Connect with us

Erol Taşdelen

ZOMBİ FİRMALAR KRİZİ BÜYÜTÜYOR

Yayınlanma:

|

sesli dinle ZOMBİ FİRMALAR

Erol TAŞDELEN – Ekonomist – Ekonomi yönetimi dillendirmese de 2018 krizi Türkiye’de Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ( GSYH ) düşüşü, Kişi başı gelir seviyesini de otomatik olarak düşürdü. Küçülen ekmek ile yaşanılan Toplumsal huzursuzlukların altında yatan en önemli etken de bu. Herkesin ekmeğinin büyüklüğü farklı olduğu için de kriz her kesimi aynı etkilemiyor. Sonuçta krizden en çok etkilenen kesim sabit gelirliler ve o gelire dahi ulaşamayan işsiz kesim. Sonuçları tam araştırılmadı ama sabit gelirliler yoksulluk sınırının altına düşmüş durumda.

Kapitalist sistemde Krizler Zombi firmaları da kendiliğinden yaratır. Yaratmadığını söylemek de Piyasayı bilmemek anlamına gelir. 2018 sonrası görüyoruz ki, Devlet Kapitalizmini temsil eden Çin’deki Evergrande örneğindeki gibi Zombi firmaların nereden çıkacağı belli olmuyor.

FİRMANIN ZOMBİ OLDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Zombi firmaları en erken ve en iyi tespit eden genelde Bankalar olur. Bankalardaki “Erken Uyarı Sinyalleri” ile deneyimli bankacılar firmaların yaşam döngüsünü de yakından takip edip bu firmaları kolayca tespit eder. Çoğu zaman firmanın ZOMBİ FİRMA haline dönüştüğünü firma ortakları da anlamaz veya kabul etmek istemez. Bankacıların ZOMBİ Firma tespiti bu firmalardan kolayca kurtulacağı anlamına da gelmiyor. Tam tersi yüzdürmeyi tercih yönünde çok örnek var.    

ZOMBİ FİRMA tespitinde, firmanın kredi borç yükü en iyi sinyaldir. Firmanın faiz ödemelerinde zorlanması en iyi göstergelerden biridir. Firma ne kadar köklü olur ise olsun, son üç yılda faiz ve vergi öncesi karı ( FAVÖK ) borç ödemelerinden küçük ise alarm zilleri çalıyor, ZOMBİ FİRMA sınıfına giriyor demektir. Kriz dönemlerinde Zombi adı verilen bu tür firma sayısı artar.  Başka bir ifade ile yeterince Faaliyet karlılığı yakalayamayan firma yaşam döngüsünü nereye kadar sürdürebilir? Sonuçta mevcut borçluluğunu faaliyet karlılığı ile ödeyecek.       

ZOMBİ FİRMALAR SEKTÖRLERİ NASIL ETKİLER?

Zombi firmaların belli sektörlerde yoğunlaşması bulunduğu sektörde kriz algısını yaratacağı için girişimci sermayenin o sektöre girme cesaretini de kırar. Son yıllarda çok dillendirilen İnşaat Sektörü krizi bu sektördeki Zombi firmaların oluşmasını hızlandırdığı gibi bu sektöre yeni girişimcilerin girme cesaretini de kırmıştır. Her şeyde öte sektörel kriz etkisi o sektörün yeni finans kaynaklarına ulaşımını da engellemektedir. Zira sermaye ürkek de sermeyenin merkezinde yer alan Bankalar çok mu cesur? Bir sektörden Bankacılık sektörünün desteğinin  çekilmesi için söylentiler bile yeterli olmaktadır. Bir sektörde ne kadar çok Zombi firma birikmiş ise o sektörde zincir etkisi ile yeni Zombi firmaların oluşması da etkili oluyor.

ZOMBİ FİRMALAR PİYASAYI NASIL BOZAR?

Zombi firmaların artışı bu firmaların banka borçlarını zamanında düzenli ödemelerini de olumsuz etkiler. Dolayısı ile bankaların planlanan nakit akışını da bozduğu için oluşan sorunlu krediler kadar kredi döngüsünün de önüne geçildiği için bankaların kredi faiz oranlarını da otomatikman olumsuz etkiler ve artırır. Sonuçta kredi döngüsü aksayan bankalar buradaki maliyetleri kredisini zamanında düzenli ödeyen veya yeni kredi kullanacak firmaların üzerine yükler. Bankaların Takipteki  Alacakları kağıt üzerinde %3’lerde olsa da bunun gerçekçi rakam olmadığını sektördeki herkes biliyor. Zira, yapılandırılan, takip süreçleri uzatılan kısaca yüzdürülen kredileri eklediğimizde Bankacılık sektörünün %15’i sorunlu kredi haline düşmüş durumda. Bu yüksek bir oran. Üzerinde Canlı Kredi olarak gösterilip kredi faizlerini kredi ile ödeyebilen, aç kapa şeklindeki kredileri de ekleyince banka kredilerin %20’lik bir kısmı kredi maliyetlerini yükselten bankaların kredi akışını da aksatan bölümden oluşuyor demektir. Takipteki kredilerin %17’si Bireysel Kredilerden %83’ü Ticari nitelikli kredilerden oluşuyor. Zombi firmalarında bu bölümde zaten. 22 Nisan itibarıyla Banka krediler toplamı 5,6 trilyon lira. Bu kredilerin 4,5 trilyon liralık kısmı Ticari nitelikli kredilerden oluşuyor. Kaba hesapla %15-20’lik bölüm 800 ile 900 milyar liralık kredi sorunlu kredi sınıfına giriyor demektir. Bunun Ticari kredilerdeki bölümünü oluşturan %83’lük bölümünü oluşturan 650 -750 milyar liralık Zombi kredilerde yüzdürülen sorunlu kredi demektir. Bankalar “müşteri sırrı” diye ne kadar firma özelinde Zombi firmaları saklasalar da Türkiye Bankalar Birliği ( TBB)’nin ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ( BDDK )’nın sorunlu olup yapılandırılan krediler ile ilgili raporları bu gerçeği ortaya koyuyor. Bankalar 2022 yılına yüksek karlılık ile başladılar. Sektör, 2022 ilk üç ayında 63,2 milyar lira kar açıkladı, 2021 ilk üç ayında 16,3 milyar lira; yıl sonunda 92,9 milyar lira kar ettiği düşünüldüğünde yıllık karlılığın % 68’lik kısmını 2022 ilk üç ayda yaptı demektir. Buna rağmen sektör hala rahat değil ise bunda Zombi şirketlerinin etkisi büyük.

ZOMBİ FİRMALAR ZOMBİ DIŞI FİRMALARI DA OLUMSUZ ETKİLİYOR

Zombi firmaların olumsuz etkisi Zombi olmayan firmaların da yeni ve düşük maliyet ile kredilere ulaşmasını engellemektedir. Bu durum zombi dışı firmaların yeni yatırım yapma maliyetlerini de engellediği gibi mevcut maliyetlerini de artırmakta, iç verim yapısını da olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda kredi genişlemesi dönemlerinde kredilerin önemli bir kısmının Zombi firmalara gittiği düşünüldüğünde kredi genişlemesine rağmen piyasalardaki etkilerinin de sınırlı kalması şaşırtıcı olmamalı. Batacak firmalara yeni kaynak yaratarak siz ekonomiye olumlu katkı sağlamış olmuyorsunuz; yüzdürülen bu tür firmalara sadece zaman kazandırıp batmasını öteliyorsunuz. Bunu yerine bu kaynaklar zombi dışı firmalara gitse ekonomiye katkısı daha fazla olacaktı. Zira, Zombi firmalar istihdamı da artıramadığı gibi ekonomiye katma değerleri de düşük kalıyor. Zombi firmalara hayat öpücüğü vererek banka bilançoları da makyajlanıyor ama orta uzun vadede sorun çözülmüş değil sadece ertelenmiş durumda. Zombi firmaların karlılıkları düşük ya da zararda olduğu için Devletin ciddi vergi kaybı da olmaktadır.

ZOMBİ FİRMA TESPİTİNİN ZORLUĞU

Zombi firma tespiti Türkiye’de çok zor. Zorluğun ana nedenlerin başında belli büyüklüğe ulaşan firmaların Bilançoları Kamuya açık olması ve Bağımsız Denetim Raporları hazırlanması gerekirken bu henüz çok sınırlı. Kamuoyu sadece BİST’de yer alan firmalar verilerine ulaşabilmekte. Kapanan, batan firmaların çoğunun bilançoları bilinmiyor. Batması gereken fakat Zombi olarak hayatına devam eden firmalara piyasayı da rekabeti de bozmakta zombi dışı firmalara da zarar vermektedir.

Zombi firmalar ülke ekonomisine de verimliliği düşürmekte. Telekominikasyon sektöründe faaliyet gösteren milyarlarca dolarlık krediler kullanıp da  Zombi firma olduğu herkesçe malum olan firmayı düşünürsek; bu firmada verim düştüğü, ekonomiye yükü yıllar itibarıyla ne kadar arttığını da biliniyordu, üzerine kamulaştırılarak yük halka yüklendi. Bu ve buna benzer firmalar bankalara faizini dahi ödemeyip yıllarca yüzdürüldüğü bilinmekteydi.

ZOMBİ FİRMALAR BATMALI MI?

Zombi firmaların hayatını sürdürmesi mi batması mı daha fazla zarar verir yönünde sağlıklı araştırma yok. Fakat ticari hayatta kalıp yıllar itibarıyla verdiği zarar batmasından daha fazla zarar oluşturduğunu söyleyebilirim. Zira; batması halinde en fazla piyasadan çekilir çoğu ya da el değiştirerek sağlıklı şekilde ticari hayatına devam eder; oysa Zombi halde yüzdürülmesi rekabeti bozduğu gibi yıllar itibarıyla ekonomiye verdiği zara daha da artar. Zombi firmalar ölmeli mi kesinlikle; zira yaşatmanın maliyeti ve verdiği zarar daha fazla oluyor. Zombi firmalar ekonomiye katkı değil yük oluşturmakta; krize çözüm olmadıkları gibi krizin büyümesine de katkı sağlıyor biline.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com

Erol Taşdelen

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NEDİR? ÇALIŞANI NASIL ETKİLER?

Yayınlanma:

|

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, kişinin küçük ama rahatsız edici bir sorunu göz ardı etmesi veya çözmek için çaba harcamaması durumunu tanımlayan bir metafordur. Tıpkı ayakkabının içine giren küçük bir taşın yürümeyi rahatsız edici hale getirmesi gibi, bu sendrom da hayatın veya iş dünyasının küçük ama sürekli rahatsızlık veren sorunlarını göz ardı etmenin olumsuz sonuçlarını vurgular.

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun Kullanıldığı Alanlar

  • İş Dünyasında: Küçük operasyonel hatalar, yönetim problemleri veya çalışan memnuniyetsizliği gibi konulara zamanında müdahale edilmediğinde, ilerleyen süreçte büyük sorunlara yol açabilir.
  • Finans ve Ekonomide: Küçük risklerin veya hataların görmezden gelinmesi, uzun vadede büyük zararlara sebep olabilir.
  • Kişisel Hayatta: Küçük sağlık sorunlarının ihmal edilmesi, duygusal streslerin birikmesi gibi durumlarda büyük sorunlara yol açabilir.

Bu metafor, genellikle “küçük sorunları ihmal etme, büyümeden çöz” anlayışıyla kullanılır.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU’NUN İŞYERİNDEKİ ETKİSİ NE OLUR?

Ayakkabıdaki Taş Sendromu’nun işyerindeki etkileri, küçük sorunların zamanında çözülmemesi nedeniyle birikerek büyük problemlere dönüşmesi şeklinde ortaya çıkar. İşyerinde bu sendromun etkilerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

1. Çalışan Motivasyonu ve Verimliliğe Etkisi

  • Küçük ama sürekli tekrarlayan problemler (örneğin, bozuk yazıcı, yavaş bilgisayar, kötü aydınlatma) çalışanların işini zorlaştırarak motivasyonlarını düşürür.
  • Çalışanların çözüm bekleyen konular yüzünden odaklanması zorlaşır ve verimlilik azalır.

2. İş Süreçlerinde Aksaklıklar

  • Küçük operasyonel hatalar düzeltilmezse zamanla büyük maliyetlere yol açabilir. Örneğin, bir muhasebe programındaki ufak bir hata, ileride ciddi finansal yanlışlıklara neden olabilir.
  • Küçük müşteri şikayetleri dikkate alınmazsa marka itibarını zedeler ve müşteri kaybına yol açabilir.

3. Çalışan Memnuniyetsizliği ve İşten Ayrılmalar

  • Çalışanlar, sürekli olarak küçük ama rahatsız edici sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsa motivasyonları düşer.
  • Küçük sorunların göz ardı edilmesi, çalışanların işyerine olan bağlılığını azaltır ve yetenekli personelin işten ayrılmasına neden olabilir.

4. Kurumsal Kültüre Etkisi

  • Sorunların çözülmediği bir işyerinde çalışanlar, seslerini duyuramayacaklarını düşündükleri için işlerine olan bağlılıklarını kaybedebilirler.
  • “Nasıl olsa değişmeyecek” algısı, çalışanların problem çözme motivasyonunu düşürebilir ve kurumsal kültürü olumsuz etkileyebilir.

5. Müşteri Memnuniyeti ve İtibar Kaybı

  • Müşterilerin dile getirdiği küçük şikayetler dikkate alınmazsa, uzun vadede müşteri sadakati azalır.
  • Küçük hizmet eksiklikleri zamanla markanın güvenilirliğini ve prestijini sarsabilir.

Nasıl Önlenir?

  • Erken müdahale: Küçük sorunları büyümeden tespit edip çözmek için düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Çalışan katılımı: Çalışanların sorunları dile getirmeleri teşvik edilmeli ve çözüm sürecine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.
  • Sürekli iyileştirme: İş süreçleri düzenli olarak gözden geçirilmeli ve küçük problemlerin zamanında ele alınması sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, Ayakkabıdaki Taş Sendromu işyerinde küçük ama sürekli göz ardı edilen sorunların zamanla büyük krizlere dönüşmesine neden olur. Bunu önlemek için proaktif bir yaklaşım benimsemek ve küçük detaylara önem vermek kritik öneme sahiptir.

AYAKKABIDAKİ TAŞ SENDROMU NASIL AŞILIR?

İş dünyasında ve günlük hayatta bu sendromu aşmak için şu yöntemler uygulanabilir:

1. Sorunları Erken Tespit Etme ve Müdahale Etme

  • Küçük problemlerin büyümesini önlemek için erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.
  • Çalışanlardan ve müşterilerden gelen şikayetler dikkate alınmalı ve hızlıca çözüme kavuşturulmalıdır.
  • “Önemsiz gibi görünen bir problem, gerçekten önemli mi?” sorusu sık sık sorulmalıdır.

2. Çalışan Geri Bildirim Mekanizmalarını Güçlendirme

  • Çalışanların küçük sorunları dile getirebileceği açık kapı politikası uygulanmalıdır.
  • Düzenli anketler ve toplantılar ile çalışanların rahatsız olduğu konular tespit edilmelidir.
  • Küçük sorunları çözmeye yönelik hızlı aksiyon ekipleri oluşturulabilir.

3. Sürekli İyileştirme Kültürü Oluşturma (Kaizen Yaklaşımı)

  • Kaizen gibi sürekli iyileştirme metodolojileri uygulanarak küçük hataların düzeltilmesi sağlanabilir.
  • Her gün küçük iyileştirmeler yaparak, sorunların birikmesini önleyebilirsiniz.
  • Çalışanlara küçük problemleri nasıl çözebilecekleri konusunda yetki verilmelidir.

4. Küçük Sorunların Büyümesini Önlemek İçin Önceliklendirme

  • Tüm sorunlar bir araya getirilerek önem derecesine göre sıralanmalı ve önceliklendirme yapılmalıdır.
  • Pareto İlkesi (80/20 Kuralı) uygulanarak, en büyük etkiye sahip küçük sorunlar öncelikli olarak ele alınmalıdır.
  • Küçük sorunların çözülmesiyle uzun vadede büyük problemlerin oluşması engellenebilir.

5. Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik Kültürü Geliştirme

  • Sorunları çözmekle sorumlu kişilerin kim olduğu net bir şekilde belirlenmelidir.
  • Küçük problemlerin neden çözülemediği konusunda şeffaf olunmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.
  • Çalışanların “Bu sorunu çözmek benim sorumluluğumda mı?” diye düşünmesi teşvik edilmelidir.

6. Müşteri Deneyimini Sürekli Takip Etme

  • Müşterilerden gelen geri bildirimler analiz edilerek küçük şikayetlerin büyümeden çözülmesi sağlanmalıdır.
  • Müşteri memnuniyeti anketleri düzenli olarak yapılmalıdır.
  • Küçük müşteri şikayetleri büyük itibar kayıplarına dönüşmeden önce düzeltilmelidir.

7. Liderlerin Örnek Olması ve Hızlı Karar Alma Mekanizmaları Kurması

  • Yöneticiler, küçük problemleri önemsemeyerek göz ardı etmemeli, aksine çözüm sürecine dahil olmalıdır.
  • Çözüm süreçlerinin hızlandırılması için bürokratik engeller kaldırılmalıdır.
  • Hızlı karar alma mekanizmaları ile küçük sorunların büyümesine izin verilmemelidir.

Sonuç

Ayakkabıdaki Taş Sendromu, önemsiz gibi görünen ancak uzun vadede büyük sorunlara neden olabilecek problemlerin ihmal edilmesiyle ortaya çıkar. Bu sendromu aşmanın en etkili yolu, küçük sorunları erken tespit etmek, çalışanların geri bildirimlerini dikkate almak ve sürekli iyileştirme kültürünü benimsemektir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Firmalarda Serbest Nakit Akışının önemi

Yayınlanma:

|

Firma yöneticilerinin bilmesi gereken her şey de Serbest Nakit Akışı (FCF) kavramıdır.

1️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) nedir?

Bir şirketin serbest nakit akışı, bir şirkete giren tüm nakit eksi belirli bir süre içinde şirketten çıkan tüm nakde eşittir.

Bunu aşağıdaki gibi hesaplayabilirsiniz:

Serbest Nakit Akışı = İşletme Nakit Akışı – Sermaye Harcamaları (CAPEX)

İşletme nakit akışı, bir şirketin normal ticari operasyonları tarafından üretilen nakit miktarını ölçer.

Sermaye harcamaları (CAPEX), bir şirketin fiziksel varlıkları korumak veya satın almak için ne kadar para kullandığını gösterir.

2️⃣ Bir şirket Serbest Nakit Akışı ile ne yapabilir?

Şirket, serbest nakit akışı ile farklı şeyler yapabilir:

▪️ Organik büyüme için yeniden yatırım yapın
▪️ Borcunu öde
▪️ Satın almalar ve devralmalar (M&A)
▪️ Temettü ödemek
▪️ Hisseleri geri almak

3️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Marjı

Bu metrik, bir şirketin satışlarda dolar başına ne kadar nakit ürettiğini gösterir.

Serbest Nakit Akışı-FCF marjı = (serbest nakit akışı / satışlar)

Örneğin Visa’nın serbest nakit akışı marjı %60,2’dir.

Bu, her 100 dolarlık satış için Visa’nın saf nakit olarak 60.2 dolar kazandığı anlamına gelir.

4️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) > Net Gelir

Kazanç bir fikirdir, nakit bir gerçektir.

Kazançlar bir muhasebe ölçütü olsa da, serbest nakit akışı, belirli bir süre boyunca firmaya fiilen giren ve çıkan paraya bakar.

5️⃣ Serbest Nakit Akışı (FCF) Dönüşümü

Daha fazla kazanç neye çevrilirse. Serbest Nakit Akışı, daha iyi.

Serbest Nakit Akışı Dönüşümü = (serbest nakit akışı / net kazanç)

Serbest Nakit Akışı dönüşümü en az %85 olan şirketleri arayın.

6️⃣ Serbest nakit akışı getirisi

Bir şirketin Serbest Nakit Akışı getirisi (FCF Getirisi), bir şirketin değerlemesine bakmanın harika bir yoludur.

Serbest Nakit Akışı getirisi = (Hisse başına serbest nakit akışı/ hisse senedi fiyatı)

Bu oran ne kadar yüksek olursa, hisse senedi o kadar ucuz olur.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

NEFES: Bankalar vatandaşa postayı koydu

Yayınlanma:

|

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.