niye onaylanmadı” diyor. Veya diğer bankalardan ödenmeyen kredi takip davaları var “niye onaylanmadı nasıl vermez devlet ver diyor banka vermiyor” gibi haksız eleştiriler var.
Bankalar nasıl davranıyor aralarında fark var mı?
Özellikle Kamu bankaları gerçekten kredi vermek için uğraşıyor iyi niyetli. Şu Corona19 salgınında bile yerli ve özel bankalar mesailerini 12:00-17:00’ye çekmesine rağmen Kamu Bankaları hala 09:00-17:00 çalışıyor. Personel hayati tehlikeye atarak fedakarca çalışıyor. Üstelik ILO yasalarına göre Yıpranma Payına dahil edilip Erken Emeklilik Hakkı olması gereken bankacılar için Devlet hala bu hakkı vermedi. Meclise bu önerge geleceği dillendiriliyor umarım meclisten geçer. Zaten çoğu bankanın Emekli Sandığı olduğu için bu düzenlemenin SGK’ya yükü de olmaz. Bankacıların gelen kredi  talepleri değerlendirmek için gece kaldıklarını biliyorum, yetmedi tüm kamu bankaları hafta sonu da çalıştı. Bakın örneğin Halkbank Esnafa kredi verebilmek için Kredi Skorkart puanını 1300’den 700’e indirmesine rağmen veremediği krediler oldu. İtiraz edenler de bu grup zaten. Bankaya büyük haksızlık. Asıl büyük sıkıntılardan biri KGV 250 milyar TL Kredi hacmi yaratmasına rağmen bu limiti bankalara böldü, bankalar da şubelerine dağıttı dolayısı ile her şubeye 2-3 milyon TL limit dağıldı. Benim bildiğim Banka şubeleri var 3-4 milyon TL limiti var ama gelen talep 70-80 milyon TL. Bunu siz olsanız nasıl dağıtırsınız. Bankalarda çalıştığı müşteri taleplerine öncelik tanıyor, nakit akışının veriminin karlılığının  en yüksek olan firmalardan başlıyor kredi dağıtmak için ki bu davranış da normal. Kredi kaynak ve limit sonsuz değil yani. Şimdiden çoğu şubede limitler bitti ama talepler hala devam ediyor. Bankaların bunu yapması normal tahsil edemeyeceği krediyi vermek istemez zira takip tutarları toplamda % 7’yi aştığında KGF kefaleti geçerli değil mesela. Tazmin üst limiti kuralına göre KGF tarafından, sağlanan kefaletlerin belirlenen bir oranına kadar Bankaların tazmin talepleri karşılanmaktadır. Bu orana ulaşılması durumunda ise geriye kalan krediler için tazmin talepleri karşılanmamaktadır. Haksız eleştiri yapanlar protokoldeki bu maddeyi ya bilmiyor ya da atlıyor.
Bankalar da ciddi risk alıyor o zaman?
Firmalar bu durumu bilmediği için niçin vermediler diyor. Ödenmeyen kredilerde takip süresi 90 günden 180 güne çıkarıldı. Altı ay ödenmeyen krediyi banka sırtında taşıyacak yani. Ciddi maliyet. Bu tarz ince noktalar var. Takip işlemlerini KGF Krediyi ödese bile protokol gereği bankalar sürdürüyor. Bu tür ince noktalar bilinmediği için kaba eleştiriler yapılıyor. Tabi KGF Kefaletini fırsata çevirmeye çalışan bankalar da oldu benim gördüğüm. Öreğin batacak kredilerini KGF kullandırıp kendi kredilerini kapatıp KGF kredileri takibe atıldı. Burada kötü niyetli davranan bankaları KGF iyi süzmeli ödeme yaparken. Bazı bankaların bazı bölgelerinde ciddi istismarlar oldu. Bunu ben biliyorsam KGF’nin de biliyor olması lazım. Bazı bölge ve şubelerde KGF batıkları artıyor ise bundan şüphe duymak lazım. Veya bazı bankalar müşteriler ile pazarlık yaptı 2-3 ay vadesizde tutarsan kullandırırım krediyi dedi. Bunları da KGF takip edebilmeli.

https://www.dtso.org.tr/2020/04/03/akbank-kriz-doneminde-firsatcilik-yapiyor/https://www.tobb.org.tr/Sayfalar/Detay.php?rid=25591&lst=MansetListesi
http://www.ttso.org.tr/mobile/detay.php?id=6239

Erol TAŞDELEN

[email protected]

BANKA HABERLERİ

Yeni KGF Krediler çözüm olur mu?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin mevcut ekonomik koşullarında, yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri belirli alanlarda çözüm sunabilir; ancak bu kredilerin etkisi, uygulama şekline ve kapsamına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

KGF Kredilerinin Potansiyel Faydaları

  1. Teminat Sorununun Aşılması: KGF, teminat yetersizliği nedeniyle kredi alamayan KOBİ’lere ve KOBİ dışı işletmelere kefil olarak, bu işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırır.

  2. Nakit Akışının Desteklenmesi: KGF destekli krediler, işletmelerin nakit akışını güçlendirerek olası finansal riskleri azaltabilir. Bu sayede işletmeler, yatırımlarını planlayarak likidite sorunlarının önüne geçebilir.

  3. Öncelikli Sektörlerin Desteklenmesi: KGF kredileri, ihracat, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda faaliyet gösteren işletmelere yönelik özel destek paketleri sunarak, bu sektörlerin gelişimini teşvik edebilir.

Mevcut Kısıtlamalar ve Zorluklar

  1. Sıkı Para Politikası: Son dönemde uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle, yeni KGF destekli kredi paketlerinin devreye alınması ertelenmiş olabilir. Bu durum, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırabilir.

  2. Yüksek Faiz Oranları: KGF destekli kredilerde faiz oranları, kredi türüne, işletmenin yapısına ve bankaların uyguladığı politikalara göre farklılık göstermektedir. Bu durum, bazı işletmeler için kredi maliyetlerini artırabilir.

  3. Sınırlı Kapsam: KGF kredileri, genellikle belirli sektörler veya projeler için sunulmaktadır. Bu nedenle, tüm işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamayabilir.

Geçmiş KGF’lede yapılan hatalar

Geçmiş KGF Kredilerde ciddi hatalar yapıldı. Özellikle ilk KGF Paketinde özensizlik söz konusuyd ve nerede ise yeterince değerlendirmeden her firmaya verildi. Diğer bir hata bazı bankacılar tarafından istismar edildi ve bu kredile rsuç olmasına rağmen komisyon alınarak dağıtıldı. Bankalar bu istismarcılara karşılık tespit ettikleri hakkında suç duyurusunda bulunmadı işten atmakla yetindi. Diğer bir hata da protokolde takip sonrası bu kreid dosyalar VARLIK YÖNETİM Şirketlerine satılmaması gerekiyordu. Protokole bu yönde bir madde konmadığı için bazı bankalarda %80’ni KGF’den alınıp %10’lık pay ile de Varlık Yönetim Şirketlerine satıldı. KGF ciddi zarar etti batan kredilerde. Üstelik KGF’nin ortakları Hazine, TOBB v eBankaalr olmasına rağmen yapıldı bu. Bazı bankaların bazı bölge ve şubelerinde KGF Kredilerde yoğunlaşma tesadüf oalmaz. İstismar edilen kredilerde KGF ödeme yapmamalıydı.

Sonuç

KGF kredileri, özellikle teminat sorunu yaşayan KOBİ’ler için önemli bir destek mekanizmasıdır. Ancak, bu kredilerin ekonomiye olan katkısı, uygulama kapsamı, faiz oranları ve erişim kolaylığı gibi faktörlere bağlıdır. Dolayısıyla, KGF kredileri tek başına ekonomik sorunların çözümü olmayabilir; ancak doğru politikalar ve uygulamalarla birlikte, ekonomiye olumlu katkılar sağlayabilir.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

TCMB Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı yapıldı

Yılın 2. Enflasyon Raporu sunumunu yapan TCMB Başkanı Fatih Karahan enflasyonun 2025’te yüzde 24’e, 2026’da yüzde 12’ye ve 2027’de yüzde 8’e gerileyeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Enflasyon tahminleri bir önceki rapor dönemine göre değişmedi. 2025 için yüzde 19-29’luk tahmin aralığı da korunurken Karahan “Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı

Yayınlanma:

|

Yazan:

TCMB Başkanı Fatih Karahan, yılın 2. Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu.

İşte Karahan’ın konuşmasından önemli satır başları:

-Sıkı para politikamızın sonuçlarını kademeli bir şekilde almaya devam ediyoruz.

-Mart ve Nisan aylarında finansal piyasalarda yaşanan hareketlilik karşısında, TCMB olarak proaktif bir biçimde gerekli adımları attık.

-Önümüzdeki dönemde de para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceğiz.

-Küresel ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlik yüksek seviyelerini koruyor.

“TARİFE ADIMLARI KÜRESEL ENFLASYON BEKLENTİLERİNİ ARTIRDI”

-Tarife adımları küresel enflasyon beklentilerini bir miktar artırmıştır.

-Sıkı para politikası sonucu talep kompozisyonu daha dengeli hale gelmiştir.

-Sanayi ve hizmet üretimi ilk çeyrekte artmıştır.

-İşgücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkıdır.

-Yurt içi talep ivme kaybetmekle beraber öngörülenin üzerinde seyretmiştir.

“TALEP KOŞULLARININ ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ ETKİSİ AZALDI”

-İlk çeyrekte talep koşullarının enflasyonu düşürücü etkisi azalmıştır.

-2025 yılında cari açığın milli gelire oranının, 2024 yılına kıyasla bir miktar daha yüksek olmakla birlikte, uzun dönem ortalamalarının altında kalacağını tahmin ediyoruz.

“DEZENFLASYON SÜRECİ KESİNTİSİZ DEVAM EDİYOR”

-2024 haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci kesintisiz bir şekilde devam ediyor.

-Son üç aylık veriler ana eğilimde yatay bir seyre işaret etmektedir.

-Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin devamına işaret etmektedir.

-Mal enflasyonundan sonra hizmet enflasyonundaki düşüş de belirginleşmektedir.

-Temel mal enflasyonu nisan ayında güçlenmiştir.

“KUR ETKİSİ GEÇMİŞE GÖRE DAHA SINIRLI”

-Mevcut veriler kur etkisinin geçmişe göre daha sınırlı olduğunu ima etmektedir.

-Emtia fiyatlarındaki düşüşün dezenflasyonu desteklemesi beklenmektedir.

-Son yaşanan zirai don hadisesinden en çok etkilenen 16 ürünün tüketici sepetindeki payı yüzde 1,5 civarında.

-Enflasyon beklentileri dezenflasyon patikamızın üzerinde seyretmeye devam ediyor. Bu görünüm para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu korumayı gerekli kılıyor.

-Piyasa işleyişi içinde attığımız proaktif adımlar sıkı para politikası duruşunu destekledi.

-Alınan tedbirlerin etkisiyle finansal piyasalarda oynaklık azalmıştır.

-Finansal koşullardaki sıkılık devam etmektedir.

-Portföy tercihlerinde dövize yönelim sınırlı olmuştur.

“MART AYININ İKİNCİ YARISINDAN SONRA ÇIKIŞLAR HIZLANDI”

Ocak ayından itibaren belirginleşen dezenflasyon süreciyle birlikte Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri pozitif ayrışmıştı.

Bununla birlikte, finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler ve azalan risk iştahıyla, gelişmekte olan ülkelerden ve Türkiye’den sermaye çıkışları belirginleşti.

Mart ayının ikinci yarısından sonra Türkiye’den çıkışların tarife adımlarının açıklanmasıyla hızlandığını görüyoruz.

Diğer yandan, son haftalarda gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’ye yönelik sermaye akımlarında çıkışların durduğu ve ılımlı bir sermaye girişi yaşandığı dikkat çekiyor.

“SIKI DURUŞ REZERVLERİ DESTEKLİYOR”

-Sıkı para politikası duruşumuz rezervleri desteklemektedir.

-Orta vadeli tahminler oluşturulurken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdüreceğimizi esas aldık.

AŞAĞI VE YUKARI YÖNLÜ ETKİLER BİRBİRİNİ DENGELEDİ

-2025 gıda enflasyonu tahmini yüzde 24,5’ten yüzde 26,5’e çıktı. 2025 ortalama petrol fiyatı tahmini 76,5 dolardan 65,8 dolara çekildi.

-Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğimizi esas aldık. Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerimize yansıttık.

-Bu çerçevede, bir önceki Rapor dönemiyle aynı şekilde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2026 yıl sonu için yüzde 12 olan enflasyon tahminimizi de koruduk.

-Enflasyonun 2027 yılında yüzde 8’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını hedefliyoruz.

-Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2025 tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak, son dönem artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığımızı yüzde 19 ile 29 olarak koruduk. Tahmin aralığı 2026 yıl sonu için ise yüzde 6 ve 18’e karşılık gelmektedir.

-Politika tepkisiyle tahminler üzerindeki yukarı ve aşağı yönlü etkiler birbirini dengelemiştir.

-Belirsizliklerin geçmiş döneme göre daha yüksek olduğunu da göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı para politikası duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz.

HATİCE KARAHAN: REZERVLER SAKİNLEŞEN ORTAMDA ARTIŞA GEÇTİ

Toplantının soru-cevap kısmında Fatih Karahan’ın yanında TCMB Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Cevdet Akçay da basın ve sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Hatice Karahan rezervlerle ilgili soruya “Rezervler sakinleşen bir ortamda artışa geçti. Geldiğimiz noktada bazı ölçülere göre rezervler yeterli, ama bazılarında ilerlememiz gerekiyor. Piyasa koşulları elverdiği sürece rezerv biriktirmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“19 MART’TA YURT DIŞI BANKALARIN İŞLEM LİMİTLERİ DOLDU”

Fatih Karahan 19 Mart’ta kurda yaşanan hareketliliğin nedeninin sorulması üzerine şu cevabı verdi:

“19 Mart’ta döviz işlem hacmi tarihsel ortalamanın üzerindeydi, 10-15 yılın birkaç katı üzerindeydi. O gün yurt dışı bankaların Türk bankalarıyla belirlediği işlem limitleri çok hızlı doldu. O gün hızlı bir şekilde adım attık.”

“HAFTALIK REPOYA DÖNEBİLİRİZ”

Para politikası sıkılığını değerlendirirken tek bir göstergeye bakmanın doğru olmadığını belirten TCMB Başkanı Karahan “Risklerin dengeli olduğunu değerlendirdiğimizde fonlamada haftalık repoya dönebiliriz” dedi.

Önümüzdeki süreçte rezerv seviyesinin ne kadar önemli olup olmadığının sorulması üzerine Karahan “Herhangi bir rezerv hedeflememiz yok, herhangi bir rezerv seviyesini faiz indirimine bağlamak doğru değil” cevabını verdi.

“SON SIKILAŞMANIN ETKİSİ BİRAZ DAHA FAZLA OLABİLİR”

Karahan ‘sert iniş’ ihtimalinin sorulması üzerine ise “Son dönemde yaptığımız sıkılaşma indirim döngüsünde geldiği için etkisi biraz daha fazla olabilir. Büyüme yavaşlayabilir ama enflasyon düşüşünü de etkileyebilir” diye konuştu.

Başkanımız Dr. Fatih Karahan’ın Enflasyon Raporu 2025-II Bilgilendirme Toplantısı

Sunumu: https://tcmb.tl/BM065fe

Enflasyon Raporu 2025-II: https://tcmb.tl/BRf7b00

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR UYGULAMALAR BANKACILIK SEKTÖRÜNDE NELERİ DEĞİŞTİRDİ?

Yayınlanma:

|

Küresel iklim değişikliği, çevresel riskler ve toplumsal beklentiler, sadece üretim ve enerji sektörünü değil, finansal sistemi ve bankacılık sektörünü de derinden etkilemeye başladı. Bu bağlamda, sürdürülebilirlik ilkeleri bankaların strateji, risk yönetimi ve kredi politikalarında köklü dönüşümler yarattı.

1. KREDİ VERME KRİTERLERİ DEĞİŞTİ

Eskiden yalnızca finansal performansa bakılarak verilen krediler, artık çevresel ve sosyal etkiler (ESG kriterleri) üzerinden de değerlendiriliyor.
Bankalar:

  • Yüksek karbon salımı yapan projelere daha temkinli yaklaşıyor,

  • Çevresel riski yüksek sektörlere kredi verirken daha fazla teminat ve detaylı etki analizi talep ediyor,

  • Yeşil projelere özel düşük faizli finansman ürünleri sunuyor.

2. YATIRIM STRATEJİLERİ DÖNÜŞTÜ

Bankalar, artık sadece kısa vadeli kâr hedeflerine değil, uzun vadeli sürdürülebilir büyümeye odaklanıyor.

  • Portföy yönetiminde yeşil tahviller, sürdürülebilir fonlar ve ESG odaklı hisse senetleri ön plana çıkıyor.

  • Yatırımcılar, bankalardan şeffaf sürdürülebilirlik raporlaması talep ediyor.

3. DİJİTALLEŞME VE KAĞITSIZ BANKACILIK

Sürdürülebilirlik uygulamaları, bankacılıkta dijitalleşmeyi hızlandırdı.

  • Fiziksel şube operasyonları azalırken, çevrimiçi bankacılık yükselişe geçti.

  • E-imza, dijital sözleşme ve uzaktan müşteri edinimi gibi uygulamalarla kağıt kullanımı büyük oranda azaldı.

4. YEŞİL BANKACILIK ÜRÜNLERİ

Bankalar artık sürdürülebilirliği bir ürün stratejisi haline getiriyor:

  • Yeşil kredi kartları: Karbon ayak izi izleme, sürdürülebilir harcama önerileri

  • Çevre dostu konut kredileri: Enerji verimli binalara özel faiz oranları

  • Elektrikli araç kredileri, yenilenebilir enerji yatırımlarına özel krediler

5. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK & RAPORLAMA ZORUNLULUĞU

Bankalar artık sadece kâr amacı güden kurumlar değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel etki sahibi aktörler olarak konumlanıyor.

  • Her yıl sürdürülebilirlik raporu yayınlamak zorunlu hale geliyor.

  • Sürdürülebilirlik komiteleri kuruluyor, yönetim kurulları bu konuda aktif sorumluluk alıyor.

6. RİSK YÖNETİMİNDE YENİ PARAMETRELER

Sürdürülebilir bankacılık, risk yönetimini de yeniden şekillendirdi.

  • İklim kaynaklı finansal riskler (fiziksel ve geçiş riskleri) artık kredi riski kadar önem taşıyor.

  • Bankalar, stres testlerinde iklim senaryolarını da dikkate alıyor.

Sürdürülebilirlik, bankacılık sektörü için sadece bir “trend” değil; iş yapış biçiminde köklü bir paradigma değişimidir. 
Geleceğin bankaları, çevresel sorumluluk, toplumsal fayda ve ekonomik verimlilik ekseninde yeniden tanımlanıyor.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.